Hac, İslâm dininin temel ibadetlerindendir ve usûlüne uygun olarak yapıldığı
takdirde sahibine büyük sevaplar kazandırır. Bunun için onun, sıradan bir
ziyaret olarak kalmaması, hac yapan şahsın, bir Müslümandan beklenen
manevi havayı yaşaması gerekir.
Dinî metinlerde böyle bir hac için hacc-ımebrûr tabiri kullanılır.
Hz. Peygamber “Amellerin hangisi daha faziletlidir?” sorusuna önce
“Allah’a ve Peygamberine iman” diye cevap vermiş,
“Sonra hangisi?” denince “Allah yolunda cihad” demiş ve
“Sonra hangisi” denince de “Hacc-ı mebrûr” buyurmuştur
(Buhârî, “Hac”, 4; Müslim, “İman”, 135).
Bir başka gün de Hz. Âişe’nin,
“Cihadı en faziletli amel sayıyoruz. Biz cihad etmeyecek miyiz?”
şeklindeki sorusuna:
“Sizin için en faziletli cihad, hacc-ı mebrûrdur” diye cevap vermiştir.
(Buhârî, “Hac”, 4; Nesâî, “Menâsik”, 4).
Hz. Peygamber’in, haccın çok faziletli bir amel olduğunu gösteren bazı
hadisleri şöyledir:
“Usûlünce yapılan haccın (hacc-ı mebrûr) karşılığı cennetten başkası
değildir”
(Müslim, “Hac”, 437).
“Kim müstehcen söz ve davranışlardan uzak durarak ve yoldan
çıkmaksızın (günah işlemeden) Allah için haccederse annesinden doğduğu
gün gibi döner”
(Buhârî, “Hac”, 4; “İhsâr”, 9–10).◌ِ
“Hac ile umreyi peş peşe yapınız. Körük; demirin, altının ve gümüşün
pasını/pürüzünü giderdiği gibi onlar da fakirliği ve günahları giderir.
Usûlünce yapılan haccın karşılığı cennetten başkası değildir”
(Nesâî, “Menâsik”, 6).
“Hac, öncesini yıkar (önceki günahları ortadan kaldırır)”
(Müslim, “İman”, 192).
Bütün hacıların Arafat’ta toplandığı gün olan arefe günü zaman olarak ve
Arafat da mekan olarak duaların kabul edildiği yer ve mekânlardır.
Hz. Peygamber bu günün faziletini de şöyle ifade eder:
“Allah’ın insanı cehennemden azat etmesi hiçbir gün, Arefe günündekinden daha çok olmaz”
(Müslim, “Hac”, 436).