İlahiyat 2. Sınıf - İslam Mezhepleri Tarihi - Ünite 1 - Konu Anlatımı

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Mezhepler Tarihine Giriş

Müslümanlar Hz. Muhammed’in vefatından sonra siyasi ,dini ve fikri konularda ayrılığa düştüler.Bu ayrılıklar hicri 30’lı yıllardan itibaren çeşitli cepheleşme ve hizpleşmelere yol açtı.

Tanımı
Bir bilim dalı olarak İslam Mezhepleri Tarihi için şu tanımı yapmak mümkündür.’’geçmişte ve günümüzde siyasi ve itikadi gayelerle vücut bulmuş,’İslam Düşünce Ekolleri diyebileceğimiz beşeri ve toplumsal oluşumların;doğdukları ortamı, doğuş sebeplerini ,teşekkül süreçlerini ,fikirlerini, mensuplarını, edebiyatını,yayıldıkları bölgeleri ve İslam düşüncesine katkılarını temel kaynaklardan hareketle zaman-mekan bağlamında ve fikir-hadise irtibatı çerçevesinde betimleyici metotla ve tarafsız gözle inceleyen bir bilim dalıdır.’’—Mezhepler tarihi araştırmacısının trafsız olabilmesi için betimleyici metot kullanması gerekir.Kural koyucu –düzgesel değil betimleyici –tasviri bir bilgilendirme yapmalıdır.

Amaçları
1.İslam Mezhepleri Tarihi,mezhepleri geçmişe uzanan bir perspektif içerisinde tüm yönleriyle araştırmaktır.

2.Mezhepleri tüm yönleriyle inceleyen bu bilim dalı Müslüman toplumların dinî,siyasî,sosyolojik ve psikolojik bakımlardan potansiyel zaaf ve kuvvetlerinin ölçülmesinde çok önemli verileri bulup çıkarabilmektir.

3.Mezheplerin bir din gibi sunulup topluma dayatılmasıyla birlikte çoğulcu yapı bozulmuş,dinin özündeki hoşgörü ve kucaklayıcı tavır ortadan kalkmıştır.—İşte mezhepler tarihi iyisiyle kötüsüyle yaşanan her şeyi sağlam bir bilimsel zeminde ortaya koyarak önümüzü aydınlatmayı amaçlar.Tarihen alınması gereken dersleri görünür kılmaya çalışır.

4.Ayrıca Mezhepler Tarihi ortaya koyduğu objektif bulgularla mezhep ve gruplar arasındaki önyargıları giderici bir işlev görebilir.

Konuları

Henüz sosyalleşmediği,kurullaşmadığı,kendine mahsus doktrinleri oluşmadığı için mezhep olarak kabul edilemeyecek dinî gruplar,cemaatler,akımlar,ekol ve okullar ,siyasî hareketler veya tarikatlar da,’’farklılaşıp mezhepleşme’’ potansiyelini bünyelerinde taşıdıklarından Mezhepler Tarihi uzmanlarınca gözlemlenip incelemeye alınırlar.

Diğer Din Bilimleriyle Olan İrtibatı

1.Kelam: ‘’kesin deliller kullanmak ve vaki olacak gidermek suretiyle dinî inanç esaslarını ispata kudret kazandıran bir ilim dalı’’ olarak tanımlanmaktadır.Kelamcılar,inanç esasları üzerindeki şüpheleri gidermeyi amaçlamışlardır.—İşte Kelamcıların söz konusu bilgiyi sıhhatli kaynaklardan ve doğru biçimde elde edilmeleri Dinler ve Mezhepler Tarihi araştırmalarıyla mümkündür.

2.Dinler Tarihi:Mezhepler Tarihi gibi klasik dönemde Kelam ilmi ile birlikte çalışmış,yanlış inanç ve uygulamalar kaynaklarında tespit ederek kelamcılara veri sağlamıştır.

3.Mezheplerin inançlarına ait kavramların ,terminolojik bakiyelerin,geleneklerin,ritüellerin yanı kısacası fenomenlerin incelenmesinde Din Fenomenolojisi disiplini Mezhepler Tarihi’ne yardımcı olur.

4.Mezhepler ve dinî gruplar sosyal gerçeklikler oldukları için Din Sosyolofisi’nin ilgi alanına girerler.

5.Kişinin mezhep ve cemaati ile aynileşmesi ,inancında müteassıplaşması,grubundan olmayan diğer müminleri ötekileştirmesi ,bazen şiddete yönelmesi,liderlerin kutsanması,ilahi kaynaklı olduğuna inanılan yol gösterici rüyalar, toplumdan soyutlanma davranışları grup gerilemesi ve kurtarıcı bekleme gibi vakalar Din Psikolojisinin ilgi alanı içindedir.—İslam Tarihi bilim dallarıyla yakından ilgilidir.Çünkü halifelik tartışmaları,isyanlar ve iç savaşlar belli bşr mezhebin kurmuş olduğu devlet ve hükümet İslam Tarihi tarafından geniş şekilde ele alınmaktadır.

Önemli Terim ve Kavramları

1.Makâlât:Bu sözcüğün tekili olan makale;fikir,söz,kanaat,inanç manalarına gelmektedir.—Yazılan ve türünün ilk örnekleri olan küçük hacimli eserler makalat diye anılmıştır.Ayrıca Ashabü’l-makalat ifadesinin makaleler ,yazan kimseleri,tanımlamak için kullanıldığı da görülmektedir.

2.Çoğulu fırak olan fırka terimi,daha yaygın bir kullanım alanı bulmuştur.Siyasi ve itikadi gayelerle vücut bulmuş gruplar yanında,kendilerini İslam’a nispet eden dinî,felsefî ve siyasî oluşumlar da fırka terimiyle karşılanmıştır.

3.Mezhep terimi ise Mezhepler Tarihi edebiyatında daha çok ‘makale’nin eş anlamlısı olarak söz,kanaat,inanç manalarında kullanılmıştır.—Türkçe’de mezhep sözcüğü hem sosyal oluşumu hem de bu oluşumun düşünce ve pratiklerini birlikte birlikte tanımlamaktır.

Edebiyatı

1.Edebiyatın Oluşum Dönemi:Mezhepler Tarihi edebiyatının ilk örnekleri olan makalat türü eserler,batıl kabul edilen görüşleri ret ve hak addedilen fikirleri ispat amacıyla çeşitli mezheplere mensup müelliflerce kaleme alınmışlardır.—Mu’tezile,inançları yönünden ,zararlı gördükleri İslam kökenli ya da gayri İslami akımların fikir ve pratiklerini doğrudan muhatap alıyorlar,onlarla mücadele etmeyi amr-i bi’l-ma’ruf prensibi uyarınca zorunlu görev kabul ediyorlardı.bu nedenle bu türden en fazla eser üretenler Mu’tezile alimleri olmuştur.

2.Edebiyatın Gelişim Dönemi:Bu dönemde kaleme alınmış eserlerin birçoğunda mezhep ve dinî grupları tasnifte meşhur yetmiş üç fırka hadisi esas alınşıtır.—El-Fark beyne-l Fırak’ın yazarı Abdülkadir Bağdadi ile el Milel ve’n Nihal’in yazarı Şehristani ‘kurtuluşa eren fırka’ olarak Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat ‘in itikadını ,mahiyetini ve özelliklerini açıklayan kitaplar yazmıştır.—Dönemin müelliflerinin çoğunluğu Sünnî kelamcılardır.

3.Edebiyatın Duraklama ve Taklit Dönemi:Mezhepler Tarihi yazıcılığı yaklaşık yedinci hicri asırdan itibaren elindeki mevcut müktesabatı yeniden üretip tekrarlayan bir karakterle karşımıza çıkar.Mu’tezile düşünce dünyasından büyük ölçüde çekilmiştir.Hâriciler etkinliklerini kaybetmişlerdir.Ayrıca yeni mezhep ve akımlar ortaya çıkmıştır.Moğol istilasını izleyen yıllar büyük fikir çalkantıları yaşamıştır.—İlk Osmanlı müderrisleri genellikle Râzi ekolünün takipçisiydiler.—Rafızilik adı altında hem Safevi devletinin resmî mezhebi olan İmamiyye Şiiliğine hem de Safevilerin etkisindeki Anadolu ‘daki mezhebi olan İmamiyye Şiiliğin hem de Safevilerin etkisindeki Anadolu’daki Kızılbaş-Alevî zümrelerine karşı suçlamacı ve dışlamacı söylem hakim olmuştur.

4.Yakın dönemdeki Gelişmeler:II Meşrutiyet sonrası dönemde İslam Mezhepleri Tarihi Müstakil bir ders hüviyetinde medrese müfredatına dahil edildi.— 1979’da İran’da gerçekleşen devrim,Şia üzerindeki araştırmaları hızlandırmıştır.Şia araştırmalarında bilimsel yayın patlaması yaşandı.ABD’deki 11 Eylül (2001) saldırısının ardından da Selefilik ve Vehhabilik ilgi odağı oldu.

İslam Mezhepleri Tarihi’nin Metodolojik Problemleri

1.Mezhepleri İsimlenirme ve Sınıflanmada Problemler

a)Birçok mezhep ismi yapay olarak üretilmiştir.Bunun başta gelen sebebi 73 fırka esaslı tasnif sisteminden doğan boşlukları doldurma gayretidir.

b) Mezhep isimlerinin bir kısmı muhalifler tarafından aşağılama kastıyla konulmuştur.

c)Klasik kaynaklar bazı mezhep isimlerinin çıkışlarıyla ilgili bir takım hikayeler nakletmektedirler.

d)Bazı mezhep isimlerinin,ayet ve hadislerde geçen isim ve kelimelerle irtibatlandırılması de genelde problemlidir.Mesela ayet ve hadisteki kelime olumlu çağrışım yapıyorsa mezhep ismini iyileştirip meşrulaştırma;gayesi güdülmüş olabilir.

2.Tarih okumada problemler

a)Mezhepler ve dini gruplar kendi kaynaklarında Mesela Hz. Peygamber’in zamanından itibaren var olan fikirlerin ve yapıların temsilcileri oldukları şeklinde sahte bir görüntü vermektedirler.

b)Sosyal olaylarda çok sebeplilik ve fonksiyonellik ilkeleri geçerlidir.Tarihi bir olayın aslında birden fazla olan sebeplerini tek bir sebebe indirgemek doğru değildir.

c)Kavramlar tarihseldir.Her kavram ,ait olduğu tarihin şartları içinde anlam kazanmıştır.

d)Kaynak eserlerde tarafgirlikler ve çarpıtmalar yapılmıştır.

e)Mezhep ve grupların birçoğu,kendi lehlerine gerçek dışı isnat girişimlerinde bulunmuşlardır.Mesela;Hz.Peygamber’in ağzından kendi mezhepleri lehine veya muhalif mezhebin aleyhine hadisler uydurmak;geriye doğru üstat silsileleri icat ederek mezhep ile Hz. Peygamber arasında bir köprü kurmak suretiyle kendi fikir ve amellerine meşruiyet kazandırmak türünden isnat girişimlerinde bulunulmuştur.

MEZHEP KAVRAMLARI

Arapça ‘z-h-b’ sulasî fiilinden türeyen mezhep kelimesi sözcük anlamı olarak ‘izlenen yol,gidilen yer’ anlamına gelmektedir.Terim olarak ise dinin anlaşılması ve algılanmasından,dinî farklılaşmadan kaynaklanan grupları ve bunların fikir ve pratiklerini ifade eder.

Din-Mezhep İlişkisi

Hz.Muhammed hayatta iken itikadî,sosyal ve siyasî bir ayrılık baş göstermemiştir.Kur’an’ın inmekte olması ve Hz.Peygamber’in hayatın her sahasında müminlere önderlik etmesi,ayrılığa yol açacak ihtilafları önlemiştir.—Mezhepler ilahi kaynaklı vahyin ve nebevi öğretilerin yorumlanış farklılıklarıdır.Bu sebeple dinin yerine geçemezler.—Tefrika,hem dinin özündeki hem de toplumun bütünlüğündeki bozulmayı ifade eden bir kavramdır.İhtilaf,ise dinin temel esaslarını kabul etmekle beraber bu esasların öahiyeti üzerinde alternatif düşünceler üretmek şeklinde anlaşılabilir.Müslümanlar arasında ihtilafa yol açan bir mesele ,tefrikaya yol açmışyorsa,bu çeşit ihtilaflar hoş görülebilir,hatta İslamiyet içerisinde bir zenginlik sayılabilir.

Yetmiş Üç Fırka Rivayeti ve Yetmiş İki Millet Söylemi

İslam ümmeti içerisinde çok sayıda fırkalaşma ortaya çıkmıştır.Bu çıkışlar günümüz de de sürmektedir.Gelecekte de sürmesi beklenmektedir.Bu rivayete dayanarak hemen her mezhep kendisinin ‘kurtulan fırka’ olduğunu ileri sürmüş,diğerlerini ise dalalet/sapkınlık ile itham etmiş onları cehennemlik olmaya layık görmüştür.

Hak Mezhep Anlayışı İle İlgili Kavramlar

Genellikle mezhepler kendilerinin ehl-i hak ,kendilerinden olmayanlar ise ehl-i batıl olduklarını idda etmişlerdir.
Bid’at ‘Rasulullah ve ashabın yolu’ olan ‘sünnet’ in karşıtı olarak karşımıza çıkmaktadır.Ehl’i sünnet topluluklar ;itikadi konularda kendi görüşlerini kabul etmeyen mezhep ve dini gruplara ‘bidatçılar’ anlamında ehl-i bidat demişlerdir.—Ehl-i Heva ise;sünnetin istikametinde gitmek yerine nefislerinin arzu ve isteklerine tabi olan gruplar için kullanılmıştır.Ehl-i Furkat ,mezhep grupların ayrılıkçı özelliklerini,fırkalaşma eğilimlerini öne çıkartmaktadır.Ehl-i Sünnet ifadesine eklenen cemaat kelimesi ve genel olarak ehl-i cemaat kavramı ise cemaat halinde birlik ve beraberlik içinde olmayı anlatmak istemektedir.Allah’a ,kitabına,peygamberine ve ahiret imanları,kıbleye dönerek namaz kılmanın farziyetine inanmaları vb. sebeplerle bu kesimler ehl-i kıble olarak kabul görmüştür.