Medine ve Hz. Peygamberi Ziyaret

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Medine ve Hz. Peygamberi Ziyaret
« : 09 Ocak 2018, 10:15:30 »
Medine, Mekke’de müşriklerin zulmünden bunalan Hz. Peygamber’in ve
Müslümanların hicret edip kısmen rahat nefes aldıkları şehirdir.

Hz. Peygamber, ömrünün kalan kısmını orada geçirmiştir. Son nefesini,
hanımlarından Hz. Âişe’nin ikametine tahsis edilmiş olup o zaman Mescid-i
Nebevî’ye bitişik durumda olan evde vermiş ve oraya defnedilmiştir. Daha
sonra Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in de defnedildiği bu kısım Mescid-i
Nebevî’nin genişletilmesi sırasında cami içinde özel bir bölüm halinde
kalmıştır.

Müslümanlar Hz. Peygamber’e sağlığında olduğu gibi vefatından sonra
da büyük değer vermiş, onun kabrini ziyaret etmeye özen göstermişlerdir.
Kabir ziyareti ile ilgili genel ifadeler yanında Hz. Peygamber’in kabrini
ziyaret ile ilgili özel teşvikler içeren ve genelde zayıf olarak değerlendirilen
bazı rivayetlerin de bunda tesiri olmuştur.
Bu rivayetlerden bazıları şunlardır:

“Kim kabrimi ziyaret ederse ona şefaatim vacip olur”
(Dârekutnî, Sünen, II, 278).

“Kim vefatımdan sonra hacceder ve beni ziyaret ederse beni sanki
sağlığımda ziyaret etmiş gibidir”
(Dârekutnî, Sünen, II, 278).

Bu ve benzeri rivayetleri de dikkate alan İslâm âlimleri, Hz. Peygamber’in kabrini ziyaret etmeyi en faziletli müstehaplardan saymışlardır.
Bu ziyaretin sünnet-i müekkede, vacibe yakın derecede müstehap veya vacip olduğunu söyleyenler de olmuştur.

Kabir ziyaretlerinin âhireti, dünya hayatının geçiciliğini, dünyada
yaşananların daha sonra bir hesabının olacağını hatırlatma gibi faydaları
vardır. Buna karşılık bu ziyaretlerin zamanla mahiyet değiştirmesi ve
kabirlerin/türbelerin bir tür mabede dönüşmesi de ihtimal dâhilindedir.
Olayın bu iki yönünü de gören Hz. Peygamber ilk önceleri kabir ziyaretini
yasaklamış daha sonra âhireti hatırlatıcı özelliğine dikkat çekerek onu serbest bırakmıştır. Bununla beraber geçmiş ümmetlerin, peygamberlerinin ve iyi insanların kabirlerine karşı saygı adına yaptıkları yanlışlara da dikkat çekmiş, kendi ümmetini bu gibi tehlikelere karşı uyarmış ve peygamberlerinin kabirlerini ibadethane (mescit) haline getirenleri lanetlemiştir.
(Buhârî, “Mesâcid”, 22; Müslim, “Mesâcid”, 16–23).

Ziyaret maksadıyla Hz. Peygamber’in kabrine gelen Müslüman, onun
koymuş olduğu bu ilkeleri göz önünde bulundurur. Onu sağlığında ziyaret
ediyormuş gibi saygılı bir tavır içinde olur. Kabrin bulunduğu yere gelince
durur ve selam verir. Selam için “es-selâmu aleyke yâ Rasûlellah!” veya
benzeri ifadeler kullanabilir, gönlünce ona hitap edebilir. Ziyaretini
tamamlayınca sükûnetle Mescid-i Nebevî’den ayrılır veya Mescid’in kimseyi
rahatsız etmeyeceği münasip bir yerine geçer. Orada namaz kılabilir, i‘tikâf
niyetiyle oturup hayatını gözden geçirebilir. O esnada yaşamış olduğu bu
manevi havanın etkisiyle tefekküre dalabilir, zikir ve tesbihle, Kur’ân ile
meşgul olabilir.

Medine’de bulunan Mescid-i Nebevî, yeryüzündeki ayrıcalıklı üç
mescidden biridir.

Hz. Peygamber Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ olarak sıraladığı bu üç mescidi sırf ziyaret etmek ve içinde namaz kılmak için seyahate çıkılabileceğini bildirmiştir.
(Buhârî, “Tatavvu‘”, 14; Müslim, “Hac”, 511).

Mescid-i Nebevî’de namaz kılmanın fazileti hakkındaki iki hadis-i şerif şöyledir:
“Benim bu mescidimdeki namaz, -Mescid-i Haram hariç- başkalarındaki
bin namazdan daha üstündür”
(Buhârî, “Tatavvu‘”, 14; Müslim, “Hac”, 505, 506, 508–510).

“Minberim ile evimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir”
(Buhârî, “Tatavvu‘”, 18; Müslim, “Hac”, 500–502).

Müslümanlar günümüzde “Ravza” diye bilinen ve özel işaretle belirlenmiş olan bu mekânda namaz kılmaya büyük özen gösterirler.

Medine’ye Hz. Peygamber’in mescidini ve kabrini ziyaret niyetiyle
gidilir. Yolculuğun kavgasız, gürültüsüz, huzurlu geçmesine özen gösterilir.
Mümkün mertebe dua ve zikir, Hz. Peygamber’e salât ve selam ile meşgul
olunur. Medine’deki ev veya otele yerleştikten sonra mümkünse boy abdesti
alınır, vücut temizlenir, güzel kıyafetler giyilir, Hz. Peygamber’i sağlığında
ziyaret ediyormuş gibi hazırlanılır.

Saygılı ve ağırbaşlı tavırlarla Mescid-i Nebevî’ye girilir. Uygun bir yer bulununca iki rekât namaz kılınır. Bu, genelde camilere girişte tavsiye edilen tahiyyetü’l-mescid namazıdır.

Namazdan sonra Hz. Peygamber ziyaret edilecekse kimsenin rahatsız
edilmemesine özen gösterilerek kabrin bulunduğu tarafa doğru yürünür.

[b]Medine’deki önemli ziyaret yerleri hangileridir? [/b]

1) Mescid-i Nebevî,
2) Kuba Mescidi,
3) Cuma Mescidi,
4) Kıbleteyn Mescidi,
5) Ğamâme Mescidi,
6) Bakî‘ Mezarlığı (Cennetü’l-bakî‘)
7) Uhud Dağı ve Şehitliği.