Medine Belgesi

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Medine Belgesi
« : 15 Ocak 2018, 10:01:58 »
Hz. Peygamber, Müslümanları, gayrı müslim Arapları ve Yahudileri içine
alan, etnik kökenleri ve dinleri farklı gruplardan oluşan ve belli ilkeler
etrafında toplanmış yeni bir toplum oluşturmak için önemli bir adım atmıştır.
Bu çaba her şeyden evvel şehir halkının barış ve güven içinde yaşamasını
sağlamak gayesini taşıyordu. Öncelikle de Medine'de Müslümanların
güvenliğini sağlamak gerekiyordu. Bu, İslâm'ın ve Müslümanların geleceği
bakımından son derece önemli idi. Çünkü Mekke müşrikleri Medine'ye
saldırmak için fırsat kolluyorlardı.

Medinede yaşayanlar durumu müzakere etmek üzere Enes b. Mâlik'in
evinde bir toplantı yaptı. Bu toplantıya katılanlar Medine toplumunu yeniden
düzenleyen bir yapıyı oluşturmaya karar verdiler. Buna göre Medine’de
yaşayanların birbirleriyle ve yabancılarla ilişkilerini, idârî ve adlî yapılarını,
fertlerin sahip oldukları din ve vicdan hürriyetini, haklarını ve
sorumluluklarını belirli esaslara bağlayan bir metin hazırladılar.
Araştırmacılar tarafından 47 veya 52 madde olarak düzenlenen bu metin,
ana kaynaklarımızda bir bütün olarak yer almaktadır. "Kitâb", "Sahîfe" ve
"Müvâdea", yani sulh antlaşması adını taşıyan bu belge, zamanımızda
Medine Anayasası, Medine Vesîkası, Medine Belgesi ve Medine Sözleşmesi
gibi isimlerle adlandırılmaktadır.

Medine belgesi daha ilk maddede bir savaş durumunda müslüman
olmayanların da Müslümanlarla birlikte saldırgana karşı savaşacaklarını ön
görmekteydi. Vesikaya göre bu topluluk (ümmet) diğer bütün insanlardan
ayrı bir mahiyettedir. Aralarında ihtilaf çıkan herkes için Allah, kanunların ve
adaletin yegâne kaynağıdır. Hz. Muhammed de hakemdir.

Medine belgesi, açıkça Yahudilerin Mekke müşriklerine veya onların
işbirlikçilerine bir yardım yahut himaye hakkı vermelerini yasaklamıştır.
Medine’ye bir düşman saldırısı halinde, buna karşı çıkmak üzere bir
Müslüman-Yahudi ittifakı yapılacaktır. Şehrin savunulması için girişilecek
savaşların masrafları, taraflarca karşılanacaktır. Fakat Medine dışında
yapılacak bir savaşta hiçbir topluluk diğerine yardımda bulunma sorumluluğu
taşımaz. Müslümanların çıktıkları savaşlara Yahudilerin katılması, Hz.
Muhammed'in müsaade ve rıza göstermesine bağlanmıştır. Yahudiler,
Müslümanlara düşman olan Mekkelilere bundan böyle emân hakkı
tanımayacaklardır.

Belgede Müslümanların ve İslâm’ın hukûkî ve sosyal varlığı, diğer
unsurlar tarafından tanınmaktadır. Bu sözleşme ile Medine'deki müşrik
Araplar ve Yahudiler, Müslümanları dinî, siyâsî ve sosyal açıdan tanımış
oldular. Müslümanlar da gayri müslimlere, inanç ve fikir hürriyeti, mal ve
can güvenliği sağlıyorlardı. Hile, desîse ve tuzak kurma yasaklanıyordu.
Baskı, zorbalık, hakka ve hukuka riayetsizlik, zulüm ve şiddetin hâkim
olduğu o günün dünyasında bu vesîka çok önemli bir gelişmedir.

Hz. Peygamber ve Müslümanlar Medine belgesinin muhtevasına aykırı
davranmadılar. Yahudiler, vesîkanın şartlarına aykırı davrandıkları her
seferinde Hz. Peygamber tarafından uyarıldılar. Ancak Yahudilerin vefasız
davranmaları, Kureyş'i tahrik etmeleri, hileleri, Evs ve Hazrec'in aralarını
bozmaya çalışmaları, Hz. Peygamber'e suikast tertiplemeleri gibi davranışları
sebebiyle önce onlardan Kaynukâ, sonra Nadîr grupları şehirden sürgün
edildiler. Ardından antlaşmayı bozup Müslümanlar aleyhine müşriklerle
işbirliği yapan Kurayza ortadan kaldırıldı.

Elimizde bulunan bu belge iki farklı bölümden oluşmaktadır: 1 ila 23.
paragraflar arasındaki ilk bölüm Müslümanlarla ilgili konuları, 24 ila 47.
paragraflar ise Yahudilerle ilgili konuları ele almaktadır. Kaynaklarımıza
göre sözleşme Hz. Peygamber’in Medine’ye gelişinden kısa bir süre sonra,
hicretin birinci yılında yürürlüğe konulmuştur.