Mûsiki-Sanat-Din İlişkisi

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Mûsiki-Sanat-Din İlişkisi
« : 10 Ocak 2018, 12:44:17 »
İnsanoğlu diğer canlılardan sadece “düşünce” özelliğiyle ayrılmamaktadır.
Din olgusu ve estetik duygu da insanoğlunun önemli vasıfları arasında yer
alır.  Din gibi “güzellik” hissi de insanoğlunun yaratılışında mevcuttur.

İslâm dini fıtrî bir dindir. Yani “insan” yaratılışına, ruh ve beden
özelliklerine uygun olan her şeyi normal olarak değerlendirir. İslâmiyet,
insanın maddî ve mânevî hiçbir özelliğini red etmediği gibi bilakis, insanın
yaratılışındaki kabiliyetlerin de en mükemmel bir şekilde geliştirilmesini ve
olgunlaştırılmasını ister; bu kabiliyetlerin kötüye kullanılarak istismar
edilmemelerini tavsiye eder. İnsanî duygular içerisinde de estetik (güzellik)
hissinin önemi büyüktür. İşte “yaratılışındaki, güzelliğe karşı ilgi duyma”
hassasiyeti, insanoğlunun güzelliklere ulaşabilme yolunda büyük çabalar
sarfetmesine yol açmış ve bunun neticesinde de “büyük sanat eserleri”
meydana getirilmiştir. Dinin, en iyi ifadesini sanatta bulduğu gerçeği de
unutulmamalıdır.

Geniş mânada “tasarlanan bir şeyi vücuda getirmek hususundaki
bilgilerin tatbiki ve onu vücuda getirmek için hüner ve zekânın kullanılması”
olarak tarif edilen sanatı, Bacon ve bazı filozoflar, “insanın tabiata katılması”
şeklinde ifade ederler. Mûsiki gibi pek çok tarifi yapılan sanatın şu tarifinde,
her şeyi söylenmiştir: “Tabiatın özündeki ilâhî güzelliği ve âhengi duymak ve
ifade etmek”.

Sanatın, insanın içerisinde bulunan, güzele ulaşmak ve ondan ruhî bir tat
alma duygusundan doğduğu, yukarıdaki ifadelerden anlaşılmaktadır. Çünkü
vücudun gelişmesi için nasıl gıdaya ihtiyacı varsa, ruhun yükselmesi ve
yücelmesi için de sanata ihtiyacı vardır. Hayatın maddî sıkıntılarından
arınmış, âhenkli bir âlemin hayali, insanlara sanatı keşfettirmiştir. Sanatkâr,
kendi hayalindeki âlemi tasvir ederek bize göremediğimiz güzellikleri
anlatmaya çalışan bir tercümandır.

İnsan, duygularını ifade edebilmek için iki önemli vasıta kullanmıştır: Söz
ve ses. İşte mûsiki, “ses” unsurunu kendisine temel almış bir sanattır. Bu
sanatın şekillenmesinde ses, söz ve ritim, devamlı beraber hareket
etmişlerdir. Renk ve ışığın hünerli bir şekilde düzenlenişiyle nasıl eşsiz
tablolar ortaya çıkıyor, taşların ustaca işlenmesi ve düzenli sıralanışından
nasıl eşi benzeri bulunmayan mimari eserler meydana geliyor, kelimelerin
sanatkârane ifade edilmesiyle nasıl edebî eserler doğuyorsa, seslerin belli bir
uyum içerisinde sıralanmasından da “mûsiki eserleri” ortaya çıkmaktadır.

Önemli unsurları göz önünde tutarak ana hatlarıyla mûsikiyi nasıl tarif
edebiliriz?


Mûsiki bir duyguyu, bir düşünceyi ve bir tabiî olayı ifade etmek gayesiyle;
ölçülü / âhenkli seslerin belli bir sanat anlayışı içerisinde, ritimli / ritimsiz
olarak estetik bir şekilde bir araya getirilme sanatıdır.