Giriş
İsnad sistemiyle birlikte hadis sened ve metin olmak üzere
iki kısımda incelenmeye başlanmıştır. Burada belirtilen
sened hadisin kaynağı ve güvenilirliği ile ilgili bilgiyi
içerir. Hadisi rivayet eden kişi (Râvî) hadis
incelemelerinde önemli bir yere sahiptir. Bu ünitede râvî
kavramı tanımlanacak; kendi içlerinde tabakaları, isimleri,
özellikleri, kusurları ve güvenilirlikleri hakkında bilgi
verildikten sonra râvî biyografilerine de değinilecektir.
Râvî
Sözlükte sulamak, taşımak, nakletmek gibi anlamlara
gelen râvî sözcüğü, kavram olarak rivayet eden anlamına
gelmektedir. Hadis ilminde belli usuller çerçevesinde
hadisi alıp yine belli usullere göre nakleden kimseye râvî
denmektedir.
Râvîlerin Tabakaları
Hadis ilminde tabaka kavramı yaş ve öğrenim/isnad veya
sadece öğrenim bakımından birbirine yakın râvîler grubu
demektir. Benzer özellikleri yönünden karıştırılan râvîleri
birbirine karıştırmamak için tabaka oldukça önemli bir
role sahiptir.
İlk râvî tabakaları Sahâbe, Tâbiûn, Mahadramûn ve
Etbâu’t-tabiîn olarak ayrılmaktadır.
Sahâbe: Bu kelime kavram olarak Hz. Peygamber’i ona
iman etmiş olarak gören (ru’yet) veya onunla karşılaşan
(lika) ve Müslüman olarak ölen kimse anlamına
gelmektedir. Bu sözcük cinsiyet ve statü gözetmeksizin
herkesi kapsar. Hz. Peygamber’in damağına hurma ya da
benzeri bir madde sürerek (tahnik) tebrik ve dua ettiği
bebekler de bilinçli olarak görmüş sayılmasalar bu şerefe
ulaşmaları bakımından sahabe, rivayetleri sahabeleri
dayanması bakımından da büyük tabiin tabakasından
sayılmaktadırlar.
Bir kimsenin sahabe olup olmadığını şu
yollarla anlamak mümkündür:
1. Tevatür
2. Şöhret
3. Şahitlik
4. İkrar
Kaynaklara göre Hz. Peygamber vefat ettiğinde İslam
coğraftasında 100bini aşkın sahabe bulunmaktadır. Ancak
bu sahabeler içinde hadis rivayetiyle uğraşanların sayıları
oldukça azdır. Kaynaklarda râvî sahabelerin sayısı 1000
ile 1300 arasında farklılık gösterse de bunların sadece
38inin yüzün üzerinde hadisi bulunmaktadır.
Bir şeyi çok yapanlar anlamına gelen müksirün kelimesi
binden fazla hadis rivayet etmiş sahabeler için
kullanılmaktadır. Rivayeti bine ulaşmayan sahabeler de
mukıllün denmektedir.
Muksirün diye tabir edilen yedi
sahabe şunlardır:
1. Ebu Hureyre: 5374 hadis
2. Abdullah b. Ömer: 2630 hadis
3. Enes b. Malik: 2286 hadis
4. Hz. Aişe: 2210 hadis
5. Abdullah b. Abbas: 1660 hadis
6. Cabir b. Abdullah: 1540 hadis
7. Ebu Said el-Hudri: 1170 hadis
İlk Müslüman sahabeler hür erkeklerden Hz. Ebu Bekr,
hür hanımlardan Hz. Hatice, çocuk ve gençlerden Hz. Ali,
azadlı kölelerden Zeyd b. Harise ve kölelerden Bilal-i
Habeşi’dir.
• Tâbiûn: Hadis ilminde mümin olarak bir veya
birden fazla sahabeyle karşılaşan ve Müslüman
olarak ölen kimseye denir. Bu tabaka Hz.
Peygamber’in ölümüyle başlamış ve
sahabelerden sonra önemli bir yere sahip
olmuştur. Tabiiler de kendi içlerinde büyükler,
orta yaşlılar ve gençler olarak üç gruba
ayrılmaktadırlar.
• Mahadramûn: Bu grup Hz. Muhammed
döneminde yaşamış ve Müslüman olduğu halde
onu görememiş kimseleri kapsamaktadır. Hz.
Peygamber döneminde yaşamış olmaları
bakımından sahabeye, onunla ilgili hadisleri
sahabeden edindikleri için tabiin tabakasına
benzemektedirler. Üveys el-Karani, Ebu Osman
en-Nehdi ve Alkame b. Kays önemli
muhadramunlardandır.
• Etbâu’t-tabiîn: hicri 110’dan sonra başlayan etba
tabakası tabiinden bir veya birkaç kişiyle mümin
olarak karşılaşan ve Müslüman olarak ölen
kişileri temsil etmektedir. Bu neslin muhaddsileri
hadislerin korunup, rivayet kurallarının
geliştirilip hadislerin bu kurallara göre
aktarılmasına büyük katkı sağlamışlardır.
Râvîlerin Cerh –Ta’dili
Cerh, gerekli tenkid şartlarını taşıyan güvenilir bir alimin
bir râvîyi kendisinde veya rivayetinde tespit ettiği bir
kusurdan dolayı tenkid etmesidir. Ta’dil ise bir râvînin
kendisine ve rivayetine bakılarak güvenilir olduğunu
açıklamaktır. Cerh-ta-dîli ise rivayetlerinin kabulü veya
reddi açısından râvîleri inceleyip özel lafızlar kullanarak
durumlarını açıklayan bir hadis ilmidir.
Cerh-ta-dîli hem Allah hem de kul hakkını ilgilendirdiği
için oldukça dikkat gerektiren bir iştir. Bu yüzden bu işin
geçerli sayılabilmesi için belirlenmiş bazı şartlar
bulunmaktadır:
• Münekkidin cerhedilmemiş, doğru sözlü, tarafsız,
iyi niteli, ilim ve takva sahibi olması
• Münekkidin cerh-ta-dîl sebepleri ile lafızların
anlamlarını iyi bilmesi
• Münekkidin cerh-ta-dîl adabına uyarak tenkidde
ılımlı olması, râvînin kusurlarının yanı sıra
iyiliklerinden de bahsetmesi.
Bir hadisin kabul edilebilmesi için adalet ve zabt denilen
iki temel özelliğinin bulunması gerekmektedir. Adaletin
beş unsuru vardır. Bunlar; İslam, bulûğ, akıl, fısktan uzak
durmak/takva ve mürüvvettir. Muhaddisler bir râvînin
adaletini genel olarak şöhret ve tezkiyesine bakarak tespit
etmeye çalışmışlardır.
Zabt kavramı ezberden rivayet eden râvînin hadisi iyice
ezberlemesi ya da kitaptan rivayet eden râvînin kitabını
her türlü değişikliğe karşı koruması anlamına gelmektedir.
Yani kısaca rivayet konusunda bilgili, duyarlı ve dikkatli
olmasıdır. Zabtın da dört unsuru vardır. Bunlar; teyakkuz,
hıfz, kitabı korumak ve mana ile rivayette lafızların
anlamını bilmektir. Zabtın tespit yolları mukayese ve
imtihandır.
Zabt derecelerine göre râvîler üçe
ayrılmışlardır:
1. Hıfz ve itkan sahibi olanlar
2. Bazen yanılmakla birlikte hadisleri genellikle
sahih olanlar
3. Genellikle hata yapan ve yanılanlar.
Hadis öğrenimi veya öğretimi sırasında uyuklamak, sahih
bir nüsha ile karşılaştırılmamış kitaptan hadis rivayet
etmek, telkine açık olmak gibi kusurlar zabtı bozan
hallerdir.
Râvîlerde cerh sebebi olan kusurlar adalet ve zabt olmak
üzere ili başlık altında toplanmıştır.
Adalet sıfatıyla ilgili kusurlar:
1. Kizbü’r-râvî (yalancılık): Kasıtlı olarak bir söz
fiil, takrir veya sıfat uydurarak Hz. Peygamber’e
isnad etmektir.
2. İttihamu’r-râvî bi’l-kizb (yalancılıkla itham): Hz.
Peygamber’e yalan isnad ettiği bilinmese de
günlük hayatta konuştuğu yalanlar nedeniyle
râvînin rivayette de yalancılık ithamına maruz
kalmasıdır.
3. Fısku’r-râvî (fasıklık): Bilerek fıskını açığa
vuranların rivayetleri reddedilmektedir.
4. Bid’atu’r-râvî (Bid’atçılık): Hz. Peygamber’in
vefatından sonra onun zamanında olmayan bir
şeyi din adına ortaya çıkarmaktır.
5. Cehalet (bilinmezlik): Râvînin zatının veya
durumunun bilinmemesi demektir.
Zabt sıfatıyla ilgili kusurlar:
1. Kesterü’l-ğalat (çok hata yapmak)
2. Fartu’l-ğafle (çok yanılmak)
3. Vehim (yanılma): Râvînin rivayet kurallarını
bilmemesi sebebiyle doğru zannederek yanlış
hadis rivayet etmesidir.
4. Muhafetü’s-sikat (sika rivayetlere muhalefet):
Zayıf bir râvînin kendisinden daha güvenilir bir
râvînin rivayetlerine aykırı hadis nakletmesi
demektir.
5. Sûü’l-hıfz (kötü hafıza)
Cerh-ta’dil eden kişi sayısı olarak sahih kabul edilen
görüşe göre bir yeterli görülmüş ancak iki kişi olması
ihtiyata uygun bulunmuştur.
Hadis rivayeti karşılığında ücret almak konusu
tartışmalıdır. Hediye ve hibe bile olsa rivayet hizmeti
karşılığında menfaat elde edilmesine şiddetle karşı
çıkanlar vardır. Ancak maddi ihtiyaçların giderilmesi göz
önüne alındığında ücret almayı belli koşullarda ya da
koşulsuz şekilde caiz görenler de vardır.
Hadis münekkidlerin tenkidleri sonucunda râvîleri
güvenilirlik derecelerine göre sınıflamışlar ve bunları bazı
ifadelerle belirtmişlerdir. Raviler hakkında birer hüküm
niteliği taşıyan bu ifadelere cerh-ta’dil lafızları denir.
Ta’dil Lafızları
1. Derece: Lafız veya mana yönüyle mübalağa ifade
eden lafızlar.
2. Derece: Aynı veya farklı ta’dil lafızlarının tekrarıyla
râvînin tam güvenilirliğini gösteren lafızlar
3. Derece: Tekrar edilmeksizin güvenilirliği gösteren
lafızlar
4. Derece: Râvî’nin zabtında biraz eksiklik olduğunu
gösteren lafızlar
5. Derece: Dördüncü derecenin altında yer alan
lafızlar.
6. Derece: En düşük ta’dil lafızları
Cerh Lafızları
1. Derece: Hafif cerh lafızları
2. Derece: Orta dereceli cerh lafızları
3. Derece: Kuvvetli cerh lafızları
4. Derece: Ağır cerh lafızları
5. Derece: Çok ağır cerh lafızları
6. Derece: En ağır cerh lafızları
Râvî Biyografileri
Etbau’t-tabiin döneminde tedvin edilmeye başlanan
râvîlere dair bilgiler başlangıçta süâlât denilen eserlerde
bir araya getirilmiştir. Bu eserler aynı zamanda rical
edebiyatının da ilk örnekleridir. Râvîlerle ilgili kapsamlı
biyografi çalışmaları erken dönemlerde meyvelerini
vermeye başlamıştır. Bir kısmı günümüze ulaşabilen bu
eserlerden en önemlileri; Muhammed b. Sa’d, Halife b.
Hayyat ve İmam Müslim’in Tabakât; Yahya b. Main,
İbnü’l-Medini, Buhari, İbn Ebi Heyseme ve Zehebi’nin
Tarih ve Ahmed b. Hanbel ile Darekutni’nin İlel adlı
eserleridir.
Sahabe biyografileri; İbn Kani’nin Mu’cemü’s-sahabe’si,
Ebu Nuaym el-İsbahani’nin Ma’rifetü’s-sahab’si, İbn
Abdilberr’in el-İstiab fi ma’rifeti’l-ashab’ı, İbnü’l-Esir’in
Üstü’l-ğabe fi ma’rifeti’s-sahabe’si.
Sika râvîleri ihtiva eden kitaplar: İcli’nin ve İbn
Hibban’ın Sikat’ları, İbn Hibban’ın Meşahiru ulemai’lemsar’ı,
İbn Şahin’in Tarihu esami’s-sikat’ı ve Zehebi’nin
Tezkiretü’l-huffaz’ı.
Zayıf râvîleri ihtiva edenler: Buhârî, Ebû Zür’a er-Râzî,
Ebû Hâtim er-Râzî, Nesâî, Ebû Zekeriyya es-Sâcî, Ebû
Bişr ed-Dûlâbî, İbn Huzeyme, Ebû Ca’fer el-Ukaylî,
İbnü’s-Seken, İbn Adî, Ebu’l-Feth el-Ezdî, Dârekutnî, İbn
Şâhin, Ebû Nuaym el-İsbahânî ve İbnü’l-Cevzî’nin
Duafâ’ları, İbn Hibbân’ın Mecrûhîn’i Zehebî’nin
Mîzânü’li’tidâl’i ve el-Muğnî fi’d-duafâ’sı ile İbn
Hacer’in Lisânü’l-Mîzân’ı.
Sika ve zayıf zâvîleri ihtiva eden (karma) eserler: İbn
Sa’d’ın et-Tabakât’ı, İbn Maîn et-Târih’i, Buhârî ve İbn
Ebî Hayseme’nin et-Târihu’l-kebîr’leri, Fesevî’nin el
Ma’rife ve’t-târih’i İbn Ebî Hâtim er-Râzî’nin el-Cerh
ve’t-ta’dîl’i karma ricâl kitaplarıdır.
İsim, Künye, Lâkab, Ensab ve Büldan Kitapları: Ali b.
El Medînî ve Ahmed b. Hanbel’in el-Esâmî ve’l- Künâ’sı,
Buhârî ve Müslim’in el-Künâ’sı, Ebû Bişr ed-Dûlâbî’nin
el-Künâ ve’l-esmâ’sı, İbn Mâkûlâ’nın el-İkmâl fî ref’i’lirtiyâb’ı,
Sem’ânî’nin el- Ensâb’ı, Yâkût el-Hamevî’nin
Mu’cemü’l-büldân’ı.