“Ey Muhammed! Şimdi sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah'a ortak
koşanlara aldırış etme.” (Hicr 15/94) ayeti, gizli tebliğ döneminin sona
erdiğini bildiriyordu. Hz. Peygamber açık tebliğe, “Önce en yakın
akrabalarını uyar.” (Şuara 26/214) ayeti doğrultusunda akrabalarından
başladı. Akrabalarına bir ziyafet vererek onları İslâm’a davet etmek istedi.
Ancak yemekten sonra konuşmaya fırsat bulamadan davetliler dağılıp gittiler.
İkinci davette Hz. Peygamber konuşmak isteyince Ebû Leheb onun
kendilerini atalarının dininden saptırmak istediğini söyleyerek akrabalarının
Hz. Peygamberin getirdiği dine girmelerini engellemeye çalıştı. Hz.
Peygamber’in amcaları bu davet sırasında Müslüman olmayı kabul
etmemişlerse de Ebû Tâlib ölünceye kadar Hz. Peygamber’i korumuştur.
Hz. Peygamber, akrabalarından beklediği desteği göremeyince Kureyş
kabilesinin diğer mensuplarına yöneldi. Kureyşlileri İslâm’a davet etmek
amacıyla Safa tepesine çıkarak burada bir konuşma yaptı. Hz. Peygamber,
konuşmasında “Ben çetin bir azaptan önce uyarıcınızım (Sebe 34/46). Ey
Abdülmuttaliboğulları! Ey Abdümenâfoğulları! Ey Zühreoğulları! (diğer
boyları da tek tek saydıktan sonra) Allah bana yakın akrabalarımı uyarmamı
emretti. ‘Allah’tan başka İlâh yoktur.’ demeden sizin için dünyadan bir çıkar
ve ahiretten bir pay sağlayamam.” dedi (Belâzürî, I, 120).
Hz. Peygamber’in bu çağrısı daha çok gençlerden ve zayıflardan karşılık
buldu. Kureyş kabilesine bağlı boyların liderleri Hz. Peygamber’in tebliğini
kabul etmediler.