Müslüman şu üç gerçeği bilmelidir.
Birinci Gerçeğimiz:
Sorunsuz bir hayat düşünülemez.
Ağlayarak geldiğimiz bu dünyadan birilerini bağırtarak gideceğiz.
Bu arada gülmemiz anlamsız değil mi?
Bizler imam nikahı yaparak bereketle evliliğe başladık değil mi?
Nikahı göklerde kıyılmış Ezvac-ı Tahirat ile yaşayan Peygamberimiz'in (s.a.v.) evinde bile sorunlar vardı.
Hz. Aişe validemizin evindede sorunlar vardı. Eğer sorunsuz ev olacak olsaydı bu kimin evi olurdu?
Buda peygamberimizin evi olurdu. Müslüman sorunsuz bir ev hayatı kuramaz. Çile müslümanın bahtıdır.
Bunu en başta kabul etmemiz gerekir. Hele hele evlerimiz mahremiyeti dinle koruma altına alındığı için,
adeta müslümanın evi, çile evidir.
İkinci gerçeğimiz:
Müslüman, ümisidini kesmeyen insandır. Kafirlerden başkası Allahtan Ümidini kesmez.
Müslüman kasasına beynine güvenerek iş yapmaz. Allah'a dayanara iş yapar.
Kasası bitmeyen, dilediği kadar kuluna veren Allaha ümidini bağlar.
3 günlük ömrü olan karısından, 5 günlük ömrü olan kocasından umutla yaşamaz.
Allahtan umutla yaşar.
Üçüncü gerçeğimiz:
İman ediyoruz ki Rabbimiz bizim nefeslerimizi sayıyor.
Bir kadının 10 senedir kocasından çektiği sıkıntıyı Allahımız görüyor.
Yada hanımın zulmüne sabredip sırf Allah'ın emanetidir. Diye nikahın hürmetine hanımını ezmeyen, sabreden birisine Rabbimiz:
Beklemeseydin, sabretmeseydin mi diyecek?
Allahın mülkünde bir nefes dahi hesapsız geçer mi?
"Bir SüphanAllah" deyişimiz bile boşa gitmiyorsa, bir müslümanın of patladım deyişleride boşa gider mi?
Bunlar hayatımızdaki unutmayacağımız üç gerçektir.
Eğer olaylara sorunlara bu çerçeveden bakmaz isek sorunu psikologta alırız.
Bu çerçeve içerisinde ailemizde yaşadığımız sorunları tahlil etmeye ne dersiniz?
Her evin, her ailenin kendine has sorunları vardır. Çünkü şeytanın herkese giydirecek şapkası var.
Herkesin derdi var. Kim kimin derdini dinlese "Eyvah, benden beteri varmış" diyor.
Bu sorunlar binlerce çeşidi ile üzerimize saldırıyor.
Selam ve dua ile....
04.05.2017 - Lokman Hakim