Tarih boyunca mensupları yeterince belirlenememiş sanatlardan birisi de
ebruculuktur. Bu hususta isimleri zamanımıza gelen Osmanlı ebru
sanatkârlarını şöyle sıralamak mümkündür:
Şebek Mehmed Efendi:
Ebru hakkındaki en eski yazma olan 1017 (1608) tarihli Tertîb-i Risâle-i Ebrî’de bu şahsın hayatta olmadığından bahsedilişi, onun XVI. yüzyılda yaşadığını göstermektedir.
Hatib Mehmed Efendi:
Nisan 1773’te Hocapaşa semtindeki evinde çıkan yangın sonucu, eserleriyle birlikte kendisi de yanan Ayasofya Hatibi Mehmed Efendi, tarihimizde ebruculuk denilince ilk hatırlanacak isimlerdendir.
Sultan III. Ahmed devrinde yeniden canlanan kitap sanatlarına cazip ebrularıyla unutulmayacak katkıları olmuştur. Battal, şal örneği, tarama, taraklı ebru cinslerinde gösterdiği olağanüstü renk ve desen zevkinin yanında, daha önce anlatılan hatib ebrusu da hâlâ onun lâkabıyla anılmaktadır.
Şeyh Sâdık Efendi:
Buhârâ’da öğrendiği ebruculuğu, Üsküdar’daki Özbekler Dergâhı’nda şeyh olarak bulunuşuyla İstanbul’a taşıyan Sâdık Efendi 1846’da vefat etmiştir. Oğulları İbrahim Edhem ve Mehmed Sâlih efendiler de bu sanatı babalarından öğrenmişlerdir.
Hezarfen İbrahim Edhem Efendi:
(1826-1904) Üsküdar Özbekler Dergâhı’nda doğan Şeyh Edhem Efendi çeşitli sanat ve zenaat dallarındaki başarısından dolayı hezarfen (bin sanat sahibi) lâkabıyla anılır. İbadet haricindeki vakitlerini ilim ve sanata adayarak doğramacılık, marangozluk, oymacılık, hakkâklik, hattatlık, mühürcülük, dökmecilik, tornacılık, demircilik, tesviyecilik, matbaacılık, dokumacılık, mimarlık, makine parçaları gibi konulardaki kabiliyeti ve hususi çalışmalarıyla ihtisas sahibi olan Edhem Efendi’nin meziyetlerinden biri de ebruculuğudur.
Bu sahada yetiştirdikleri arasında Sâmi Efendi (1838-1912), Aziz Efendi (1871-1934), Abdülkādir Kadri Şeker (1875-1942) adlarındaki üç tanınmış hattat, amatör seviyede ebruculukla uğraşmışlar, yine talebelerinden Necmeddin Okyay bu sanatı hattatlığının yanı sıra meslek edinmiştir.
Osmanlı ebruculuğunu Medresetü’l-hattâtîn’de başlayıp Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde biten (1916-1948) hocalığı sırasında yeni nesillere öğreterek zamanımıza taşıma şerefi Necmeddin Okyay’a aittir.
Öğrencileri arasında iki oğlu (Sâcid,1914-1999) ve yeğeni Mustafa Düzgünman ilk hatırlanacak olanlardır.
Bu isimler dışında, XX. asır başlarına kadar mesleğini Vezneciler’deki Kâğıtçılar Çarşısı’nda bulunan dükkânında sürdüren Bekir Efendi adında bir ebrucu daha bilinmektedir.