Bir kapta, şemse ve salbekin dışında tabii deri olarak bırakılan boşluktan
sonraki dört köşeyi bağlayıcı nitelikte yer alan bölümlere köşebend denilir.
Şemse, salbek ve köşebend bölümlerinin kenarları önceleri düz bırakılırken,
zamanla dendan denilen yuvarlak çıkıntılarla daha cazip hale getirilmiş,
bunların çukur yerlerine zermürekkeple küçük tığlar çekilmiştir.
Kitap kabının üstü anlatıldığı şekilde bırakılabileceği gibi, dışına kenar
suyu da getirilebilir. Kenar suyundaki desenler kesintisiz işlendiyse yekpâre
su, yuvarlak veya mekik biçimli şekillerle bölündüyse parçalı su (paftalı su)
adını alır. Desen yerine hat kullanıldığında buna da kitâbeli su denilir. Kenar
suyunun iki tarafındaki altın cedvellere çekiçle zencerek demiri vurularak,
bunun ucundaki kabartma zencerek şeklinin kap üstüne çerçeve şekliyle
çıkması sağlanır.
Alışılagelmiş ölçülerden büyük olan kitaplara kap taslanırken, bir yerine
iki kenar suyu konulabilir (taslamak, en başından itibaren kabın üzerinde
yapılan sanat uygulamaları için kullanılan Türkçe bir mücellitlik tabiridir).
Kitap yüksekliğinde hâlâ fazlalık kaldıysa, sadece üst ve alta takoz adıyla
anılan ek kenar suyu konularak bu boşluk kapatılabilir (Resim 7.3).
Alt kaba bağlı olarak pek çok kitap kabında görülen beşgen şekilli kısım
mıkleb adıyla bilinir. Mıkleb eskiden numara konulmadan bırakılan
sayfaların arasına katlanıp yerleştirilerek, okuma sırasında nerede kalındığına
işaret oluşturur. Ayraç gibi kullanılmadığı zamanlarda kitap gövdesiyle üst
kap arasına kıstırılır. Mıklebin üstünde de kaptaki desen kalıpları aynen
kullanılır. Fakat şemse kalıbı mıklebe sığmayacağı için ya kısmen aynı,
yahut bir başka yuvarlak küçük kalıp basılır; buna mıkleb şemsesi denilir.
Miklebin sağlıklı ölçüsü şudur: Üst kabın üzerine kapatıldığı zaman, çıkıntısı
şemsenin tam ortasıyla buluşmalıdır.
Kitabın boğaz adı verilen kalınlığı ölçüsünde genişliği bulunan kısım da,
miklebi alt kaba bağlayan sertâbdır. Sertâb, kitabın boğazını dış tesirlerden
de korur. Bu kısmın rahat hareketlendirilmesini temin için her iki uzun
kenarında bırakılan, deriden ibaret yumuşak kısımlara dudak denilir.
Mushaflardaki sertâbın dışına desenli kalıp basılabildiği gibi “Ona ancak
temizlenenler dokunabilir” meâlindeki Kur’ân-ı Kerîm âyetinin (el-Vâkıa 56-
/79) yazılıp kalıpla basılması âdet haline gelmiştir.