1. Namazın meşruiyeti nerden kaynaklanmaktadır?
Cevap: Namazın meşruiyeti Kur’ân-ı Kerim, Sünnet ve
icma ile sabit olmuştur. Kur’ân-ı Kerim’de yüzden fazla
ayette namazdan bahsedilmiş, Hz. Peygamber (s.a.) de
devamlı olarak namaz kılmış, imam olarak cemaate namaz
kıldırmış ve ayrıca sözlü olarak da Yüce Allah’ın mümin
kullarından farz, vacip, sünnet veya nâfile olarak edâ
etmelerini istediği namazların nelerden ibaret
bulunduğunu açıklamıştır.
2. Namazın meşru kılınmasının en önemli hikmeti nedir?
Cevap: Namazın meşru kılınmasının pek çok hikmeti
vardır. Bunların en başta geleni, Allah’ın verdiği
nimetlere şükretmektir. Her vaktin namazı, o vakite
ulaşmanın yani o vakitte hayatta bulunmanın ve ona bağlı
olarak Cenâb-ı Hakkın verdiği diğer nimetlerin şükrüdür.
NAMAZ KAVRAMI VE ÇEŞİTLERİ
3. “Namaz”ın kelime anlamı ve dini anlamı nedir?
Cevap: Namaz, Farsça bir kelime olup Arapça karşılığı
“salât”tır. Salât, sözlükte dua etmek, yalvarmak, rahmet
etmek gibi anlamlara gelir. Dinî bir terim olarak salât
(namaz) “tekbîr” ile başlayıp “selam” ile tamamlanan
belirli hareket ve sözlerden oluşan ibadeti ifade eder.
4. Namaz kılan kişiye ne denir?
Cevap: Namaz kılan kişiye “musalli” denir.
5. Namaza başlamadan önce yerine getirilmesi gereken
şartlar nelerdir?
Cevap: Namaza başlamadan önce yerine getirilmesi
gereken şartlar, hadesten tahâret, necâsetten tahâret, setr-i
avret, istikbâl-i kıble, vakit ve niyetten ibarettir.
6. Rekât hangi esaslardan oluşur?
Cevap: Rekât kıyam, kıraat, rükû, sücûd ve ku‘ûd’dan
oluşur.
7. Kıyam nedir?
Cevap: Kıyam kıbleye karşı el bağlayıp ayakta
durmaktır.
8. Kıraat nedir?
Cevap: Kıraat, Kur’ân’dan Fâtiha sûresini ve buna ilâve
olarak bir sûre veya birkaç ayet okumaktır.
9. Rükû nedir?
Cevap: Rükû, ayakta iken eğilip üç kere sübhâne
rabbiye’l-azîm demektir.
10. Sücûd nedir?
Cevap: Sücûd, oturup yere kapanmak ve üç kere
sübhâne rabbiye’l-a‘lâ demektir.
11. Bir rek‘atta kaç rükû ve kaç secde vardır?
Cevap: Bir rek‘atta bir rükû ve iki secde vardır.
12. Cenâze namazının rükünleri nelerdir?
Cevap: Cenâze namazının rükünleri iki olup dört tekbir
ile kıyamdır.
NAMAZ ÇEŞİTLERİ VE REK‘ATLAR
13. Hanefî fıkıh bilginlerine göre, namazlar, şer’î hükmü
açısından kaç çeşittir?
Cevap: Hanefî fıkıh bilginlerine göre, namazlar, şer’î
hükmü açısından farz, vacip, sünnet ve nâfile olmak üzere
dört çeşittir.
14. Farz namazlar kaç kısma ayrılır?
Cevap: Farz namazlar farz-ı ayın ve farz-ı kifâî olmak
üzere iki kısma ayrılır.
15. Günlük beş vakit namaz, kimlere farzdır?
Cevap: Günlük beş vakit namaz, yükümlülük çağındaki
her bir Müslümana ayrı ayrı farzdır.
16. Günlük farz namazlar kaç rekâttır?
Cevap: Günlük farz namazlar, sabah iki, öğle dört, ikindi
dört, akşam üç ve yatsı dört olmak üzere bir günde toplam
on yedi rekâttır. Farz-ı ayın olan haftalık cuma namazı,
cuma günü öğle vaktinde öğle namazı yerine iki rekât
olarak kılınır. Kendisine cuma namazı farz olmayan kişiler
(mesela hanımlar) de gönüllü olarak bu namazı kılınca
ayrıca öğle namazı kılmazlar.
17. Cenaze namazının hükmü nedir?
Cevap: Cenaze namazı farz-ı kifâyedir.
18. Vacip namazlar hangileridir?
Cevap: Yatsı namazından sonra kılınan üç rekât vitir
namazı ile ramazan ve kurban bayramlarında ikişer rek‘at
kılınan bayram namazları vacip namazlardır. Bu namazlar,
Şâfiî, Hanbelî ve Mâlikî mezheplerinde sünnet namazlar
arasında yer almakla birlikte, bu mezheplerde bayram
namazlarının farz-ı kifâî olduğu görüşü de vardır. Bir
kimsenin kendi iradesiyle kılmayı adadığı nezir namazları
da vacip hükmündedir. Bu namazlar en az iki rek‘at olur.
İki rek‘at olan tavaf namazı da vaciptir.
19. Sünnet namazların özellikleri nelerdir?
Cevap: Bunlar, farz namazlardan önce veya sonra Hz.
Peygamber’in sünnetine uyularak kılınan namazlardır.
Bunlara revâtib adı da veriler. Bunlardan bir kısmı sünneti
müekkede, bir kısmı da sünnet-i gayr-i müekkede olarak
isimlendirilir. Gayri müekked sünnetlere müstehab ve
mendub da denir.
20. Sünnet namazlar hangileridir?
Cevap: Sabah namazının farzından önce iki, öğle
namazının farzından önce dört farzından sonra iki,
ikindinin farzından önce dört, akşam namazının farzından
sonra iki, yatsı namazının farzından önce dört farzından
sonra iki rekât sünnet kılınır. Ramazan ayında yatsı
namazından sonra yirmi rek‘at kılınan terâvih namazı da
sünnet-i müekkede türünden bir namazdır. Cuma
namazının farzından önce kılınan dört rek‘at ilk sünneti,
farzının hemen akabinde kılınan dört rek‘at son sünneti
vardır.
21. “Nâfile” ve “nafile namazlar” nelerdir?
Cevap: Nâfile kelimesinin biri dar, diğeri geniş olmak
üzere iki anlamı vardır. Nâfile kelimesi geniş anlamıyla
farz ve vacip namazların dışında kalan bütün namazları
ifade eder. Sünnet namazlar da bu kapsamda sayılır.
Nâfile kelimesi dâr anlamıyla ise farz, vacip ve sünnet
namazların dışında kalan namazları ifade eder. Bunlara
reğâib, müstehab, mendub ve tatavvu‘ namazları da denir.
Bu namazlara tahiyyetü’l-mescid, tesbih, istihâre gibi
nâfile namazlar örnek olarak verilebilir.
22. Bir kimsenin namaz ibadeti ile yükümlü olması, farz
veya vacip bir namazın bir kimsenin zimmetinde sabit olup
ondan sorumlu tutulması için o kimsede bulunması
gereken şartlar nelerdir?
Cevap: Müslüman olmak, büluğ (erginlik) ve akıllı
olmaktır.
23. Müslüman olmayan kimseler için namaz ve kaza
hükmü nedir?
Cevap: Müslüman olan her erkek ve kadına namaz
farzdır. Fıkıh bilginlerinin çoğunluğu, Müslüman
olmayanların namazla yükümlü olmadığı kanaatindedir.
Yeni Müslüman olmuş bir kimsenin daha önceki
namazları kazâ etmekle yükümlü olmadığı hususunda dört
mezhep görüş birliği içindedir. “İnkâr edenlere,
inkârcılıklarından vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının
bağışlanacağını söyle” (el-Enfâl 8/38) meâlindeki ayet ve
“İslâm, daha öncesini siler” (Ahmed b. Hanbel, Müsned,
IV,199,204) anlamındaki hadis bu hükmün açık delilidir.
24. Büluğ, ne demektir?
Cevap: Büluğ, çocukluk çağının son bulup gençlik
çağının başlaması demektir.
25. Erginlik çağına ulaşmamış çocuklar hakkında namaz
hükmü nedir?
Cevap: Erginlik çağına ulaşmamış çocuklar Allah
katında namazla yükümlü değildir. Ancak temyiz yeteneği
gelişmiş çocuk namaz kılarsa bu geçerlidir. Hz.
Peygamber’in, çocukların yükümlülük çağına gelmeden
önce namaz disiplinini kazanmış olmalarını sağlamayı
hedefleyen hadisi (Ebû Dâvûd, “Salât”, 26; Müsned,
II,180,187) gereğince, çocuk yedi yaşına gelince velisi
tarafından yavaş yavaş namaza alıştırılır; on yaşına
ulaştığında bunun üzerinde biraz daha fazla durulması,
hattâ hafif zorlayıcı ve disiplin sağlayıcı tedbirlere
başvurulması gerekir.
26. Uzun süreli olarak baygın kalan bir kişinin namaz
yönünden durumu nedir?
Cevap: Uzun süreli baygınlık hali namaz yönünden kısa
süreli akıl hastalığı gibidir. Uyuyan kişiden namaz
yükümlülüğü düşmez. “Bir namazı uyku veya unutma
sebebiyle vaktinde kılamayan kimse, onu hatırladığı
zaman kılsın” (Ebû Dâvûd, “Salât”, 11) anlamındaki
hadis, uyuyan kişinin uykuda geçen namazlarını ve
unutanın unuttuğu namazları kazâ etmesi gerektiğinin açık
bir delilidir.
NAMAZIN FARZLARI
27. Namazın farzları kaçtır?
Cevap: Namazın farzları on ikidir. Bunlardan altısı
namaza başlamadan önce, altısı da namazın içinde
bulunması gerekir. Namaza başlamadan önce bulunması
gereken farzlara namazın şartları, namazın içinde
bulunması gereken farzlara da namazın rükünleri denir.
28. Namazın şartları nelerdir?
Cevap: Hadesten tahâret, necasetten taharet, setr-i avret,
istikbal-i kıble, vakit ve niyet olmak üzere 6 tanedir.
29. . Hadesten nasıl temizlenilir?
Cevap: Hades, abdestsizlik ve guslü gerektiren durumlar
(cünüplük, âdet hali ve loğusalık hali) demektir. Namaz
kılacak kişinin, cünüp ise veya âdet yahut loğusalık hali
sona ermişse boy abdesti (gusül) almadan, bu durumlardan
biri söz konusu değilse abdest almadan namaz kılması
geçerli olmaz. Boy abdesti veya abdest alacak su
bulamayan veya bulduğu halde kullanma imkânı olmayan
kişi teyemmüm eder.
30. Necasetten taharet nedir?
Cevap: Namazın geçerli olabilmesi için bedende,
elbisede ve namaz kılınacak yerde necis yani dinen pis
sayılan ve namazın sıhhatini engelleyecek miktara ulaşan
necis maddelerin bulunmaması şartıdır.
31. Hanefî mezhebinde benimsenen görüşe göre namaz
kılınacak yerin temizliği ile ilgili asgari şart nedir?
Cevap: Ayakların, ellerin, dizlerin ve alnın konacağı
yerlerin temiz olmasıdır. Üzerinde necâset bulunan halı,
kilim gibi bir serginin temiz kalan kısmında kılınan namaz
geçerlidir. Necâset bulunan bir yerin üzerine, necâsetle
irtibatı kesecek ve kokusunu dışarı vermeyecek şekilde
temiz bir sergi serilirse veya temiz toprak dökülürse bunun
üzerinde namaz kılınabilir.
32. Setr-i avret nedir?
Cevap: Setr kelimesi örtmek, avret kelimesi ise örtülmesi
gereken yer demektir. Dinî terim olarak, örtülmesi farz
olan, başkalarının bakması câiz olmayan uzuvlara avret
mahalli denir. Hanefî mezhebinde erkeklerin avret yeri
sayılan uzuvları, göbek altından dizlerin altına kadar olan
kısımdır. Kadınların ise, yüz ile eller hariç, bütün vücudu
avrettir. Namazda ayakların avret sayılması konusunda
görüş ayrılıkları bulunmakla birlikte tercih edileni avret
olmadığı görüşüdür. Bahsedilen bu kısımlarım örtülmesi
şartına setr-i avret denir.
33. İstikbâl-i kıble nedir?
Cevap: İstikbâl-i kıble, kıbleye yönelmek demektir.
Müslümanların kıblesi Mekke’de Mescid-i Harâm’ın
içinde bulunan Kâbe-i Muazzama’dır. Kıbleye yönelmek
namazın şartlarından biridir. Kıbleden başka tarafa bilerek
yönelen kişinin namazı ve tilâvet secdesi sahih olmaz.
34. Bindiği araç içinde hareket halinde olan biri gibi
mazereti olanların kıbleye yönelmesi hakkındaki hüküm
nedir?
Cevap: Bir kimse hasta olduğu için veya düşman, yırtıcı
hayvan korkusu sebebiyle kıble yönüne dönemediği
takdirde, gücü yettiği tarafa doğru yönelerek namazını
kılar. Uçak, otobüs gibi bir vasıta ile yolculuk yapan kişi,
gücü yeterse kıbleye dönerek namazını kılar, vasıtanın
yönü değiştikçe yönünü kıbleye çevirerek namazını
tamamlar. Gemi içinde namaz kılınacaksa temel ilke
kıbleye dönmek, gemi döndükçe kıbleye dönmeye devam
etmektir. Ancak, bindiği nakil aracının hareketlerini
izleme imkânına sahip olmayan bir kişi, namaza başlarken
kıble olarak belirlediği yöne doğru namazını kılıp
tamamlar.
35. Müslümanların namaz kılarken Kâbe’ye
yönelmelerinin sebebi nedir?
Cevap: Müslümanların namaz kılarken, yeryüzünün en
eski ve en kutsal mâbedi olan Kâbe’ye yönelmeleri,
aralarındaki birliği canlandırmalarının, nizam ve
intizamlarını korumalarının, gönüllerini ortak bir ibadetin
ilâhî neş’esiyle ve nuruyla aydınlatmalarının bir ifadesidir.
36. Vakit girmeden kılınan namazın hükmü nedir?
Cevap: Vakte bağlı bir namaz, vakit daha girmeden
kılınınca muteber olmaz, yeniden kılınması gerekir. Bir
namaz kendisi için belirlenen vakitten sonra kılınınca
“edâ” olmayıp “kazâ” olur. Hanefîler’e göre cuma,
bayram ve sünnet namazları, vakitleri çıkınca artık kazâ
edilmez.
37. Namaza niyet edilme sebebi nedir?
Cevap: Niyet, kalbin bir şeye karar vermesi, bir işin ve
fiilin ne için yapıldığının şuuruna vararak onu bilmesi
demektir. Namaz hususunda niyet, sırf Allah rızası için
namaz kılmayı istemeyi ve hangi namazı kıldığının
bilincine varmayı ifade eder.
38. Cemaat halinde kılınan namazlarda nasıl niyet edilir?
Cevap: Cemaat halinde kılınan namazlarda ayrıca imama
uyulduğuna dair niyet edilmesi gerekir. Sadece
erkeklerden meydana gelen bir cemaate imam olarak
namaz kıldıran kişinin imamete niyet etmesi gerekmez.
Ancak, cemaat arasında kadınlar bulunuyorsa, bu takdirde
imamın kendisine uyan erkek ve kadınlara imamlık
yaptığına dair niyet etmesi şarttır.
39. Namazın rükünleri nelerdir?
Cevap: İftitâh tekbiri, kıyam, kıraat, rükû, secde ve
ka‘de-i ahiredir.
40. İftitâh tekbiri nedir?
Cevap: İftitâh (başlangıç) tekbiri namaza başlarken
alınan tekbirdir. Bu, kişinin kendi işitebileceği bir sesle
“Allahu ekber” demesini ifade eder ki, “Allah en
büyüktür” anlamına gelir. Bu tekbire, “tahrîme” de denir.
41. Kıyam nedir?
Cevap: Namazın bir rüknü olarak “kıyam”, iftitâh ve her
rek‘atta Kur’ân’dan okunması gereken en az miktar
boyunca ayakta durmayı ifade eder. Kıyam, namazın bir
rüknü olduğu için, ayakta durmaya gücü yeten bir kişinin
farz veya vacip bir namazı oturarak kılması geçerli
sayılmaz.
42. Kıraat nedir?
Cevap: Kıraat, sözlükte okumak demektir. Fıkıhta ise,
namaz kılan kişinin, Kur’ân’ın ayetlerinden bir miktarını
kendisinin işitebileceği şekilde okumasını ifade eder.
Kıraat namazın bir rüknü olup farzdır. Tek başına kılan
kişi, bir miktar Kur’ân ayetini ayakta iken kendi işiteceği
şekilde ve fakat harflerini belirterek, imam ise, sesli
namazlarda yakınında bulunanların işiteceği bir ses
tonuyla okur.
43. İslâm âlimleri kıraat farizasının icrası esnasında hangi
dili kullanılacağıyla ilgili nasıl bir görüş sunarlar?
Cevap: İslâm bilginleri, kıraat farîzasının ancak
Kur’ân’ın asıl metniyle yapılması” halinde yerine
getirilmiş olacağı hususunda görüş birliği içindedirler.
Çünkü Kur’ân Arapça olarak inmiştir.
44. Rükû nasıl icra edilir?
Cevap: Rükû, namazın bir rüknü olup farzdır. Kıraat
bittikten sonra eğilerek rükûya varılır, baş ile sırt düz
tutulur ve eller dizlere kadar varır ve dize dayanılır.
Ayakta namaz kılan kimse için sadece başını eğmesi
yeterli değildir, sırtını da eğerek baş ve sırt tam bir düz
satıh meydana getirmelidir. Bu şekil tam bir rükûdur.
Oturduğu halde namaz kılan kimsenin, rükû ederken alnı
dizlerine paralel olacak derecede sırtını eğmesi yeterlidir.
45. Secde nedir ve nasıl yapılır?
Cevap: Secde (yere kapanmak), namazın bir rüknü olup
farzdır. Namaz kılan kimse, rükûdan sonra kıyama geçer
ve hemen arkasından secdeye varır; alnı yere değdiğinde
rükû vaziyetinden daha fazla eğilmiş olur. Sadece alnı ve
burnu yere değecek kadar yüzünü ve ayrıca iki ayağının
parmakları, iki eli ve iki dizini yere koyar. Böylece
Allah’a tazimde bulunur. Bu secde, her rek‘atta birbiri
ardınca iki defa yapılır.
46. Ka‘de-i ahire nedir?
Cevap: Namazların sonunda teşehhüd miktarı oturmak
bir rükün olup farzdır. Buna ka‘de-i ahîre denir. İki
rek‘atlı namazlarda ikinci rek‘attan sonra, üç rek‘atlı
namazlarda üçüncü rek‘attan sonra, dört rek‘atlı
namazlarda dördüncü rek‘attan sonraki oturuşlar son
oturuş yani ka’de-i ahîre sayılır.
NAMAZIN VACİPLERİ, SÜNNETLERİ VE ÂDÂBI
47. Hanefîler’e göre vaciplerden birini unutarak terk eden
ya da geciktiren kimsenin ne yapması gerekir?
Cevap: Hanefîler’e göre vaciplerden birini unutarak terk
eden ya da geciktiren kimsenin sehiv secdesi yapması
vaciptir. Vaciplerden birinin kasden terk edilmesi halinde
ise namazın yeniden kılınması gerekir.
48. Hanefîlere göre namaza nasıl başlanır?
Cevap: Namaza “Allahu ekber” gibi tekbir ifade eden
bir cümle ile başlamak vaciptir (Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî
mezheplerinde farzdır).
49. Hanefî fıkhına göre kamet getirmenin ibadet
bağlamında nasıl bir yeri vardır?
Cevap: Beş vakit farz ve cuma namazında ezan okumak
ve kâmet getirmek sünnettir. Bu hüküm erkekler içindir.
50. Tahiyyat esnasında “Lâ ilâhe” derken şehadet
parmağını kaldırmanın hükmü nedir?
Cevap: Tahiyyat esnasında “Lâ ilâhe” denirken sağ elin
şehâdet parmağını kaldırmak sünnettir. Bu halde
başparmak ile orta parmak halka edilir ve diğer iki parmak
yumruk halinde bükülür. “İllâllah” derken ise, şehâdet
parmağıindirilir. Ancak bazı âlimler, bu sünneti yerli
yerince yapmak zor olduğu için terk edilmesini uygun
görmüşlerdir.
51. Namaz nasıl tamamlanır?
Cevap: Namazın sonunda selam verirken yüzü önce sağ
tarafa, sonra da sol tarafa çevirerek tamamlanır.
52. Namzın âdâbı hakkındaki hüküm nedir?
Cevap: Namaz kılarken yerine getirilmesi faziletli kabul
edilen ve namazı âdâbı olarak isimlendirilen bazı
davranışlar vardır ki bunlar birer müstehab demektir.
Bunları terk etmek, azarlanmayı gerektirmez, fakat
bunlara uyulması daha fazla sevap kazanmaya sebep olur.
NAMAZIN MEKRUHLARI, NAMAZI BOZAN
DURUMLAR, NAMAZI KESME (BOZMA)
DURUMLARI VE NAMAZ KILMANIN
MEKRUH OLDUĞU VAKİTLER
53. Namazın mekruhları nasıl tanımlanır?
Cevap: Namaz kılarken, namazı geçersiz yapmamakla
birlikte yapılması dinen hoş karşılanmayan ve namazın
faziletini azaltan söz, fiil ve davranışlara “namazın
mekruhları” adı verilir.
54. Erkeklerin elbiselerinin kollarını kıvırmasıyla ilgili
hüküm nedir?
Cevap: Namazda erkekler için elbiselerinin kollarını
dirseklere doğru toplamak mekruh sayılır.
55. Yemek sofrası hazırken namaza durmak uygun mudur?
Cevap: Yemek sofrası hazır iken namaza başlamak
mekruhtur. Ancak vakit darlaşmış ise kılmakta bir sakınca
yoktur.
56. Elbiseyi korumak amacıyla namazda yapılan
müdahalelerin hükmü nedir?
Cevap: Elbiseyi, dizlerinin yıpranmasından veya
ütüsünün bozulmasından korumak için rükûya ve secdeye
varırken hafifçe yukarı çekmek.
57. Hasan-ı Basrî’nin, “ulûhiyet” hakkındaki görüşü
nedir?
Cevap: Namazda konuşmak, huşû halinin dışında
ağlamak, inlemek, geçerli bir özrü olmaksızın boğazı
hareket ettirip öksürmeye çalışmak, yemek, içmek,
dışarıdan bakan kişide namazda olmadığı izlenimi verecek
davranışta bulunmak (amel-i kesîr ), özürsüz olarak
kıbleden başka bir yöne dönmek, kahkaha ile gülmek,
bayılmak ve delirmek namazı bozan şeylerdendir.
58. Başlanan bir ibadetin kasten ve özürsüz olarak yarıda
bırakılması hakkındaki hüküm nedir?
Cevap: Başlanılan bir ibadetin herhangi bir mazeret
bulunmaksızın kasden bozulması büyük bir günahtır.
Nitekim bir ayette, “Amellerinizi ibtal
etmeyin”(Muhammed 47/33) buyrularak geçerli bir
mazeret bulunmadıkça başlanılmış bir namazın
bozulmasının haram olduğu belirtilmiştir.
59. “Mekruh vakitler” nedir?
Cevap: Bazı vakitler vardır ki, bu vakitlerde namaz
kılmak yasaklanmıştır. Bu vakitlere “mekruh vakitler”
veya “kerâhet vakti” denir.
60. Mekruh vakitler hangileridir?
Cevap: Güneşin doğmasından bir veya iki mızrak boyu
yükselmesine kadar olan vakit, güneşin tam tepe
noktasında bulunduğu zamandan zevâlin bitimi vaktine,
yani öğle namazı vakti girdiği zamana kadar olan vakit,
güneşin sararıp gözleri kamaştırmaz bir hale gelmesinden
batmasına kadar olan vakit mekruh vakitlerdir.
61. Mekruh vakitte namaz kılınamamasının dayanağı
nedir?
Cevap: Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Üç vakit vardır
ki, Resûlullah bize bu vakitlerde namaz kılmamızı ve
ölülerimizi defnetmemizi yasakladı: Güneşdoğduğu
zaman yükselinceye kadar, güneş tepe noktasına geldiği
zaman zevâline kadar, güneş batmaya meylettiği zaman”
(Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn”, 293; Tirmizî, “Mevâkît”,
31,34). Bu sebeple bu üç kerâhet vaktinde ne kazâya
kalmış farz veya vacip namazlar, ne de cenaze namazı
kılınır.
KUR’ÂN ÖĞRENME VE OKUYANIN
HATALARI (ZELLETÜ’L-KÂRÎ)
62. Zelletü’l-Kârî olmaması için namaz kıldıranın
okumaya nasıl devam etmesi gerekir?
Cevap: Namaz kılan kişinin, Kur’ân-ı Kerim’i okurken
mesela, öksürmesi gibi bir sebeple nefesi kesildiği için
durulmaması gereken bir yerde durduğu zaman, okumaya
devam ederken anlamın bozulmayacağı bir yerden
okumaya başlaması gerekir.
63. Ezanın meşruiyeti nereden kaynaklanır?
Cevap: Ezanın meşruiyeti Kur’ân, Sünnet ve icma ile
sabittir.
CEMAATLE NAMAZ, İMÂMET VE MESCİD
64. İmâmet, iktida ve ittiba ne demektir?
Cevap: Cemaatle kılınan namazda kendisine uyulan
kişiye imâm ve bu kişinin görevine de imâmet denir.
İmama uymaya “iktidâ”, “ittibâ” adı verilir ki, bu kişiye de
muktedî, müttebi, me’mûm ve mü’tem gibi adlar verilir.
65. Hz. Peygamber, cemaatle kılınan namazın fazileti
hususunda nasıl bir ifadede bulunur?
Cevap: Hz. Peygamber, cemaatle namazın faziletini de
birçok hadisleriyle açıklamışlardır (Buhârî, “Ezan, 9, 32,
34; Müslim, “Salât”, 129, 131). Bu konuda: “Cemaatle
kılınan namaz tek başına kılınan namazdan yirmi yedi
derece daha faziletlidir” (Buhârî, “Ezan”, 30; Müslim,
“Mesâcid”, 345) anlamındaki hadis örnek olarak
gösterilebilir.
66. Namazda imam olmak ve imamlık etmek için aranan
başlıca şartlar nelerdir?
Cevap: Namazda imam olmak ve imamlık etmek için
aranan başlıca şartlar müslüman olmak, bâliğ olmak, akıllı
olmak, namazın câiz olabileceği kadar sûre ve ayeti
ezberden okuyabilmek, erkek olmak ve özürlü
olmamaktır.
67. İmama uymanın sahih olabilmesi için mekânın temel
özelliği ne olmalıdır?
Cevap: İmama uymanın sahih olabilmesi için, imam ile
cemaatin namaz kıldıkları yerin hakikaten veya hükmen
bir bütünlük halinde olması gerekir.
68. Mescid ve cami nedir?
Cevap: Sözlükte secde edilen yer anlamına gelen mescid,
terim olarak Müslümanların ibadet etmelerine tahsis
edilmiş mekânı, Allah’a ibadet edilen yeri (mâbet) ifade
eder. Mescitlerin büyüğüne ise câmi adı verilir.
NAMAZLARIN KAZÂSI
69. Eda, iâde ve kazâ kavramları neyi ifade eder?
Cevap: Bir namazı vaktinde kılmaya “edâ”, herhangi bir
sebeple bozulan bir namazı yeni baştan kılmaya “iâde”,
vaktinden sonra kılmaya da “kazâ” denir.
70. Sahib-i tertîb nedir?
Cevap: Vakit namazlardan az kazâsı bulunan kişiye
sahib-i tertîb adı verilir. Böyle bir kişi önce kazâya kalan
namaz/namazlarını sırasıyla kılar, sonra da vakit namazını
edâ eder.
71. Kaza namazı cemaatle kılınır mı?
Cevap: Birkaç kişi, kazâya kalan aynı namazlarını
cemaatle kılabilirler. Nitekim Hz. Peygamber, Hendek
savaşında kazâya kalan namazları cemaatle kıldırmıştır.
Mazeretsiz kılınmayan kazâya kalmış namazların evde
kılınması daha iyidir. Çünkü günahları gizleyip teşhir
etmemek ve böylece yaygınlaşmasını önlemek gerekir.