Kare, dikdörtgen veya altıgen şekillerde pişirilen, üst yüzeyi sırlı, düz renkli
levhalar, mimari de olduğu şekliyle duvar kaplaması olarak kullanılabildiği
gibi, farklı renklerde pişirilmiş levhalardan kesilen parçalar yan yana
getirilmek suretiyle daha renkli bir görünüm elde edilmiştir. Büyük levhalar
daha çok düz yüzeylerde kullanılırken, çini mozaikler hem düz yüzeylerde
hem de eğri yüzeylerde kullanılmıştır.
Türk çini sanatında yaygın olarak kullanılan en eski çini bezeme tekniği
olan çini mozaik tekniği, kaynağını sırlı tuğla süslemeden almıştır. Bu teknik
XIII. yüzyılda Anadolu Selçuklu çini sanatına kişiliğini kazandırmış ve
Osmanlı döneminde de XV. yüzyılın sonuna kadar varlığını sürdürmüştür.
Bu teknikte önce düz renkli levhalar ayrı ayrı fırınlanıp, desen için gerekli
olan renkler bu levhalardan istenilen şekilde kesilip çıkartılır. Kesilen
parçalar arka kısma doğru hafifçe pahlandıktan sonra sırlı yüzeyler alta
gelecek şekilde, belli kalıplar içerisine muntazam surette yerleştirilip arkasına
harç dökülür. Harç kuruduktan sonra, kalıbın şeklini alan levha halindeki
parçalar duvara yapıştırılır.
Çok yaygın kullanılmamakla birlikte bazı durumlarda, düz renkli çinilerin
üzerine desen, çini üzerindeki sırlı tabaka kazınarak ve kazınan kısımlar da
başka bir malzemeyle doldurulup tesviye edilerek işlenir. Bu durumda düz
çiniler çini mozaik görünümü kazanır ki bu teknik daha çok ince ayrıntıların
işlenmesinde ve usta imzalarında kullanılmaktadır.