Ön Yargılarımız (Peşin Hüküm) - Lokman Hakim

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ön Yargılarımız (Peşin Hüküm) - Lokman Hakim
« : 28 Mayıs 2016, 10:29:07 »
Fizikte bir kural vardır:
Aynı yerde aynı anda 2 cisim bulunmaz. Aynı durum zihnimiz, beynimiz içinde geçerli.
Beyinmizde olumsuz düşünce varsa, orada olumlu düşünceye yer yoktur.
Tersi içinde aynı durum geçerli. Olumsuz düşüncemiz varsa, orada olumlu düşünceye de yer olmaz.
Önümüzde iki seçenek var:
Ya bütün gün karanlığa küfredersiniz, yada güneşe doğru yürürsünüz.

Benim kızım kağıda kocaman bir adam, yanınada minik bir ev çizmişti. Dedim ki:
"Kızım iyi çizmişsin ama - adam adama, evde eve benzemiyor ya neyse - adam büyük, evde küçük.
Bu adam bu eve giremez öyle değil mi?"
Çocuğun yerinde olsanız siz ne cevap verirdiniz?  Şöyle bir düşünün bakalım.
Verdiği cevap:
"Adam eve girmeyecek zaten baba, kapıdan bir şey sorup dönecek."
Farklı bir bakış açısı değil mi?
Küçük beyinlerde olumsuza yer yok. Ya bizde?

Bir gün babasıyla beraber muayeneye gelen küçük çocuğa sordum:
"Annen nerde bakalım ufaklık?" gayet kendinden emin cevap verdi:
"Annemi evde bıraktık doktor amca, rahat durmuyordu."
Çocuklarımıza şöyle diyoruz belli ki:
"Rahat  durmazsan seni götürmeyiz."

Doğuda görev yapan bir öğretmen arkadaştan dinlemiştim.
Bir öğretmen, okul çıkışı bir manavın önünde duruyor. Bakıyor kimseler yok.
Tezgahtan bir elma alıp gidiyor. Arkadan gelen bir öğrencisi öğretmenini görüyor.
Ertesi günü öğretmenini izlemeye başlıyor. Yine öğretmeni manava gelip etrafına bakındıktan sonra
bir elma daha alıp gidiyor. Çocuk bunu herkese anlatıyor. Öğretmenim elma çalıyor diye...
Öğretmenin kulağına kadar gidiyor bu söylenti. Öğretmen araştırıp o öğrenciyi buluyor.
Öğrencisini yanına alıp manava götürüyor. Meğer öğretmeni manavcıyla anlaşmış. Hergün bir elma alacakmış
ve ödemeyide haftalık yapıyomuş.
Öğrencisi özür dileyerek hatasını anlamış. Ama iş işten geçti değil mi?
Öğtetmen, söylentiyi duyanlara suçu olmadığını nasıl anlatsın?
Öyle değil mi?

Lütfen yazılarımı okurken ön yarğılı olmayın.
Geçmişteki tecrübelerinizin size faydası olmayabilir. Çünkü tecrübeler bazen ön yargı yaratabilir.

Öğrenmeye merakından ve zekasından dolayı, birçoklarının 5-10 yılda geldiği seviyeye birkaç yılda gelen bir adam varmış.
Tabii genç adamın zekası, öğrenme azmi ve birçok yeri dolaşması nedeniyle, ünü de kendisini takip etmiş.
Bir gün bir şehre gelmiş.
Haber yollamış, oradaki ilim meclisine katılmak istediğini söylemiş.
Haber gelmeyince, genç oraya kadar gitmiş ve saatlerce dil dökmüş ve yalvarmış onu kabul etsinler diye.

Genç kabul edilmiş. Bu kabul, daha önce benzeri olmadığı kadar el üstünde bir “hoş geldin” olmuş kendisine. Bunun üzerine genç rahatlamış ve oradaki baş hocayla sohbet etmeye başlamışlar.
Genç adam o güne kadar öğrendiklerinden, gezdiği yerlerden, diğer hocalardan uzun uzun bahsetmeye başlamış. Konuşma sırasında, çaylar gelmiş.

Baş hoca, çaylar dolu gelmiş olmasına rağmen çaydanlığı almış ve bardağa dökmeye başlamış. Bunun üzerine, çay bardaktan taşmış ve genç adam bacağını tutarak fırlamış ayağa.
Baş hocaya sormuş:
“Neden böyle yaptınız? Zaten bardak doluydu ve ben dökülen çayla yandım.”
Baş hoca cevaplamış:
“Seni istemiyorum. Çünkü senin için de bardağın içi gibi dolu. Ve eğer burada devam edecek olursan bardağın birşey alamadığı gibi sen de bir şey almayacaksın.
Git, eğer kendini tamamen boşaltırsan geri gel, o zaman seni alırız.”

Siz de lütfen bu yazılaımdan en fazlasını almak istiyorsanız, bardağınızı iyice boşaltın...

Selam ve dua ile...


28 - 05 - 2016 - Cumartesi