İslam İbadet Esasları - Ünite 10: Haramlar-Helaller - Çözümlü Sorular

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Ünite 10: Haramlar-Helaller

1. Haram ve helal alanı nedir?
Cevap: Dinin insan için koyduğu yasaklar “haram
alanı”nı, müdahale etmeden insanı serbest bıraktığı geniş
kısım ise “helal alanı”nı oluşturmaktadır. İnsan için
öngörülmüş bir programda, onun için hazırlanmış bir
reçetede, yapması gerekenler yanında, yapmaması lazım
gelenlerin olmaması düşünülemez. Bütün sistemlerin emir
ve yasakları vardır. İnsanların akılları ile ihtirasları
arasında denge kurmak için emirler kadar yasaklara da
şiddetle ihtiyaç vardır. Özellikle toplum hayatı ve
toplumdaki düzeni sağlamak açısından düşünüldüğünde
dinde “haram” adı verilen yasakların ne kadar gerekli
olduğu daha iyi anlaşılabilir. Durum böyle olmakla
birlikte İslâm yine de ilke olarak helal alanı geniş
bırakmış, insanlar yetkilerini kötüye kullanmadıkça,
hadlerini aşıp başkalarının haklarına tecavüz etmedikçe ve
genel ilkelere aykırı davranmadıkça da bu helal alana
yasak koyarak müdahale etmemiştir.

2. İslâm dininin sosyal alana nasıl bir müdahalesi
vardır?
Cevap: İslâm dini hayatı bütün yönleriyle ve bir bütün
halinde ele almış ve her alanda bireye yardımcı
olmayı, ona kılavuzluk etmeyi ve mutluluk
kazandırmayı hedeflemiştir. Bu sebeple, kişilerin inanç
dünyası ve ibadet hayatı yanında, yeme içme, giyinme
ve süslenme, eğlence, aile içi ilişkiler ve cinsel hayat,
sosyal hayat ve beşerî ilişkiler gibi değişik alanlar da dinin
ilgi sahasına dâhil olmuştur. Din rehberliğini ve
yönlendirmesini bu alanlarda da sürdürmüştür.

3. Dindarlıkla haram-helale riayet arasında nasıl bir
ilişki vardır?
Cevap: Hatta helal ve haram dinin aslına dâhil olduğu ve
Kur’ân’da yer yer “Allah’ın sınırları” (hudûdullah)
ifadesiyle anıldığı için (bk. el-Bakara 2/187, 229, 230;
en-Nisâ 4/13) bunlara riayet etmek dindarlığın en önemli
göstergelerindendir. Buna göre iman ve ibadetler ferdin
yaratanına karşı kulluğunu ve bağlılığını simgeleyen bir
anlama sahip olduğu gibi, dinin birtakım gayelerle
koyduğu yasaklara ve sınırlara uymak da yine dindarlığın,
Allah’a karşı gösterilmesi gereken bağlılık ve kulluğun bir
gereği ve sonucudur.

4. Haram nedir?
Cevap: Haramlık durumuna “hurmet”, haram kılmaya
“tahrîm”, haram kılınan fiile veya nesneye de “haram” adı
verilir. Muharram, hazr, mahzûr, memnû, menhiyyun anh
terimleri de, haram terimi yerine kullanılabilir. Özündeki
(aslındaki) veya vasfındaki bir kötülükten dolayı, kesin
bir delille ve açık/bağlayıcı bir ifadeyle yapılmaması
istenen fiillere haram denir.

5. Özü itibariyle haramın hükmü kaç açıdan ele
alınabilir?
Cevap: Üç açıdan ele alınabilir:
1- Meşruiyeti
2- Hukukî sonucu
3- Yaptırımı

6. Haramın meşruiyeti nasıl açılanır.
Cevap: Fiil, temelden gayri meşru sayılır; zaruret durumu
dışında hiçbir biçimde meşruluk kazanamaz. Zaruret
durumunda da, sadece zarureti savacak ölçüde geçici bir
ruhsat/izin vardır.

7. Mükellefin haramı işlemesi durumunda hükmü nedir?
Cevap: Mükellef bu fiili yaparsa, bâtıl kabul edilir, fiile
hiçbir olumlu sonuç bağlanmaz ve ulaşılmak istenen
menfaat fiilin sahibine tanınmaz. Söz gelimi neseplerin
karışmasına ve toplumun çözülmesine yol açan zina fiili,
nesep ve mirasçılığın sübutu için sebep olamaz. Evlenmesi
haram kılınan yakınlardan biriyle yapılan evliliğe, meşru
evliliğe bağlanan mirasçılık ve nesebin sübutu gibi
sonuçlar bağlanamaz. Hırsızlık fiili, mülkiyetin
kazanılması için sebep oluşturamaz. Meytenin satılması
meşru olmadığından, böyle bir satıma, meşru satım
sözleşmesine bağlanan sonuç(mülkiyetin intikali)
bağlanamaz.

8. Haramın imanî yönü nedir?
Cevap: Haram kılınan şeyin haramlığına inanılması ve bu
hükmün dinin bir parçası olduğunun kabul edilmesi
gerekir. Haramı inkâr edenler, hafife alıp alay edenler
veya helal sayanlar, dinin sınırları dışına çıkar.

9. Haramın amelî yönü nedir?
Cevap: Haramın karşılığında, bir farz olduğu düşünülür;
bunun için haramın zıddı/terki farzdır. Dinen yasaklanmış
haram fiillerden kesinlikle uzak durulması gerekir. Haram
fiili işlemekten sakınanlara “âdil”, işleyenlere ise “fâsık,
âsî, günahkâr” denir. Haramı yapmayıp terkeden; övgü ve
sevap kazanır; özürsüz yapan ise fiilin haramlık derecesine
göre âsî ve günahkâr olur, kınanır ve fiilin durumuna göre
değişen dünyevî ve/veya uhrevî cezayla karşılaşması (‘itâb
ve ‘ikâb) söz konusudur. Haramı işleyenler, büyük günah
işlemiş ve çoğu defa kul hakkı yemiş olduklarından ya da
toplumun huzur ve düzenine zarar verdiklerinden,
Allah’ın gazabına uğrarlar, cehennem azabını hakederler.
Haramları işlemek, kötülüğe duyarlılığı yok ettiği gibi,
iyiliklere düşman olmaya da yol açabilir. Bunun için,
herhangi bir zaruret olmaksızın bir haramın işlenmesi,
Müslümanın adalet (din ve ahlâk bütünlüğü) ve mürüvvet
(şeref ve saygınlık) vasıflarını zedeler.

10. Dolaylı haramın tanımı nedir?
Cevap: Dinin ana kaynaklarının (Allah ve resulünün)
özü/mahiyeti açısından değil, vasfı açısından kötülük ve
zarar içermesine dayanarak dış bir unsur dolayısıyla
haramlığına hükmettiği fiildir. Bu tür haramlara,
“vasfından dolayı/geçici haram” da denebilir. Dolaylı
haramlar; dinin beş temel amacı olan can, akıl, din, nesil
ve malın korunmasını genelde ikinci, bazan birinci
dereceden hedefleyen yasaklardır.

11. Dolaylı haramın meşruiyet bakımından hükmü nedir?
Cevap: Fiil, aslı açısından meşrudur, ama vasfı açısından
gayri meşru sayılır. Vasfındaki gayri meşruluk ortadan
kaldırılmadıkça, dolaylı haramlık sona ermez.

12. Dolaylı haramın hukukî sonucu nedir?
Cevap: Mükellef dolaylı haram fiili yaparsa, Hanefîlere
göre bu fiil bâtıl kabul edilmez; böyle bir fiil, kendisine
bazı hukukî sonuçlar bağlanacak bir sebep oluşturabilir.
Sözgelimi, ribalı veya fâsit şart taşıyan satış, bâtıl
akitlerden değil, fâsit akitlerden sayılır. Sözleşmenin
tarafları, bu sözleşmeyi olduğu gibi uygulamaya
koyarlarsa, her biri lehine karşılıklı edimler üzerinde
mülkiyet hakkı doğar. Ancak, Şâri’nin yani Allah ve
resulünün, bunun haramlığını gerektiren yasağının
bulunması dikkate alınınca, böyle bir mülkiyet nezih
sayılamaz; böyle bir mülkiyet, habis bir mülkiyettir.

13. Dolaylı haramın yaptırımı nedir?
Cevap: Dolaylı haramda, meşru kısım yapılabilir, ama
haram kısmın terki farzdır. Haramı yapmayıp terkeden,
mükâfat ve sevap kazanır, yapan ise fiilin haramlık
derecesine göre âsî ve günahkâr olur; dünyevî ve/veya
uhrevî ceza söz konusudur. Ayet veya hadislere dayalı
olan kesin dolaylı haramı inkâr eden de, dinin sınırları
dışına çıkar. Haramlığın sübutu kesin delile dayalı değilse,
helal sayan kimse tekfir olunmaz ama fâsık olarak
nitelendirilir.

14. Haram şüphesi bulunan şeylere karşı nasıl
bakılmalıdır?
Cevap: Haram şüphesi bulunan şeyden kaçınmak esastır:
“Sana şüpheli geleni bırak, şüpheli gelmeyeni al.” (Buhârî,
“Büyû”, 3; Tirmizî, “Sıfatu’l-kıyâmet”, 60). Helalliğiharamlığışüpheli
şeyler konusunda Hz. Peygamber (s.a.)
sınır çizgileri hassasiyetini hatırlatarak, “hükümdarın
korusu” benzetmesiyle, durumu veciz biçimde
belirtmektedir: “Helal apaçık bellidir. Haram da, apaçık
bellidir. Bu ikisi arasında, halktan birçoğunun, helal mi,
haram mı olduğunu bilmediği şüpheli şeyler vardır.
Dinini ve namusunu korumak için, bunları yapmayan
esenliktedir. Bunlardan bazısını yapan ise, haram
işlemeye çok yaklaşmış olur. Nitekim korunun çevresinde
hayvanlarını otlatan kimse de koruya dalma tehlikesiyle
burun buruna gelmiş olur. Dikkat ederseniz, her
hükümdarın bir korusu vardır. Allah’ın korusu ise, haram
kıldığı şeylerdir” (Buhârî, “İman”, 39; “Büyû”, 2;
Müslim, “Müsâkât”, 107; Tirmizî, “Büyû”, 1; İbn Mâce,
“Fiten”, 14).

15. En büyük haram nedir?
Cevap: Amaçlarına göre haramlar tasnifinde geçtiği
üzere, İslâm dininin tevhid ve tenzih eksenli inanç
sistemine uygun bir Müslüman kişiliği oluşturma
amacıyla, bazı haramlar belirlenmiştir. Bu çerçevedeki en
büyük haram, Allah’a şirk koşmaktır.

16. Başlıca büyük günahlar nelerdir?
Cevap: Allah’a şirk koşmaktan sonra, büyük günahlar
gelir. Dinî literatürde kebîre (çoğulu: kebâir) denen büyük
günahlar da, kendi aralarında bir derecelendirmeye tâbidir.
Mesela Hz.Peygamber’e (s.a.) “Hangi günah, en
büyüktür?” diye sorulunca şu cevabı vermiştir: “Seni
yaratmış olan Allah’a ortak koşmandır.” Tekrar soruldu:
“Daha sonra hangisi?” Şu cevabı verdi: “Komşunun
hanımıyla zina etmendir.” Üçüncü defa soruldu: “Daha
sonra hangisi?” Cevabı şu oldu: “Seninle yemeğini
paylaşır korkusuyla çocuğunu öldürmendir.” (Buhârî,
“Tevhid”, 40; Müslim, “İman”, 141). Namaz, oruç gibi
farzları terk etmek, kumar, hırsızlık, yalan, iftira,
cinayet gibi fiilleri yapmak da büyük günahlar arasındadır.

17. Küçük günah ne demektir?
Cevap: Haramların en alt kademesinde, küçük günahlar
yer alır. Dinî literatürde sağîre (çoğulu: sağâir) denen bu
günahlar da çok çeşitlidir.

18. Haramı işlemek ne zaman söz konusu olabilir?
Cevap: Haramı işlemek, zaruret veya zaruret derecesine
varan ihtiyaç durumlarında bahis konusu olabilir. Yasak
fiil bu halde “ruhsat” denilen istisnâî hükümle sadece
ihtiyacı giderme derecesinde ve geçici olarak mubah, hatta
bazen vacip (farz) hale gelebilir. Bu durumda ruhsatlar, iki
türlüdür.

19. Terfih (genişlik) ruhsatı nedir?
Cevap: Haram (azîmet/ana) hükmü ve bu hükmün sebebi
ortadan kalkmadığı halde, mubah muamelesi gören
ruhsattır. İkrah altında yani öldürülme veya bir uzvun yok
edilmesi baskı ve tehdidiyle zorlanma durumunda,
başkasının malını telef etme, baskı altında orucunu bozma,
ihramlıyken hac yasağını işleme ve hayati tehlike
oluşturan açlık durumunda izinsiz olarak başkasının
malından yeme gibi. Bu ruhsat, hakikat anlamında ruhsat
denmesini en çok hakeden özelliktedir. Bu tür ruhsatta,
yükümlünün önünde azîmeti veya ruhsatı seçmek gibi iki
çözüm yolu bulunmakta, ama ruhsat yolunu seçmek bir
genişlik sağlamaktadır.

20. Terfih ruhsatının hükmü nedir?
Cevap: Mükellef, azîmet hükmüne uymak ile ruhsattan
yararlanmak arasında serbest bırakılır. Bununla birlikte
azîmeti tercih ederek ruhsatın kullanılmaması evlâdır, ecir
ve sevap kazandırır.

21. Iskat (zaruret ve kolaylık) ruhsatı (Vacip ruhsat)
nedir?
Cevap: Haram (azîmet) hükmü ve onun sebebi ortadan
kalkan ruhsattır. Şiddetli açlık durumunda hayatî tehlikeyi
atlatıp ölümden kurtulmak için domuz eti veya meyte gibi
haram gıdaları kullanmak; boğaza takılan bir lokmayı
başka bir sıvı bulamayınca şarap içerek hareket ettirmek
örnek olarak hatırlanabilir. Buna mecâzî ruhsat da denir.
Burada, artık tek seçenek vardır, o da ruhsatı
kullanmaktır; ruhsat, azîmet olmuştur.

22. Iskat ruhsatının kullanım hükmü nedir?
Cevap: Yükümlünün, canını veya bir uzvunu
kaybetmekten endişe etmesi durumunda ruhsatı kullanmak
vaciptir (el-Bakara 2/173). Çünkü haram olma ve onun sebebi (sağlığa zararlı oluş), şiddetli açlık durumunda yok
hükmündedir. Aslında İslâm, murdar eti yemeyi sağlığa
zararlı olduğu için haram kılmıştır. Oysa burada, ölüm söz
konusudur. Ölüm karşısında, ondan daha hafif olan sağlığa
zarar düşünülmez. İşte böyle bir durumda kişi ruhsatı
kullanmaz ve azîmet hükmünde ısrar ederek sonuçta
ölürse, Allah katında günahkâr ve sorumlu olur. Çünkü
ayetlerin verdiği açık izni kullanmayarak, kendi ölümüne
sebebiyet vermiştir. Can kaybına sebep olmak ise
haramdır (el-Bakara 2/195; en-Nisa 4/29). Buna ruhsat
denmesi, az önce de ifade edildiği gibi gerçek anlamda
olmayıp mecâzî anlamdadır.

23. Helal veya mubah nedir?
Cevap: Helal terimi, mubah teriminin eş anlamlısıdır.
Mubah için, ayrıca “hıll (bağlanmamış/ yasaklanmamış/
bağsız), mutlak (serbest), câiz (olağan)” terimleri de
kullanılır. Mubahın kaynağı, ya dindir (ibâha-i şer’iyye),
ya da insanlara her şeyin serbestliği kuralına haram-helal,
kötülük-iyilik, zarar-yarar ölçütlerinin uygulanmasıyla
görevli insan aklıdır (ibâha-i akliyye).

24. İbâha-i asliyye/akliyye (ıstıshâbu’l-hâl/hükm-i aslî)?
Cevap: Yasaklamaya ilişkin herhangi bir ayet veya hadis
bulunmadığı için, aslî hüküm olan mubahlık (ibâha), aksi
sabit oluncaya kadar aynen devam eder. Bunun için,
“Eşyada aslolan, mubah oluştur” (el-aslu fi’l-eşyâi elibâha)
ilkesi vardır. Günlük insanî ihtiyaçlarımızın geneli
mubahtır. Şeker yemek, pamuk veya yün yatakta yatmak
gibi. Bu tür mubahlar, bazı hadislerde “afv” (serbest)
olarak adlandırılır. Hz.Peygamber’e (s.a.) susam ve
peynir sorulunca şu cevabı verdi: “Helal, Allah’ın
kitabında helal kıldığıdır. Haram, Allah’ın kitabında
haram kıldığıdır. Susmuş oldukları ise affedilenlerdir.
Çünkü Allah, asla hiçbir şeyi unutmaz.” Sonra, “Rabbin,
asla unutkan değildir.” (Meryem 19/64) ayetini okudu
(Tirmizî, “Libâs”, 6; İbn Mâce, “Et‘ıme”, 60).

GÜNLÜK HAYATIMIZDAKİ BAŞLICA HARAMLAR – HELALLER

25. Kur’ân-ı Kerim’de hayvanî etlerin yenebilmesiyle ilgili
nasıl bir hüküm vardır?
Cevap: Kur’ân-ı Kerim’de eti yenebilen hayvanlarla ilgili
ayrıntılı bir dizin yerine, tür olarak sadece domuz etinin
haramlığı belirtilmekle yetinilmiştir. Haram kılınan
hayvanların ölüm tarzı ile kesim usûlü öne çıkarılmıştır.
Buna göre, insanlar tarafından yendiği genel olarak bilinen
hayvanlar için bazı değinilerde bulunulmuş ve sadece belli
vasıfları taşıyan hayvanların veya kısımlarının haram
olduğu belirtilmiştir.

26. Kur’ân-ı Kerim’de domuzla ilgili hüküm nedir?
Cevap: Domuz etinin ve yağının yenmesi haramdır.
Kur’ân-ı Kerim’de doğrudan, açık ve kesin biçimde etinin
yenmesi yasaklanan tek hayvan türü domuzdur (el-Bakara
2/172-173; el-Mâide 5/3; el-En‘âm 6/145; enNahl16/115).
Hz. Peygamber (s.a.) de bu yasağı pek çok
hadisinde teyid etmiştir (Buhârî, “Büyu”,112;Ebû Dâvûd,
“Büyu”, 66; Tirmizî, “Büyu”, 61).

27. Kur’ân-ı Kerim’e göre diğer kara hayvanlarının
hükmü nedir?
Cevap: Diğer kara hayvanlarına gelince, Kur’ân-ı
Kerim’de gıdaların yenmesi, genellikle temiz-pis
(tayyibât-habâis) karşıtlığıyla ele alınarak, temel ölçüt
verilmiştir: “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların
temizlerinden yeyin. Allah’a kulluk ediyorsanız, ona
şükredin” (el-Bakara 2/172); “Sana, kendilerine nelerin
helal kılındığını soruyorlar. De ki: Size temiz şeyler ve
Allah’ın size verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı
hayvanların yakalayıp tuttuğu (avlar) helal kılındı...” (elMâide
5/4). Hz. Peygamber de bazı somut belirlemelerle
bu genel ilkeyi açıklamıştır.

28. Diş özelliklerine göre eti yenmeyen hayvanlar
hangileridir?
Cevap: Azı dişleriyle kapıp avlayan, parçalayan ve
kendisini savunan hayvanların etleri haramdır. Domuz,
kurt, ayı, arslan, kaplan, pars, maymun, sansar, sırtlan,
fil, köpek, kedi, keler, tilki, gelincik gibi dört ayaklı
hayvanlar bu kabildendir. Hz.Peygamber şöyle
buyurmuştur: “Azı dişi olan her yırtıcıhayvanın yenilmesi
haramdır.” (Müslim, “Sayd”, 15-16; Ebû Dâvûd,
“Et‘ıme”, 32).

29. Tırnak-pençe özelliklerine göre eti yenmeyen
hayvanlar hangileridir?
Cevap: Tırnaklarıyla kapıp avlanan ve korkunç tabiatlı
olan kuşların etleri de haram veya tahrîmen mekruhtur.
Kartal, akbaba, atmaca, çaylak, kuzgun, karga, yarasa,
şahin gibi kuşlar bu niteliktedir. Hz. Peygamber “Pençesi
ile avla-nan her kuş haramdır.” buyurmuştur (Müslim,
“Sayd”, 15-16; Ebû Dâvûd, “Et‘ıme”, 32).

30. Tabiatları itibariyle eti yenmeyen hayvanlar
hangileridir?
Cevap: İğrenç tabiatlı olan, insana tiksinti veren
hayvanların etleri de haramdır. Fa-re, yaban faresi, yılan,
akrep, kene, kurbağa, kara ve deniz kaplumbağası, arı,
karasinek, sivrisinek, köstebek, kirpi ve haşerat
bunlardandır.

31. Melez hayvanların etinin yenmesiyle ilgili hüküm
nedir?
Cevap: Eti yenen bir hayvanla eti yenmeyen bir hayvanın
çiftleşmesinden doğan hayvanların etlerinin yenip
yenmeyeceği tartışmalıdır. Hanefîler ve Mâlikîler, doğan
yavrunun annesine tâbi olduğunu belirtirler. Dolayısıyla,
örneğin at ile eşeğin çiftleşmesinden doğan katır, hüküm
itibariyle annesine bağlıdır. Şâfiîler ve Hanbelîler ise,
baba veya anneden birinin etinin yenmemesinin
yavrunun etinin haramlığı için yeterli olduğu
görüşündedirler.

32. Deniz/su hayvanlarının helal ya da haram oluşuyla
ilgili kaç ana yaklaşım vardır?
Cevap: Deniz/su hayvanlarının helal ya da haram oluşu,
gıdaların helalliği-haramlığı konusunda açıkladığımız
ilkeler çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmiştir. Bu
konuda üç ana yaklaşım vardır:
1- Bütün deniz hayvanları helaldir görüşü
2- Eti yenen kara hayvanlarına benzeyenlerin
helalliği görüşü
3- Yalnızca balık helaldir görüşü

33. Bütün deniz hayvanlarının helal olduğunu savunan
görüşe göre deniz hayvanlarını yemenin hükmü nedir?
Cevap: Fakihlerin çoğunluğu, bütün deniz/su
hayvanlarının -kendiliğinden ölmüş olsa bile- helal olduğu
görüşündedir. Ancak karada yaşayan ve yenmesi haram
olan insan, domuz, köpek, ayı gibi hayvanların adını
taşıyan deniz hayvanlarında farklı görüşler öne sürülmüş,
bazıları bunların helal olmadığını savunmuştur; İmam
Mâlik'e göre, yalnızca deniz domuzu mekruhtur.

34. Su ürünlerinin eti yenen kara hayvanlarına
benzeyenlerinin helalliği ile ilgili görüş nedir?
Cevap: Şâfiî mezhebi içinde, Hanefîlere biraz paralel
düşecek biçimde, su hayvanlarından eti yenen kara
hayvanlarına benzeyenleri helal, eti yenmeyen kara
hayvanlarına benzeyenleri haram sayan bir görüş
bulunmaktadır. Bu görüş, ikinci görüşe sınırlama getiren
biraz daha tutarlı bir görüştür.

35. Hayvan kesiminde Allah’ın adını anmanın hükmü
nedir?
Cevap: Hayvan kesiminde Allah adını anmak (besmele
çekmek: tesmiye), etin yenmesinin helal olması için
şarttır. Bu konuda, tevhide dayalı inanç, düşünce ve
davranışı pekiştirmeyi amaçlayan şu ayetler, temel
oluşturur: “Onun ayetlerine inanmışsanız, Allah’ın adı
anılan şeyden yeyin” (el-En‘âm 6/118); “Üzerine
Allah’ın adı anılmayan şeyden yemeyin. Bunu yapmak,
Allah’ın yolundan çıkmaktır” (el-En‘âm 6/121). Ayrıca,
Allah’tan başkası veya putlar adına kesilen hayvanların
yenmesi, özleri helal olsa bile, sırf bu sebeple haram
kılınmıştır (el-Bakara 2/173; el-Mâide 5/3; el-En‘âm
6/145; Nahl 16/115).

36. Usulünce kesilmeden ölen hayvanın hükmü nedir?
Cevap: Dinî kesim usûlünce yapılmayıp kendiliğinden
veya başka hayvanların saldırısı sonucu ölmüş hayvanlara
meyte (murdar) adı verilir. Meytenin yenmesi haramdır:
“Meyte, akmış kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına
kesilenler, -canları çıkmadan önce kesememişsenizboğulmuş,
bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp
yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından süsülmüş,
yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş olanlar, dikili taşlar
(putlar) adına kesilenler ve fal (şans) oklarıyla kısmet
aramanız size haram kılındı. Bütün bunlar, fâsıklıktır” (elMaide
5/3).

37. Pislik yiyen hayvanların etini yemekle ilgili hüküm
nedir?
Cevap: Tavuk, kaz, ördek ve hindi gibi eti helal kümes
hayvanlarının dinen necis sayılan maddelerle beslendikleri
takdirde bekletilmeden kesilip yenmeleri bütün
mezheplere göre mekruhtur. Bu hayvanların bir süre temiz
gıdayla beslenmesinden sonra yenmeleri daha uygun olur.
Bu süre için iki, üç, on veya kırk gün gibi bazı rakamlar
verilirse de, bazı Hanefî fakihlerin ifadelerine göre böyle
bir rakam belirleme yerine hayvandaki pis kokunun
gitmesini sağlayacak kadar bir süre esas alınmalıdır.

38. Sarhoşluk veren maddelerle ilgili hüküm nedir?
Cevap: Hz. Peygamber’in (s.a.) “Her sarhoşluk veren şey
hamrdır (şarap) ve her hamr da haramdır” (Buhârî,
“Ahkâm”, 21; Müslim, “Eşribe”, 73-75; Ebû Dâvûd,
“Eşribe”, 5) hadisi, her türlü sarhoş edici sıvı veya katı
maddenin haram olduğunu belirtir. Uyuşturucu her çeşit
madde de bu kapsamdadır.

39. Açlık veya susuzluktan ölmek üzere olan biri hakında
yeme-içmeyle ilgili hüküm nedir?
Cevap: Açlık veya susuzluktan ölme kertesine gelen kişi,
canını kurtaracak kadar haram nesne yiyebilir veya
içebilir: “Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve
Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim
mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü
aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur.
Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir.” (el-Bakara 2/173, el-Mâide 5/3, el-En‘âm 6/119,
145).

40. Giyim-kuşamla ilgili başlıca hüküm nedir?
Cevap: Müslüman erkek veya kadının giyim-kuşamında
örtülmesi gereken yerler, doğrudan ayet ve hadislerle
belirlenmiştir. Bu, dışarıda erkeğin göbekle diz kapağı
arası, kadının ise el, ayak ve yüz dışındaki bütün
vücudunun örtülmesi şeklinde olur. Allah ve resulü,
belli bir elbise modeli üzerinde durmamıştır. Gerek
Hz. Peygamber, gerekse dört halife döneminde çeşitli
giyim kuşamıolan topluluklar İslâm’a girmiş, fakat
bunların hiçbirine modeli belirli standard elbise tipi
öngörülmemiştir.

41. Saç ektirmek veya peruk takmakla ilgili hüküm nedir?
Cevap: Hz.Peygamber’in yasakladığı ve lânetlediği
şeylerden birisi de, saçı dökülen veya dökülmeyen
kimselerin başlarına başkalarının saçlarını koymaları veya
bunları eklemeleridir (Buhârî, “Libâs”, 83, 85; Müslim,
“Libâs”, 115, 117, 119). Saç takma ve eklemede, hem
doğal şekli değiştirmek, hem de karşısındakini
yanıltmak, ona genç görünmek vardır ki, İslâm
bunları hoş görmemiştir. Bununla birlikte kellik ve
dazlaklıktan ağır psikolojik rahatsızlık duyanların saç
ektirmesi, bir tür tedavidir, yasak kapsamına girmez.

42. Hz. Peygamber’in altın, gümüş ve ipeğin eşya olarak
kullanılması hakkındaki hükmü nedir?
Cevap: Sahâbeden Huzeyfe (r.a.) şöyle anlatıyor:
Resulûllah (s.a.) bizim, altın ve gümüş kaptan yiyip
içmemizi, ipek giymemizi ve ipek sergi üzerine
oturmamızı yasakladı ve şöyle buyurdu: “Bunlar
dünyada onlar (kâfirler), âhirette ise bizim içindir.”
(Buharî, “Eşribe”, 28; “Et‘ime”, 29; Müslim, “Libâs”,
4, 5). Bu hadis, altın ve gümüşün kap-kacak ve ev eşyası,
ipeğin de sergi vb. olarak kullanılmasını, erkek ve
kadın bütün Müslümanlara haram kılmaktadır.

43. Müslümanlarla gayrımüslim olanların evlenmesiyle
ilgili hüküm nedir?
Cevap: Müslüman olmayanlar aynı zamanda ehli
kitap da değilseler, onlarla evlenmek Müslüman
erkek ve kadınlar için haramdır (bk. el-Bakara 2/221).
Ehli kitap olan gayri müslimlere gelince, bunlardan
kız almak câizdir yani Müslüman erkekler yahudi ve
hıristiyan kadınlarla evlenebilirler (el-Mâide 5/5).
Ancak Müslüman kadınlar, müşrik ve dinsizlerle
evlenemeyecekleri gibi, yahudi ve hıristiyan erkeklerle de
evlenemezler (bk. el-Bakara 2/221; el-Mümtehine 60/10).
Bir Müslüman erkeğin, fâhişe kadınla evlenmesi câiz
değildir. Zina yapan ve bunu gizlemeyen erkek de
böyledir (en-Nûr 24/3). Ancak tövbe edip nefsini ıslah
eyleyenlerle evlenilebilir.

44. Çocuk düşürmek veya aldırmanın hükmü nedir?
Cevap: Annenin hayatını tehdit eden zorunlu bir durum
olmadıkça, çocuk düşürmek veya aldırmak (kürtaj)
haramdır: “De ki, ‘Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı
şeyleri okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya
babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı
öldürmeyin. Sizi de, onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve
benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da, gizlisine de
yaklaşmayın. Meşru bir hak karşılığı olmadıkça,
Allah’ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin. İşte
Allah, size bunu emretti ki aklınızı kullanasınız” (elEn‘âm
6/151); “Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı
öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları
öldürmek, gerçekten büyük bir günahtır” (el-İsrâ 17/31).

45. Evde hayvan beslemenin hükmü nedir?
Cevap: Domuz veya köpek gibi, hakkında özel bir
yasaklama bulunmadıkça veya hayvan için eziyet,
çevre için kirlilik ve rahatsızlık oluşturmadıkça, evde
hayvan beslemenin kural olarak câiz sayıldığı söylenebilir.