Şiîlik II
Sadece İran,Irak,Azerbeycan ve Bahreyn gibi ülkelerde çoğunluğu sağlayabilmişlerdir.
İMAMİYYE ŞİASI’NIN TEŞEKKÜLÜ VE TARİHÇESİ
İmamiyye Şiası’nın teşekkülü
İmamiyye,Hz.Peygamber’in vefatından sonra Hz.Ali ve sırasıyla onun iki oğlu ile torunlarını Allah’ın emri,Peygamber’in tayini ve vasiyeti ile meşrû imam kabul eden ve on iki imama inanmayı dinin aslında dahil bir rükün olarak görenlerin mezhebidir.—Musa Kazım’ın ölümünden sonra ,onun imametini ileri sürenler,onun ölüp ölmediği konusunda üç ayrı gruba ayrıldılar.Birincisi;onun öldüğünü kabul ederek imâmetin oğlu Ali rıza’ya intikal ettiğine inanan Kat’iyye,İkincisi;imâmeti Musa Kazım ‘da sona erdirip onun ölümsüzlüğünü ve kâim-mehdi olduğunu iddia eden Vâkıfe,Üçüncüsü;onun ölüp ülmediği konusunda bir karara varamayan gruptur.
İmamiyye Şiası’nın Tarihçesi
On İki İmam:Ali b.İbrahim el-Kummî ,Hızır’ın Hz.Ali ve oğlu Hasan’la karşılştığında,onlara on iki imamın her birinin ismini açıkladığı meşhur rivayeti gündeme gelmiştir.İlk olarak hicri 290’lı yıllarda çıkmıştır.
On iki imam sırasıyla şu şahsiyetlerdir:
1)Ali b. Ebî Talib
2)Hasan b. Ali
3)Hüseyin b. Ali
4)Ali b. Hüseyin Zeyne’l Abidîn
5)Muhammed el-Bâkır b. Ali Zeyne’l Abidîn
6)Cafer es-Sâdık b. Muhammed el-Bâkır
7)Mûsa el-Kâzım b. Cafer es-Sâdık
8)Ali er-Rızâ b. Mûsa el-Kâzım
9)Muhammed Cevâd et-Takî b. Ali er-Rızâ
10)Ali el-Hâdî en-Nakî b. Muhammed et-Takî
11)Hasan el-Askerî b. Ali en-Nakî
12)Muhammed el-Mehdî b. Hasan el-Askerî
İmaiye Şiası’na göre halen gaybet halinde bulunan,fakat gelecekte mehdî olarak ortaya çıkıp dünyada adil bir düzen kuracağına inanılan on ikinci imamdır.
Gaybet Dönemi=İmamiyye’ye göre,Hasan el-Askerî,oğlu Muhammed’i doğduğu zaman ve kendi vefatına kadarki zaman zarfında yakınlarından birçok kişiye göstermiş ve onun,kendisinden sonra Allah’ın hucceti ve ümmetin imamı olacağını bildirmiştir.Ancak Askerî vefat edince (260/874),oğlu Muhammed de gizliliğe (gaybet) çekilmiştir.Bu tarihten itibaren başlayıp Muhammed’in döneceği kıyamete yakın bir vakte kadar devam edecek döneme Gaybet dönemi denir.
Gaybet-i Suğra Dönemi:Mehdî’yi,onun dört sefirinin dışında hemen hemen hiç kimsnein görmediği ifade edilmektedir.Mehdî’nin gaybetinin gerekçeleri olarak şu hususlar zikredilmektedir:Muhammed’in başta amcası Cafer tarafından olmak üzere öldürülme endişesi:gaybetin Şiâ için bir imtihan vesile olması;açıklanmasına izin verilmeyen bir sebebe bağlı olması;inananların Allah’ın yolundan sapmaları sebebiyle Allah’ın onlara gazap edip huccetini aralarından çekip alması ve batıl esaslar üzerine kurulmuş bir idarî sistemde gizli imama uymanın zâhir imama uymaktan daha üstün olması.—Gaybet-i Suğra döneminde sefir,nâib,yahut vekîl diye adlandırılan görevliler,imamla toplum arasında irtibat kurmuşlardır. Altmış sekiz yıl sürmüştür bu dönem.
Dört sefir sırasıyla şunlardır:Osman b. Saîd el-Amrî,Muhammed b. Osman b. Saîd el-Amrî,Hüseyin b. Ruh en-Nevbatî,Ali b. Muhammed es-Semârrî
Gaybet-i Kübra Dönemi:Dördüncü sefirin vefatıyla birlikte başlayan bu dönem liderlik sandalyesinde büyük bir boşluk yarattı.İmamın vekilleri olma görevini,ulemâdan başka devralacak kimse yoktu.Böylece ulemâ,ortaya çıkan zaruretten dolayı imamın nâibleri konumuna yükseldi.—İmamiyye’ye göre,ulemânın imamın dolaylı temsilcisi olabilmesi için iki ön şart gerekir:İlim ve adalet.Böylece bu iki vasfa sahip alim kimse,Hz.Hüseyin’in soyundan gelip gelmediğine bakılmaksızın,imamın temsilcisi olmaya hak kazanır.—Şia,sadece imamların ahbârıyla amel etmeyi tercih etmiştir.Onlar,imamların söz,fiil ve takrirlerini de sünnet kapsamının içine sokmuşlar ve buna ayrıştırıcı bir tabir olan ahbâr demişlerdir.—İmamiyye,imamın gaybetini müteakip telif eden Kütüb-ü Erba’a ve daha sonra kaleme alınan bazı külliyatının,El-Usûlü’l-erba’umie (dürt yüz asıl) adı verilen ve imamlara nispet edilen asıl cüzlerden teşekkül ettiğini ileri sürmektedir.
Gaybetin hemen akabind,dinî bilginin kaynağı olarak sadece imamların ahbârına dayandıkları,akla ve ictihada karşı çıktıkları için ahbârî;fıkıh,kelam ve dini bilgilerde aklı esas alıp bundan geniş ölçüde istifade ettikleri için usûlî adıyla anılmışlardır.
Ahbârîlik:Bu grup sadece Kitap ve Sünnet’i,hatta sadece imamların ahbârının nihaî delil olarak kabul etmişlerdir.
Usûlîlik:Usûlîler,ictihadın zorunlu bir fiil olduğunu savunurlar.
907/1501 yılında İran’da Safevîler devletinin kurulmasıyla birlikte,devletin resmî mezhebi ilan edilen İmamiyye ŞiAsı,tarihte ilk defa resmî devlet desteğine kavuşmuştur.
İMAMİYYE ŞİASI’NIN GÖRÜŞLERİ
İmamiyye Şiası’nın İtikâdi Görüşleri
Tevhid
İmamiyye’ye göre tevhid dört esasa dayanır:
Tevhid-i zât:Allah’ın zatının olduğunun belirtilmesi,her türlü noksanlıktan münezzeh bulunduğunun,eşi ve benzerinin,yaratılmışlarınkine benzeyen bir vasfının bulunmamas;varlığının kendisinden olup cismi ve mekanının bulunmamasıdır.
Tevhi-i sıfat:İlahi sıfatların zât ile ayniyet ifade ettiğine inanırlar.İmamiyye’ye göre Kur’an ve hadislerde zikredilen ve ona izafe edilen bütün özellikler yahut sıfatlar,O’na hastır.Ru’yetullah mümkün değildir.
Tevhid-i fiil:Allah’ı yaratma,öldürme,diriltme ve rızık verme gibi fiilleri yönünden birlenmesi demektir.
Tevhid-i ibadet:İbadetin sadece Allah’a yapılması,O’ndan başkasına yapılan ibadetin şirk teşkil etmesidir.
Nübüvvet
Allah’ın seçtiği kullarını,Cebrail vasıtası ve doğrudan vahiy yoluyla ilahi bir vazife ile mükellef kılmasıdır.Peygamberlik ilahi bir lütuftur.
İmâmet
İmâmete inanmakla tamamlanabilir.İmam,Allah tarafından seçilmiştir ve ancak O’nun tarafından tayin edilebilir.Bu tayin Peygamber’e indirilen vasiyete göre gerçekleşir.Söz konusu vasiyette,imamların hepsinin ismi zikredilmiştir.İmamın da peygamber gibi Allah’ın özel lütfuna mazhar olduğu dikkati çeker ve işte bu husus,imamların masûm (günahsız) kılarak Allah’ın insanlara şâhidi ve O’nun hucceti olmalarını sağlar.—İmamın liderliği dinî ve dünyevî bakımdan Peygamber’inkine benzer;neticede imama muhalefet ve reddediş,Peygamber’i reddetmek,Peygamber’i reddediş de Allah’ı reddetmek manasına gelir ki;bu durum İmamiyye’ye göre şirktir.
Adalet
İmamiyye’ye göre adalet,Allah’ın adil;kulun da iradesinde ve fiillerinde hür ve muhtar oluşudur.İyiliğe karşılık mükafatta,kötülüğe karşılık cezada bulunması,adaletin zaruri bir icabıdır.
Meâd
İmamiyye’ye göre ölümden kıyamete kadar berzah hayatı ve en son kıyamet ve diriliş vuku bulacaktır.Ahirete dair Kur’an ve hadislerde geçen herşey gerçektir,keyfiyeti de bilinemez.Haşr cismânidir.—Rec’at:Allah’ın, ölenlerin bir bölümünü öldükleri surette dünyaya getireceğine,böylece bir insan kesiminin yükseltileceğine,bir insan kesiminin de alçaltılacağına inanmalarıdır.İmamiyye’ye göre rec’at;tevhid inancına da nübüvvet inancına da zıttır.—Bedâ bir işi yapmaya niyetlenmişken o işten vazgeçip başka bir işi yapmaya kalkışmak anlamına gelir.Allah’ın bu manada fikir ve irade değiştirmesinden söz edilemez—Takiyye:Şiâ,siyasi baskılardan korunmak ve imamların kendi iddialarına uymayan söz ve fiilleribe inandırıcı açıklamalar getirebilmek için bu ilkeye başvurmuştur.
İmamiyye Şiası’nın Diğer Görüşleri ve Ca’feri Fıkhına Göre Bazı İbadet ve Muameleler
Kitab:Onun yorumu ancak Hz.Peygamber ve Ehl-i Beyt’inin hakkıdır.
Sünnet:İmamiyye sünnet kavramına daha geniş şekilde yaklaşarak on dört masumun,yani Hz.Peygamber,Hz.Fatıma ve on iki imamn kavli,fiil ve takrirleri olarak ele almaktadır.İmamiyye,ancak Ehl-i Beyt kanalıyla gelen rivayetlere uyar.
İcmâ:Usûliler,masûmu sözünü keşfeden bir delil olması sebebiyle onu,şerî kaynakların üçüncüsü olarak kabul ederken ahbarîler,icmânın delil olarak kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerler.
Akıl:Usûlilere göre Kitab,Sünnet ve icmâda bulunmayan şey hakkında hüküm verir.Ahberiler ise,aklın,yetersizliğinden bahsederek,onunla amelin bizzat imamlar tarafından yasaklandığını savunurlar.
Abdest,Ezan ve Namaz:Caferilik’te abdest alınırken ayaklar su ile meshedilir.Ama mestler üzerine mesh caiz değildir.Ezanda bazı ilaveler vardır.Beş vakit namaz üç vakit içinde cem edilerek kılınır.Secdenin toprak cinsinden bir madde üzerine yapılası gerekir.
Humus:Humus vergisi zekat almaları haram olan Ehl-i Beyt mensuplarına tevdi edilir.ticari kazançlar,hap ganimetleri,define ve arazi gelirlerinden beşte bir oranında verilir.
Nikah:Caferriye mazhebi geçici nikah akdine (akd-i intika) izin vermektedir.Mut’a nikahı,geçici süreliğine yapılan bir akit olup ilk şartı evlilik süresinin tayin edilmesi ikinci şart,kadına ödenecek ücretin belirlenmesidir. Süre bittikten sonra nikah,kendiliğindne sona erer.Ayrılan kadın,kırk beş gün iddet bekler.bu nikahtan eğer çocuk doğmuşsa,velayeti babaya aittir ve babasının mirasına hak kazanır.