İlahiyat 1. Sınıf - İlk Dönem İslam Tarihi - Ünite 6 - Çözümlü Sorular

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
1. Kur’an’da insan nasıl tarif edilir?
Cevap: Yüce Allah tarafından hem beden hem de ruh yapısı bakımından en güzel şekilde yaratılmış, yerde ve gökte olanlar buyruğu altına verilmiş, temiz gıdalarla rızıklandırılmıştır. İnsan, yaratılıştan hak dine yönelebilecek ve güzel ahlâka erişebilecek iyi eğilimlerle donatılmıştır.

2. İnsanı güzel ahlakı öğretmek için kimler gönderilmiştir?
Cevap: Peygamberler

HZ.PEYGAMBER’İN AHLÂKİ ŞAHSİYETİ

3. Peygamberimizin ahlâkı nasıl tarif edilmiştir?
Cevap: Sevgili Peygamberimiz, güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildiğini ifade etmiştir.
Kur’an’da belirtildiğine göre Yüce Allah onu en güzel ahlâkla donatmıştır. Bu sebeple onun ahlâkî kişiliği,
Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar, Allah’ı çok zikredenler ve tüm insanlık için en güzel örnektir (Kalem
68/4; Ahzâb 33/21). Nitekim Hz. Âişe, Peygamber Efendimizin ahlâkını soranlara “Onun ahlâkı Kur’andı”
cevabını vermiştir.

4. Sahabenin Peygamberimizin ahlakını nasıl tarif etmişlerdir?
Cevap: Peygamberimizi görerek Müslüman olma şerefine erişen ashâbın bildirdiğine göre Sevgili Peygamberimiz hem fizikî hem de ahlâk yapısı itibariyle insanların en güzeli idi. Bir insanın ahlâkî şahsiyeti hakkında en doğru bilgileri aile bireylerinin ve diğer yakınlarının verebileceğinde hiç kuşku yoktur. Peygamber Efendimizin ahlâk güzelliğine en ayrıntılı biçimde tanık
olanlar da onun aile bireyleri ve yakın çevresinde yer alan ashâbıdır. Biz de Peygamberimizin örnek ahlâkı ile ilgili bilgileri onların anlatımlarından öğrenmekteyiz.

5. Hilye ne demektir?
Cevap: Peygamber Efendimizin fizikî özelliklerine, bunların anlatıldığı edebî eser ve levhalara hilye denilmektedir.

6. Şemail ne demektir?
Cevap: Onun fizikî görünüşü yanında ahlâkî özelliklerine ve bu konuda yazılan eserlere de Şemâil adı verilmektedir.

7. Hilye kaynaklarına göre Peygamberimizin fiziki özellikleri nasıldı?
Cevap: Hilye kaynaklarına göre Hz. Peygamber, uzuna yakın orta boylu idi.
Başı, insanlar arasında hoş ve güzel sayılacak ölçüdeydi.
Yüzünün rengi beyazdı. Gözleri siyah, kaşlarının arası az açıktı.
Kirpikleri sık ve uzundu. Sakalı sık, omuz başları ve omuzlarının arası geniş, elleri ve ayakları itidal üzere idi.
Saçı kumral olup hafifçe dalgalı idi.

8. Peygamberimizin davranış kalıpları hakkında neler söylenebilir?
Cevap: Peygamber Efendimiz, güler yüzlüydü.
Dinleyenlerin eksiksiz anlayabilmelerini sağlamak amacıyla yavaş yavaş konuşur, daha iyi anlaşılabilmesi için de önemli konuları birkaç kere tekrarlardı. Zaman zaman insanları rahatsız etmeyecek hafif kokular kullanır, ikram edilen çiçekleri kabul ederdi. Gürültü çıkarmadan son derece dikkatli bir şekilde yürürdü, bakışlarıyla kimseyi rahatsız etmezdi. Dizüstü oturur, bağdaş kurar, bazen de uyluklarını karnına çekip ellerini dizlerinin üstüne bağlardı. Geceleyin yatarken, kendisine nimetler veren, ihtiyaçlarını gideren, evinde huzura erdiren Allah’a hamd eder, O’nun adını anarak uykuya yatar, uyandığında da yine Allah’a hamd ve şükreder, dönüşün O’na olacağını söylerdi. Temizliğe çok önem verir, özellikle ağız ve diş temizliğine dikkat ederdi. Her abdest alışında, o günkü şartlarda bir çeşit diş fırçası sayılan misvakle dişini temizlerdi. Estetiğe, tertipli ve düzenli olmaya önem verirdi.

9. Peygamberin gündelik hayattaki tutumu nasıldır?
Cevap: Peygamber Efendimiz giyiminde titizdi, dağınıklıktan hoşlanmazdı.
Ev döşemesi olarak, yaşadığı dönemdeki yaygın eşyayı kullanırdı.
Gerek giyim, gerekse ev eşyasında ihtiyacı karşılamaya, sadeliğe, temizliğe ve tertipliliğe özen gösterirdi.
Yemekten önce ellerini, yemekten sonra hem ellerini hem de ağzını yıkardı.
Yemeğe besmele ile başlar, bitince Allah’a hamd ve şükrederdi.
İyice acıkmadan sofaraya oturmaz, karnını tıka basa doldurmadan da sofradan kalkardı.
Şartların elvermesi durumunda yemek davetlerine katılırdı.
Sofrayı paylaştığı kişilerle hoş sohbet ederdi.
Gerek yiyecekler, gerek giyim, gerekse ev eşyasının helâl yollardan kazanılmış para ile alınmış olmasına önem verirdi.
Gündelik hayatta her zaman güler yüzlü, tatlı sözlüydü;
kimseyi, üzmez, kimseyi hor görmez ve azarlamazdı.
Herkes onun yanında kendisini rahat hissederdi.

10. Peygamber’in ibadet hayatı ve manevi yönü nasıldır?
Cevap: Hz. Peygamber, Yüce Allah’a kulluğunda samimi idi.
İbadetlerini huşu üzere, Allah’a gönülden bağlılıkla, samimiyetle ve sürekli olarak yapardı.
Onun kulluğu, ihsan mertebesindeydi. Yani ibadetlerini, Allah’ı görüyormuşçasına yerine getirirdi.
Gerçekten de o, namazda kendisini o denli Allah’a teslim ederdi ki, okuduğu Kur’an âyetlerinin anlamlarına göre duygulanır
ve kendinden geçerdi.
Sevgili Peygamberimiz, ibadetleri Allah’ın sonsuz nimetlerine karşı bir şükür olarak görürdü.
Namazlarını, haccını, umresini, orucunu, zekâtını, kurban ibadetini, teheccüdü ve diğer nafileleri hep aynı derinlikte
ifa ederdi; namazla hayatı birbirinden ayırmazdı.
Onun anlayışında yoldaki bir engeli kaldırmak, bir yoksulun ihtiyacını karşılamak, Allah’ı zikretmek, O’na dua ve
tövbe etmek, Kur’an okumak ve dinlemek de kulluğun gereklerindendi.
İbadet eden insan, aynı zamanda yararsız söz ve davranışlardan uzak durmalı, iyilik yapmalı, yardımsever olmalı, namus ve şerefini korumalı, sözünde durmalı, emaneti gözetmeliydi. (Mü’minûn 23/1-11)
Onun ibadetlerdeki ilkesi huşu, devamlılık ve ölçülü olmaktı.
Her konuda olduğu gibi ibadetlerde de aşırılığa karşıydı.
Dünya ile ilgilenir, aile bireylerine zaman ayırır, bedenini dinlendirir, zamanı gelince de ibadetlerini yerine getirirdi.
Peygamber Efendimiz, zühd ve takva sahibiydi. Dünyevî ihtiraslardan uzak dururdu. Ebedî hayatın önemini aklından hiç çıkarmazdı. Her zaman ebedî olanı geçici olana tercih ederdi.
Harama, günaha yaklaşmazdı. Allah’ın rızasına engel olacak davranışlardan kaçınırdı.
Dünyalığa erişince taşkınlık göstermez, dünyevî kayıplara uğradığı zaman da ölçüsüz bir şekilde üzülmezdi, şükredilecek
yerde şükreder, sabredilecek yerde de sabrederdi.

11. Peygamber efendimiz toplumsal ilişkilerinde statüsünü nasıl gösterirdi?
Cevap: Hz. Peygamber’in Allah’a samimi kulluğu ve dinî duyarlılığı, toplum hayatına engin bir tevazu olarak
yansırdı. Sevgili Peygamberimiz, kadın-erkek, genç-yaşlı, zengin-fakir herkese eşit davranır, kimseye ayrıcalık yapmazdı.

12. Peygamberimizin belirgin karakter yapısı nasıldır?
Cevap: Peygamber Efendimiz, yumuşak huyluydu, ağırbaşlı ve sabırlıydı; öfkesine galip gelir, intikam fikrinden uzak dururdu. Zira Yüce Allah, onu, kaba ve katı yürekli olmaktan uzaklaştırmış, insanları bağışlamayı,
doğru yola ulaşmaları için onlara dua etmeyi öğretmişti.
Peygamber Efendimiz, sabırlı olduğu kadar şükür sahibiydi de.
Allah’ın ihsan ettiği sayısız nimetlere karşı şükretmeyi bir görev bilirdi.

13. Peygamberin risaletinden sonra müşriklerin tutumu nasıl olmuştur?
Cevap: Hz. Peygamber, risaletle görevlendirildikten sonra müşriklerin türlü baskı ve eziyetlerine maruz kaldı. Öte yandan inkârcılar ona büyücü, şair ve deli diye iftira attılar. Peygamberliğin onuncu yılında Tâif’ten dönerken
taşlayıp hakaret ettiler. Kısacası Hz. Peygamber, sıradan bir insanın asla dayanamayacağı bu tür sıkıntılar karşısında sabırlı, fedakâr ve cesur davranmayı bildi.

14. Peygamberimizin insanlara ve düşmanlara karşı şefkat ve merhameti nasıldır?
Cevap: Hz. Peygamber, inananlara çok şefkatli ve merhametli idi. Allah da onun hakkında “çok şefkatli ve merhametli” anlamına gelen “raûf ve rahîm” sıfatlarını kullanmıştır. (Tevbe 9/128)
Peygamber Efendimiz, düşmanlara lânet okumasını isteyen birine, kendisinin
lânet için değil, âlemlere rahmet için gönderildiğini söylemişti.

15. Peygamber efendimiz karşılaştığı kişisel ve diğer olumsuzlukları çözmek için nasıl bir yol izlerdi?
Cevap: Peygamber Efendimiz hoşgörü sahibiydi. Bunun doğal bir sonucu olarak insanları farklılıklarıyla kabul ederdi.
Hoşlanmadığı bir şey, yüzünden anlaşılırdı.
Bir kişide olumsuz bir durum görse onu düzeltirken şahsiyetini incitmemeye özen gösterirdi. Düzeltilmesi gereken davranışları, “içinizde şöyle şöyle yapanlar var, bunlardan vazgeçsinler” diyerek herkesi kapsayacak tarzda söylerdi. Böylece hiç kimse rahatsız edilmeden yanlışlıklar düzeltilmiş olurdu. Sevgili Peygamberimiz, şartlar ne olursa olsun her zaman ve her yerde hoşgörülü olmayı benimsemiştir.

16. Peygamberimizin cesaret örnekleri nelerdir?
Cevap: Hz. Peygamber, yumuşak huylu ve hoşgörülü olduğu kadar azimli ve cesurdu. Mekke döneminde İslâm’ın yayılmasını engellemek için akla gelmedik zorluklarla karşılaştı. Fakat o, bunlardan yılmadı, engelleri
azim ve cesaretiyle aştı. Uhud Savaşında bazı Müslüman askerlerin disiplinsizliği sebebiyle meydana gelen karışıklıkta 70 şehit verilmesine rağmen Hz. Peygamber dağılan askerlerini toplayarak düşmanı durdurmuş ve Mekkelileri dönemeyecekleri bir yere kadar takip etmişti.

17. Peygamberimizin çevredeki olaylara karşı hassasiyeti nasıldır?
Cevap: Sevgili Peygamberimiz, çevesinde yaşadıklarından etkilenen duygulu bir kişiliğe sahipti. Bunun doğal bir yansıması olarak güzel sesli birinin
okuduğu Kur’an, Yüce Allah’ı zikir ve tefekkürle O’na huşu üzere ibadet, kimsesiz bir cocuğun sıkıntısı ve ölüm hâli onu hislendirirdi.

18. Peygamberimizin İslam’dan önceki dönemlerde Mekke’de sahip olduğu’’el-Emin’’sıfatının gerekçesi neler olabilir?
Cevap: Peygamber Efendimiz, müslümanı, insanların kendisine güvendiği, elinden ve dilinden diğerlerinin zarar görmediği kişi olarak tanımlar.
“Söz söylerken yalancılık edeni, söz verdiği zaman sözünde durmayanı, kendisine bir şey emanet edilince hıyanet edeni” de ikiyüzlülükle
niteler.
Hz. Peygamber, doğup büyüdüğü Mekke çevresinde henüz peygamber olmadan önce doğru ve güvenilir anlamında “Emîn” olarak tanındı. Bir kısım
Mekkeliler bu özelliği sebebiyle emanetlerini ona teslim ederlerdi. Ticarî faaliyetlerinde de o hep dürüstlüğüyle ün yapmıştı.
Her zaman insanların yardımına koşar, verdiği sözde dururdu.
Dürüstlüğü, düşmanlarının bile dikkatini çekerdi.
Nitekim Bizans İmparatoru ticaret amacıyla Suriye’ye giden Mekkelilerden Hz. Peygamber hakkında bilgi isteyince heyet içerisinde yer alan müşrik
liderlerinden Ebû Süfyan bile, onun, Mekkeliler arasında emîn olarak tanındığını itiraf etmiştir.

19. Peygamberimiz ‘’insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır ’’sözünü kendi hayatında nasıl göstermiştir?
Cevap: Hz. Peygamber’den dünya ile ilgili bir şey istenilince reddetmezdi; istenilen şey varsa verir, yoksa vaat ederdi; duruma göre kimine yemek yedirir, kimine elbise giydirir, kimine para verirdi. Yardım isteyen kişi,
sağlıklı ve çalışabilecek durumda ise onu çalışma hayatına yönlendirerek kendi kazancıyla ayakta durmasını sağlardı.
Kendisine bir hediye verildiği zaman daha değerlisiyle karşılık verirdi. Ashâb-ı Kiram, Hz. Peygamber’in cömertliğini bereketli yağmur taşıyan rüzgârlara benzetirdi.
Onun cömertliği, Ramazan ayında daha da artardı. Peygamber Efendimiz, cömert kişinin rızkının bereketleneceğini, cömertliğin yoksulluk sebebi
olmayacağını söylerdi.
Ona göre cömertlik, sağlıklı bir toplum inşasında önemli bir etken olup, cimrilik de toplumların zayıflayıp çökmesine sebeptir. Cimrilik, kişiyi
mal hırsına götürür, demir bir zırh gibi sıkar ve rahatsız eder. İnsanı bu huzursuzluktan kurtaracak erdem ise cömertliktir.

20. Peygamberimizin vefâkarlık örnekleri nelerdir?
Cevap: Vefakârlık, Sevgili Peygamberimizin ruhunu süsleyen erdemlerden biriydi. Sözünde durur, vaadinden dönmezdi. İslâm’a hizmet edenleri hiçbir zaman unutmaz, arkadaşlarını ve aile dostlarını sık sık arar ve anardı. Bir
defasında Habeşistan hükümdarının elçileri Medine’ye geldiklerinde onlarla bizzat ilgilenmişti. Bunun sebebi, vaktiyle Habeşlilerin, ülkelerine sığınan Müslümanlara gösterdikleri konukseverlikti.

21. Peygamberimizin farklı grup ve kategorideki bireylerle ilişkileri nasıldır?
Cevap: Peygamber Efendimiz çocukları çok severdi, onların arasına katılır, selâmlaşır, onlarla konuşur ve şakalaşırdı. Bu sebeple çocuklar, bir yolculuğa
çıkacağında onu uğurlar, dönüşünü de özlemle beklerlerdi.
Hz. Peygamber şehit yetimi olan çocuklarla özellikle ilgilenilmesini istemiştir. Hz. Peygamber, kız ve erkek çocuklar arasında ayırım yapılmasına karşı çıkardı.
Peygamber Efendimiz, İslâm’ı yaymaya başladığı ilk günlerden itibaren gençlere değer vermiştir. Çünkü İslâm’a ilk girenler arasında çok sayıda genç vardı. Hz. Peygamber, gençlerle olduğu kadar yaşlılarla da iyi ilişkiler geliştirmiştir. Nitekim, “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir” diyerek çocuklara şefkatın, yaşlılara da hürmetin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Hz. Peygamber, hanımlarla da sağlıklı ilişkiler geliştirmiş, bu da hanımların İslâm’ın yayılmasına büyük katkı sağlamalarına vesile olmuştur.

22. Peygamberimizin insanların birbirleriyle ilişkileri ile ilgili tavsiye ve önerileri neler olmuştur?
Cevap: Kur’ân-ı Kerim’de Müslümanların kardeş oldukları, birlik-beraberlik içinde olmaları, birbirleri aleyhine dedikodu yapmamaları, iftira etmemeleri, ön yargılarla birbirlerini töhmet altında bırakmamaları, birbirlerinin hatalarını açıklayıp yaymamaları hatırlatılmaktadır. (Hucurât 49/1-15)
Müslümanlar, birbirlerine kin tutmamalı, haset etmemeli, sırt çevirmemeli, ilgiyi kesmemelidirler. Din kardeşleri arasındaki ilişkilerde barış üzere olmak esastır; kin, haset, kovuculuk, gıybet gibi şeylere yer yoktur.
Temel gaye, toplumun birliği, sosyal hayatın huzur ve barışı olmalıdır.
Peygamber Efendimiz, hicretten sonra Medine’de İslâm toplumunda barışı tesis için gayret göstermiştir. Bu amaçla ilkönce Müslümanlar arasında selâmlaşmayı yaygınlaştırmış, muhtaçlara yardımcı olmayı tavsiye etmiş, akraba ve komşularla ilgilenmek gereğini vurgulamış, bu hizmetlerin ibadetle olgunluk kazanacağına işaret etmiştir.

23. Peygamberimizin doğa ve fiziki çevre ile doğada yaşayan hayvanlarla ilgili tavrı nasıldır?
Cevap: Peygamber Efendimizin şefkat ve merhameti, sadece insanlarla sınırlı değildi. O, aynı zamanda fizikî çevrenin korunması ve yaşatılmasına da önem vermiştir. Bu anlamda Müslümanlarda sürekli çevre bilinci uyandırmayı hedeflemiştir. Nitekim kuru ve çorak bir araziyi işe yarar hâle getirene Allah’ın mükâfat vereceğini, insan ve hayvanlar ondan yararlandıkça araziyi verimli hâle getirene sadaka sevabı yazılacağını müjdelemiştir.
Hayvan haklarının gözetilmesine işaret eden Peygamberimiz, çölde giderken susuz bir köpeğe su veren kişinin cenneti kazandığını, aç-susuz bırakılarak ölüme terk edilen bir kedi yüzünden de bunu yapanın cehennemlik olduğunu bildirmiştir. Hz. Peygamber, çevre sağlığı için Müslümanlardan, evlerinin etrafını, sokakları, park-bahçe gibi dinlenme yerlerini temiz tutmalarını
istemiştir. Peygamberimizin öğretilerine ve uygulamalarına göre Müslüman, çevre dostudur, ona asla zarar vermez.

AİLE HAYATI

24. Peygamberimizin aile hayatı hakkındaki öneri ve düşünceleri nelerdir?
Cevap: Peygamber Efendimiz sürekli ailenin önemine dikkat çekmiş, gençleri yuva kurmaya teşvik etmiş, yoksul gençlerin aile kurabilmeleri için çaba göstermiştir. Ailede huzur için eşlerin birbirlerine sevgi ve saygılı
davranmalarını, olumsuzlukları değil, güzellikleri öne çıkararak iyi geçim ortamını oluşturmalarını istemiştir.

25. Peygamberimiz ilk evliliğini kaç yaşında kimin ile yapmıştır?
Cevap: 25 yaşında Hz.Hatice ile yapmıştır.

26. Hz.Hatice Mekkeliler arasında nasıl bilinirdi?
Cevap: ‘’Tahire’’yani saf ve temiz unvanıyla bilinirdi.

27. Peygamberimizin Hz.Hatice’nin vefatından sonra yaptığı evlilikler nelerdir?
Cevap: , Hz. Sevde, Hz. Âişe, Hz. Hafsa, Hz. Zeyneb bint Huzeyme,
Hz. Ümmü Seleme, Hz. Cüveyriye, Hz. Zeyneb bint Cahş, Hz. Ümmü Habîbe, Hz. Safiyye, Hz. Mâriye ve Hz.Meymûne’dir.

28. Peygamberimizin eşleri İslam toplumunda hangi sıfatla kabul edilirler?
Cevap: ‘’Ümmehâtü’l-mü’minin’’yani mü’minlerin anneleri olarak kabul edilirler.

29. Peygamberin yaptığı evliliklerde ne tür hikmetler vardır?
Cevap: Hz. Âişe ve Hz. Hafsa annelerimiz vasıtasıyla hanımlara dinî alanda bilgi aktarımı yaptığı ve İslâmî hizmetlerde önceliği olan Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’le dostluğunu pekiştirdiği düşünülebilir. Bazı hanımlarla evliliği, onların İslâm’daki fedakârlığına bir vefa şeklinde  gerçekleşmiştir. Habeşistan’a göç etmiş olan Hz. Ümmü Habîbe ile Hz. Sevde buna örnektir. Peygamber Efendimiz bir kısım evlilikleriyle de bazı kabilelere dostluk mesajları
vermek istemiştir. Necid bölgesinin en büyük kabilelerinden Âmir b. Sa‘saa’lı Hz. Zeyneb bint Hüzeyme ile Hz. Meymûne buna örnek sayılır. Hz.
Cüveyriye ve Hz. Safiyye ile evliliği ise siyasî amaçlıydı.
Bunlardan Cüveyriye ile evliliği, Benî Mustalik kabilesinin İslâm’a girmesine vesile olmuştur. Safiyye ile evlilikten maksat ise Yahudilerin dostluğunu kazanmaktı. Zeyd b. Hârise’den boşanan Zeyneb bint Cahş ile evliliği
ise Câhiliye döneminde evlâtlıkları öz çocuk olarak gören anlayışa karşı İslâm hukukunda yeni bir ilkenin uygulanması şeklinde olmuştur.

30. Peygamber efendimizin aile ve çocuklarıyla gerçekleştirdiği sosyal faaliyetler nelerdir?
Cevap: Peygamber Efendimiz, eş ve cocuklarına zaman ayırır, gezintiye çıkar, sohbet ederdi. Geleneksel folklor gibi meşru eğlenceleri seyretmelerini teşvik ederdi. Bayramlara aile fertleriyle birlikte katılırdı. Spor amaçlı
yürüyüşe çıkar, bazan Hz. Âişe örneğinde olduğu gibi koşu yarışı yapardı.

31. Peygamberimizin kadına şiddet ile ilgili düşünceleri nelerdir?
Cevap: Hz. Peygamber, Arap toplumunda yaygın olarak görülen hanımlara şiddet uygulanmasına kesinlikle karşı çıkardı. Ashâbını da “Dövdüğünüz kadınla akşamleyin aynı yatağı utanmadan nasıl paylaşırsınız?” sözleriyle
uyarırdı. Hanımlarına kötü davrananların iyi kimseler olmadığını söylerdi.

32. Peygamberimizin çocukları kimlerdir?
Cevap: Peygamberimizin çocukları biri dışında Hz. Hatice’den doğmuştur. Tercih edilen görüşe göre bunlar Kâsım, Abdullah, Zeyneb, Rukıyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma’dır. Oğlu İbrahim ise Mısırlı Mâriye’den dünyaya gelmiştir. Peygamberimiz, oğlu Kâsım sebebiyle “Ebü’l Kâsım” unvanıyla anılmıştır. Kâsım, Abdullah ve İbrahim küçük yaşta vefat etmiştir.

SİYASİ VE ASKERİ KİŞİLİĞİ

33. Hz.Peygamber’in tebliğin başarıya ulaşması için önemsediği şey neydi?
Cevap: Siyasi Örgütlenme

34. Siyasi örgütlenmenin ilk adımı ne olmuştur?
Cevap: Akabe Biatları

35. Peygamberin yaptığı ilk teşkilatlanma nedir?
Cevap: Hz. Peygamber, ikinci Akabe biatında 9’u Hazrec’ten, 3’ü de Evs’ten olmak üzere 12 kişiyi hicretten sonra Medine’de oluşturacağı siyasî organizasyonun ilk temsilcileri olarak tayin etti. Böylece teşkilâtlanmada ilk
adım atılmış oldu.

36. İlk mescid ne zaman nerde yapıldı?
Cevap: Hz. Peygamber, 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret edince henüz şehre girmeden Kubâ’da Müslümanların varlık ve bağımsızlığının sembolü olarak ilk mescidi bina etti.

37. Medine Vesikası nedir?
Cevap: Hz. Peygamber, Müslümanlar dışında şehrin sakinleri olan Yahudi ve başka inanç sahiplerini de adalet ve insaf ölçülerinde kapsayacak hukukî bir metin ortaya koydu. Bu metinde karşılıklı ilişkiler, görev, sorumluluk
ve haklar açık bir şekilde belirlenmişti.

38. Peygamberin kurduğu siyasi düzenin kaynağı ve amacı neydi?
Cevap: Teşkilâtlanmanın kaynağı, Kur’an ve onun uygulayıcısı durumunda olan Hz. Peygamber’di. Kurulmakta olan yönetimin amacı, yeryüzünde düzen ve huzurun, Hakk’a teslimiyet ve hukukun üstünlüğüyle adaletin sağlanması idi.

39. Peygamberin kurmuş olduğu siyasi teşkilatlanmanın temel ilkeleri nelerdir?
Cevap: Sosyal hayatı ayakta tutacak tüm hukukî ve ahlâkî değerlerin korunması, iyiliğin yayılması, kötülüğün önlenmesi, danışma (müşâvere), sosyal adaletin gerçekleştirilmesi, devletler arası ilişkilerin kurulması, din
ve vicdan hürriyeti, ehliyet ve liyakata önem verilmesi yönetimin temel ilkeleri olmuştur.

40. Peygamber kurmuş olduğu siyasal yönetim ile o gün şartlarında hangi hizmetleri yapmıştır?
Cevap: ekonomik hayatın temellerini atmış, eğitim öğretimi planlamış, zekât, cizye, öşür gelirlerinin ve vergilerin toplanması için görevliler, mülkî yönetim için valiler, hukukla ilgili meseleler için hâkimler, ilmi ve dini yaymak için öğretmenler, resmî yazışmaları yürütmek için kâtipler, askerin sevk ve idaresi için komutanlar görevlendirmiştir.

41. Peygamberimiz memuriyetlerle ilgili hangi kıstasları benimsemiştir?
Cevap: Hz. Peygamber, memurlarına, aile fertleriyle geçinebileceği bir maaş, barınabileceği bir ev, iş yerine gidip gelecek bir binek tahsis ediyordu. Memurun, bunun dışında alacağı hediyeyi bile bir çeşit rüşvet sayıyor, en
küçük bir devlet malını şahsî işinde kullanmayı hıyanet ve hırsızlık olarak değerlendiriyordu.

42. Peygamberimiz sosyo-ekonomik hayatın devamı açısından ne tür kriterler oluşturmuştur?
Cevap: Hz. Peygamber, zenginlerin dinî, sosyal, malî sorumluluklarının gereğini yerine getirmelerini isterdi.
Darda kalan iyi niyetli borçluya mühlet verilmesini tavsiye eder, ribâ (faiz) ile borç alıp vermeyi kesinlikle yasaklardı.

43. Peygamber Efendimiz askeri yapılanmada hangi çerçeveleri çizmiştir?
Cevap: Hz. Peygamber, kumandanlarını savaş konusunda bilgi ve tecrübe sahibi kişilerden seçerdi. Savaşlarda görevli bayraktar ve sancaktarlar bulunurdu. Bunun dışında orduya katılan küçük askerî birliklerin kendilerine
mahsus flâmaları olurdu. Hz. Peygamber askerden, disiplin ve komutanlara itaat beklerdi. Bir savaşa karar vermeden önce düşman tarafına keşif kolları çıkarır, haber toplar ve ashâbı ile istişare ederek elde edilen istihbaratı
değerlendirirdi. Savaşa karar verildikten sonra ashâbına, gazilik ve şehitliğin önemini anlatarak onları cesaretlendirirdi. Resûl-i Ekrem, bir askerî sefere çıkarken kendisi gelinceye kadar Medine’de idarî hizmetlerin görülmesi için bir vekil tayin eder, yola çıkmadan önce şehir dışında ordusunu gözden geçirir, yorucu sefer şartlarını kaldıramayacak durumda olan yaşlıları ve
çocukları ayırırdı. Peygamber Efendimiz, savaş alanında ordusunu bizzat elleriyle savaş düzenine göre hazırlar, harekâtın safhalarına dair subaylarına talimat verir, parolasını belirler; ordusunu, disiplini bozucu davranışlardan sakındırırdı. Düşmana ait ağaçlar, özel savaş şartları dışında kesilmez, hayvanları boğazlanmazdı. Düşmanların yaşlılarına, hanımlarına, çocuklarına ve savaş dışı kalan din adamlarına dokunulmazdı.