Resul-i ekrem ve Nebiyy-i muhterem, SallAllahü Aleyhi ve Sellem Efendimiz Hazretlerinin,
Azîz, Şerif, latif, mualla, mücella, musaffa...Ruhu mübarekelerinin makamına,
Ve bil cümle Enbiya-i izan ve Resulü kiram hazeratımızınn ervah-i kutsiyelerine...
Al-i Ezvac-ı tahirat, Eshab-ı güzin, Ensar-ı Muhacirin...
Tabi'iyn, Tebe'i-tabi'iyn, Eimme-i Müctehid'in, Müfessirin, Muhaddisin hazeratımızın ervah-ı tayyibelerine...
Silsile-i Saadatımızın, üstazlarımızın, üzerimizde hakları bulunan cümle geçmişlerimizin aziz ruhları içün,
Dini celil-i islamın, Ezan-ı Muhammedi'nin kuranı hizmetlerin ile yavmil kıyam bekası için,
Allah'ımızın rızası için el Fatiha...
Eûzü billahis-semî'il alîmi mineşşeytânirracîm ve
Rabbî eûzü bike min hemezâtiş şeyâtıyni ve eûzü bike rabbî en yahdurun.
Allahümmerzukna hıfzalmürselin
ve ilhamel enbiyai ve fehmel evliyai bi keramike ya ekramel ekramin
ve bi rahmetike ya erhamerrahimin.
Beş kandilimizden ikincisi bu gece. Regaik Kandili.
Her Cuma gecesi kıymetlidir. Regaip kandili ile Cuma gecesi, iki kıymetli gece bir araya gelince, daha kıymetli oluyor.
Bu gece, Peygamberimiz (s.a.v.) efendimizin ana rahmine teşrif buyurdukları gecedir...
İsmine Regaip denilmiş. Rağbet edilen, ihsanı bol olan, affı bol olan, kazancı bol olan...
Allahü teâlâ'nın, bu gecede müminlere, bire yüzbinlerni verdiği gece.
Biz zayıf ümmete, az amele çok büyük ecirler veriliyor Rabbimiz. Allahım bizi layık eyle. (amin)
Bununda kıymetini bilemeyenlere de yazıklar olsun.
Yani bir insan bire 700 verildiğini, bire 7000 verildiğini, bire 700 000 verildiğini bilirde gaflet eder mi?
Bir insan günlük yevmiyesinin 100 000 katı verilecek dense sevincinden yerinde durabilir mi?
Allahım cümlemizi bu gecenin kıymetini bilenlerden eylesin. (Amin)
وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn(muttekîne).
(Âl-i İmrân Suresi 133. Ayet)
"Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun."
Cennetin genişliğini söylüyor Rabbimiz.
7 kat sema ile dünya arası kadar geniş bir cennet. Akıllara durgunluk veren
Saniyede 300 000 km hızla uçulsa 1. kat semaya varılamıyor...
Bize en yakın yıldızın (Proxima Centauri) ışığı dünyamıza 45 yılda ulaşıyor. Öylesine muazzam bir büyüklük.
Henüz ışığı dünyamıza yeni yeni ulaşan yıldızlar keşfediliyor. Bunlar 1. kat semaya ulaşmadan 1. Kat sema başlıyor.
2. Kat sema bunun yanında bir zerre kalıyor. Bütün bu alemler insanın tefekkür etmesi için emrinde.
Böyle bir büyüklükteki cennete gitmek istemez misiniz? Rabbimiz dayamış döşemiş hazırlamış. Şu anda hazır.
Evlecek şiftler evini hazırlar ya. Yatak odası takımları, yemek takımları alınır. Ev dizilir öyle düğün yapılır öyle mi?
Bu cennetide Rabbimiz dayamış döşemiş. Bizi çağırıyor.
Cennetin bulunduğu Arş-ı Alaya gideceksiniz. Koşun Kullarım buyuruyor Allahımız.
Cennetime götürecek amellerinme koşun ey kullarım. Bu koşuyu yapmak için bu kulvardayız.
Muttakilere hazırlandı ve döşendi.
(uiddet lil muttekîn)
Sakınanlara, korunanlara, haddini aşmayanlara, Rabbini tanıyanlara...
Cennet hurileriyle geleceklerini bekliyor... Cennetin nimetleri öyle bekliyor.
Efendimiz kendisini nasıl tanıtırdı?
“Ben; dedem İbrahim’in duası ,Kardeşim İsa’nın muştusu (müjdesi), Ve anamın rüyasıyım.”
İbrahim’in Duası
Ta asırlar öncesine gidiyor ve dinlerin ortak peygamberi olarak bilinen Hz. İbrahim (a.s)’e kulak kesiliyoruz. O, oğlu İsmail (a.s) ile birlikte Kâbe’yi temelleri üzere inşa edip bitirince:
Baba oğul Allah’a yöneldiler ve Kur’anın ifadesiyle şöyle dua ettiler.
“…Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin.” (Bakara, 2/127)
“Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl…” (Bakara, 2/128)
“Ey Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın…” (Bakara, 2/129)
Hz. İbrahim (a.s) ve oğlu İsmail (a.s)’in birlikte yaptıkları bu duanın üzerinden uzun zaman geçmiş ve artık peygamberler dizisinin son halkasından bir önceki halkası olan Hz. İsa (a.s) ilahi tebliği yapıyordu.
İsa (a.s.)’nın Müjdesi
O, bu ilahi vazifeyi yerine getirirken, kendisinden önce gönderilen Hz. Musa’yı (a.s) ve ona gönderilen Tevrat’ı tasdik ediyor ve geleceğe ait büyük bir müjde veriyordu.
Bir gün kendisini halkına takdim ederken şöyle diyordu:
“Ey İsrailoğulları! Doğrusu ben; benden önce gelmiş olan Tevrat’ı doğrulayan ve benden sonra gelecek ve adı Ahmed olacak bir peygamberi müjdeleyen, Allah’ın size gönderdiği bir peygamberiğim.” (Saff, 61/6)
İsa’nın (a.s) geleceğe dönük bu müjdesi, karanlıklar içinde kıvranan insana büyük bir ümit kaynağı olmuştu. İsa’nın (a.s) bu müjdesinin üzerinden de epey bir zaman geçmiş ve tarih altıncı miladi asrın ikinci yarısı olmuştu.
Amine’nin Rüyası
Tarihler miladi asrın ikinci yarısını gösterirken, Mekke’nin bütün kızlarını kıskandıracak bir yuva kuruluyordu.
Bu yuvanın erkeği, uğruna kurbanlar verilerek kurban edilmekten son anda kurtulan Abdulmuttalib’in ay yüzlü oğlu Abdullah; hanımı ise, temiz bir ailenin tertemiz kızı olan Vehb’in kızı Amine idi.
Bu kutlu yuva kuruldu ve Amine annemiz bu evlilikten hamile kaldı. Hamileliğin olduğu günlerde bir gece rüyasında kendisine:
“Sen bu ümmetin efendisine hamilesin. Doğurduğunda; her kötünün şerrinden bir olan Allah’a sığınırım diye dua et ve ona MUHAMMED adını ver” denildi.
Bu gece işte öyle bir gece, Peygamberimiz (s.a.v.) efendimizin ana rahmine teşrif buyurdukları gecedir...
İşte bu gece Peygamberimiz (s.a.v.) efendimizi onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz.
Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve bu geceyi vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.
Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin. Âmin.
Peygamberimiz (s.a.v) Recep ayı girince şöyle dua ederlerdi. Bunu ezberleyelim.
"Allahümme barik lena fi recebe ve şa'ban ve belliğna ramazan"
• “Yâ Rabbi, bize Recep ve Şaban’ı mübarek eyle ve bizi Ramazan’a ulaştır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259)
Recep ayının ilk gecesi Regaiple beraber bu duaya başlayalım.
Bizde bu duayı hiç eksik etmeyelim.
Bu gece ne yapalım?
12 rekat hacet namazı kılalım. Akşamdan sonra yada yatsıdan sonra.
2 rekatta bir selam vererek kılınır.
Her rekatta bir fatiha 3 inne enzelnehu 12 ihlas okumak suretiyle kılınır.
Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v)' ın Ramazan ayından sonra en çok oruç tuttuğu ay Receb ayıdır.
Bu Receb ayında oruç tutmanın muazzam, muhteşem sevabları var.
Bir de bu ayda sevablar kulların defterlerinin sevab hanelerine, bol bol dökülmesi dolayısıyla da recebül esabb denmiştir.
Yâni, sevabların bol bol, şarı şarıl, gürül gürül döküldüğü ay demektir.
Sabbe, Arapçada dökmek demek. Nehrin de böyle dağlardan çağlayarak şaldur şuldur akıp da döküldüğü yere münsab derler; o da aynı kökten. Receb-ül esabb; Allah'ın rahmetinin cûşa gelip, ikram ü ihsanâtının şarıl şarıl, güldür güldür kullara geldiği ay demektir.
Onun için, "Receb ayı tevbe ayıdır." demişler. Yâni kul ne yapacak?
"Yâ Rabbi! Ben anlayamamışım, hatâ etmişim, bilememişim, suçluyum, kusurluyum; beni affet..." diyerek hatâsını itiraf edip, hatâsından dönerek, Cenâb-ı Hakk'ın yoluna girecek.
• "Recep Allah'ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır." [(Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, 1/423)(Kenzu’l-Ummal, XII/310).]
• "Allah Teâlâ, Receb ayında oruç tutanları mağfiret eder." [Gunye]
• "Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana, Receb’in hepsini tutmuş gibi sevap verilir." [Miftah-ül-cenne]