Durak: Mevlevîlik ve Bektaşîlik dışındaki tarikatların hemen hepsinde,
zikrin birinci bölümünü teşkil eden “kelime-i tevhid”den sonra “ism-i
celâl” zikrine geçilmeden önce verilen arada bir veya iki zâkir tarafından
okunan eserlerdir.
İki zikir arasındaki durma esnasında okunduğu için bu adın verildiği söylenir. Durak güfteleri, dervişlerin ism-i celâl zikrine hazırlanmaları için daha çok Allah’ın büyüklüğü, sıfatları gibi konuların işlendiği şiirlerden seçilmiştir.
Usulsüz olarak bestelenen durakların güfteleri Türkçe’dir.
Durak güftelerinde daha çok dört mısralık manzumeler kullanılmıştır. Bunlarında birinci ve üçüncü mısraları farklı nağmelere sahip olup ikinci ve dördüncü mısralar, birinci mısranın bestesiyle okunur.
Duraklarda terennüm bulunmamakta ise de arzu edilen
yerlere “dost, Hak dost, hû” gibi terennümlerin yerleştirildiği
görülmektedir. Eski örneklerinden hareketle, durakların usulsüz
bestelendiği ve serbest olarak okunduğu görüşü yaygınsa da Suphi Ezgi
durakların, durak evferi usulüyle ölçüldüğü kanaatinde olup tesbit ettiği
durakların notalarını da bu anlayışla yayımlamıştır.
Okunması özel bir üslûp isteyen durakları okumakla tanınmış
mûsikişinaslar vardı. Bunlardan Mutafzâde Ahmed Efendi, Behlül Efendi ve
Durakçı Nâfiz Bey, XIX. yüzyılda meşhur olmuş durakçılardandır.