Allah, peygamber ve diğer din büyüklerinden, İslâm dininin
ibadet, ahlâk ve çeşitli yönleriyle tasavvufî meselelerinden söz eden, bu
arada bazı düşünce, fikir ve nasihatları içeren dinî-tasavvufî şiirlerin bir
kişi tarafından, herhangi bir enstrümanın eşliği olmaksızın okunmasıdır.
Kasideler, usulsüz olarak ancak belirli bir makam seyri takip edilmek
suretiyle irticâlen icra edilir.
Kaside güftelerinde Türk edebiyatındaki kaside, gazel, mesnevî, murabba,
muhammes gibi nazım şekillerinin yanı sıra diğer manzum türler de
kullanılabilir. Güfte hangi formda olursa olsun Allah’ın birliği ve
büyüklüğünden söz ediliyorsa tevhid, Allah’a yalvarılıyorsa münâcât, Hz.
Peygamber’in özelliklerinden bahsediliyorsa na‘t ismini alır ve bu güfteler de
kaside olarak okunabilir.
Kaside okuyana “kasîdehan” denilir. Ünlü kasidehanların çoğunlukla
zâkir ve hâfızlar arasından çıktığı dikkati çekmektedir. Kaside okumak için
ses güzelliği, iyi bir mûsiki bilgisi ve ezberinde yeterli güfte birikiminin
bulunması gerekir. Ayrıca kasidehanın üslûp ve tavranın, dinî mûsikiye
yakışmayacak tarzda, fazla ağdalı ve iddialı olmamasına, din dışı mûsikinin
tavrından uzak olmasına dikkat edilmelidir. Kasidehan, okuyuşu esnasında,
güftedeki anlamla da ilişkilendirerek, asıl güftede yer almayan “medet yâ
kerîm Allah, şefâat yâ ResûlAllah, medet yâ Hazret-i Allah” gibi ifadeleri
güfteye ekleyebilir.
Kaside okunurken dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri de
üslûptur. Eser, serbest ve irticâlî okunduğundan, yine aynı tavırda okunan
mevlid ve kıraat gibi şekillerin tavırlarıyla karıştırılmamalıdır. Bu tavırların
da, erbabından meşketmek ve çokça dinlemekle öğrenilebileceğini burada
hatırlatmak gerekir. Ayrıca, aralarındaki benzerlik dolayısıyla gazel tarzında
kaside okumaktan kaçınılmalıdır. Gazeldeki gibi ses gösterilerine girişmek,
huşû, ağır başlık ve vecde davet eden dinî mûsiki üslûbundan uzaklaşmaktır.
Eskiden mevlid bahirleri arasında da kaside okunurdu. Bahre başlamadan
önce okunan aşır ve tevşihin ardından mevlidhan bir kaside okuyarak
mevlide girerdi. Ayrıca günümüzde de bahrin içerisinde, uygun bir yer
düşürülerek kaside okunduğu dikkati çekmektedir. Bu kasidelerde de bahrin
konusu ile kasideninkinin birbirine uymasına özen gösterilmelidir.
Mevlidhanlık ve na‘thanlık gibi kasidehanlık da ayrı bir uzmanlık
sahasıdır.
Bu konuda son dönemde yetişmiş kasidehanlar arasında
Enderunlu Hâfız Hüsnü,
Said Paşa İmamı Hasan Rıza Efendi,
Hâfız Sâmi ve Hâfız Kemal’in yanı sıra yakın zamanda
Kâni Karaca en önemli isimlerdir.