Atatürk ilkeleri ve inkilap Tarihi 2 - Ünite 1 - Yeniden Yapılanma Dönemi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Uyanan Gençlik

  • ******
  • Join Date: Kas 2010
  • Yer: HATAY
  • 7462
  • +547/-0
  • Cinsiyet: Bay
Maarif Kongresi: Kütahya-Altıntaş savaşları sırasında 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında
Ankara’da Mustafa Kemal Paşa’nın açılışını yaptığı kongrede ülke eğitimcileri görüş ve
önerilerini devlet yöneticileri ile paylaşmışlardır.

Türk Devleti, tarım ekonomisi anlamında dışarıya ancak tarım ürünleri ve hammadde
satabilen bir ekonomi içindeydi. Dışarıya hammadde satıp onları mamul madde halinde ithal
etmek dış ticaretin değişmez özelliği ve zaafı haline gelmiştir

Türkiye halkı millî iradeye dayanmayan hiçbir kuvveti ve heyeti tanımadığı gibi,
İstanbul’daki şahsî hâkimiyete dayalı hükumet şeklini 16 Mart 1920’den itibaren ve ebediyen
kaldırmıştır.

Vahdettin’in İngilizlere sığınmasında sonra, Aldülmecid efendinin, Ankara’ya gönderdiği ilk
telgrafı ile, Meclis’te ortaya çıkan “halifeye tabi olma” eğilimi Mustafa Kemal Paşa’yı
halifelik meselesini daha etraflıca düşünmeye itmiştir

1 Kasım 1922 kararının yani Saltanatın kaldırılması olayının, bütün milletin uğrunda canını
feda etmeyi göze aldığı kurtuluş reçetesi olan Misakı Millî’nin “kudret, kuvvet ve mahiyeti ile
aynı değerde olduğunu” ifade etmektedir

Saltanatın kaldırılması ile gelinen aşamadan bir şekilde geri dönüş olmamasını temin için 15
Nisan 1923’te 334 numaralı ek kanunla, saltanatın ilgası, egemenliğin vazgeçilemez,
bölüştürülemez ve devredilemez şekilde Büyük Millet Meclisince temsil edildiği esasına karşı
söz, yazı ya da fiillerle direnen, kargaşalık çıkaranların vatan haini olacakları kabul edilmiştir.

Halifeliğin Kaldırılması
Halifeliğin kaldırılması sürecinin hızlanması, 24 Kasım 1923 tarihinde İngiltere’den
Başbakan İnönü’ye gönderilen mektup olmuştur.
Meclisin gündeminde halifeliğin kaldırılması gündemdeyken, Halife Abdülmecid Efendi,
1924 yılı bütçe görüşmeleri öncesinde, hükümetin hilafet için 15 Nisan 1923 tarihinde vaat
ettiği bütçenin artırımı için gereğinin yapılmasını istemiştir. Halifenin, resmi devlet
teşkilatının önemli bir parçası olduğuna inandığını gösteren bu talebi Mustafa Kemal Paşa
için bardağı taşıran son damla olmuştur

Tehvid-i Tedrisat Kanunu’nun gerekçesi, milletin fikri ve hissi birliğini temin etmektir. Bu
kanunla Türkiye dahilindeki bütün okulların Maarif Vekaletine bağlanması karara
bağlanıyordu.

3 Mart 1924 tarihli çıkarılan kanunlar arasında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Genel Kurmay
Başkanlığı kurulması da vardı.
3 Mart 1924 tarihinde Halifeliğin kaldırılması ile ilgili kanun teklifinin gerekçesi ise,
“hilafetin mevcudiyetinin iç ve dış siyasette iki başlılık yarattığı, İstiklal ve milli hayatta ortak
kabul etmeyen Türkiye’nin şeklen ve dolayı yoldan bile olsa ikililiğe tahammülünün
olmaması” idi.

I. Üniteye Soru ve Cevaplarla Bakış
Yunan işgal ordularına karşı mücadelenin devam ettiği sırada 15-21 Temmuz 1921 tarihleri
arasında toplanan I.Maarif kongresini “İtilaf devletlerinin Türkiye’deki eğitimi planlama
isteğinin göstergesi” şeklinde tanımlanabilir.

Nüfusun %75’i köylerde oturmakta, ihracatının %80’inini tarım ürünlerini oluşturmakta iken
Türkiye’nin yurtdışından buğday ithal etmesinin sebepleri; üretimin yetersiz olması, belli
merkezlerde üretilen ürünün tüketim bölgelerine ulaştırılamaması, üretici konumdaki
vatandaşlarda pazar için üretim fikrinin yaygınlaşmamış olması ve üretim teknikleri ve
araçlarının çok eski olmasıdır.

Osmanlı Devletinden devralınan %6 okuma yazma oranının 1940’da %24’e çıkması şu
şekilde değerlendirilebilir: 1928 Harf İnkılâbının başarısı, Yeni oluşturulan Türk Alfabesinin
Türk Milleti tarafından kolay öğrenildiği, takip edilen eğitim öğretim politikalarının başarılı
olduğu ve Türk milletinin eğitim öğretim konusundaki istekliliği söylenebilir.
TBMM’nin Mudanya Mütarekesinden sonra attığı adımlar şunlardır: 1881-1897 dönem
askerler terhis edilmiştir, Ordu savaş durumundan barış durumuna geçirilmiştir, Tapu
senetlerindeki “hakani” ibaresi yerine “milli” kavramı getirilmiştir ve işgal bölgesindeki
köylüye tohumluk ve yemeklik tahıl dağıtımı yapılmıştır.

Ahmet Tevfik Paşa, “milletin gözünde meşruluğunu yitiren Saltanat makamı ve İstanbul
hükümetini sürece dahil ederek ömrünü uzatmak” sebebiyle, Lozan Konferansına, TBMM ile
birlikte gidilmesini için müracaat etmiştir.
Saltanatın kaldırılması Rıza Nur tarafından teklif edilmiş ve “1 Kasım 1922” tarihinde
kaldırılmıştır.

Hilafetin kaldırılması sırasındaki ilmi ve tarihi izahları ile TBMM’deki tereddütleri gideren
dönemin Adliye vekili “Seyyid Bey”’dir.
Türkiye’de hilafet 3 Mart 1924 tarihinde lağvedilmiştir.

Hilafetin kaldırılması ve hanedan ailesinin yurtdışına gönderilmesi şu amaçları taşımaktaydı:
- Cumhuriyetin ilanına muhalefet bir güç odağını etkisiz bırakmak,
- Müslüman sömürgeleri olan emperyalist devletin Türkiye’nin iç işlerine karışmasını
önlemek,
- Cumhuriyet idaresi ile halka verilen hâkimiyet hakkının herhangi bir makam ile
paylaşılamayacağını göstermek,
- Türkiye’de yeni dönemde eskiye dönüşü düşündürecek sembolleri ortadan kaldırmak.