Ünite 5: Yakın Dönem Hadis Çalışmaları - Sorularla Öğrenelim

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
OSMANLI DÖNEMİNDE HADİS İLMİ

1. İlk Osmanlı dârulhadîsinin önde gelen ismi kimdir?

Cevap: İbn Melek diye tanınan İzzeddin Abdüllatif’tir (ö.
797/1394). Tire’de müderrislik yapan İbn Melek Osmanlı
medreselerinde en çok okunan hadis kitaplarından olan
Sâgânî’nin Meşâriku’l-envâr’ı üzerine Mebâriku’l-ezhâr
isimli şerhini yazmıştır.

2. Osmanlı dârulhadîslerinin en önemlileri hangileridir?

Cevap: II. Murad’ın 1435’de yaptırdığı Edirne
Dârulhadîsi , II. Bayezid döneminde 1485 yılında
Amasya’da yaptırılan Abdullah Paşa Dârulhadîsi ile
Kânûnî devrinde 1557’de yapılan Süleymaniye
Dârulhadîsi önemli kurumlardır.

3. Mısır’ın Osmanlı yönetimine katılması hadis ilmi
açısından nasıl bir etki oluşturmuştur?

Cevap: Anadolu hadisçiliğinin gelişmesinde dönüm
noktası olmuştur.

4. Osmanlı dönemi Mısır’ın hadisçileri arasında ilk akla
gelen kimdir?

Cevap: Münavî’dir (ö. 1031/1621).

5. Kanûnî döneminin seçkin âlimi kimdir?

Cevap: İbn Kemâl’in hadis alanında birçok eseri
bulunmaktadır.

6. XVIII. asırda Osmanlı Anadolusunun en önde gelen
hadisçisi kimdir?

Cevap: Amasya’da doğan Yusuf Efendizâde’dir (ö.
1167/1754).

7. Osmanlı eğitim sisteminde ayrıcalıklı bir yeri olan
dârulhadîslerde ders metni olarak okutulan eserler
hangileridir?

Cevap: Sahîhu’l-Buhârî, Sahîhu Müslim, Begavî’nin
Mesâbîhu’s-sünne, Sâgânî’nin Meşâriku’l-envâr gibi
eserleri okutulmuştur.

8. Osmanlı hadis müderrisleri incelendiği zaman, hadis
sahasında çok miktarda ve çok çeşitli eserler vermedikleri
görülür, bunun sebepleri nelerdir?

Cevap:
• Hadis geleneği diğer bölgelere oranla Anadolu’ya
daha geç gelmiştir. Nitekim ilk dârulhadîslerde
hocalık yapanlar rivayet ilimlerinde uzmanlaşmış
kişiler olmaktan ziyade aklî ilimlerde yetişmiş
ama bu arada Buhârî ve benzeri eserleri de
okumuş kimselerdi.
• Osmanlıda âlimler üzerindeki idârî motivasyon,
diğer bölgelerden çok daha güçlüdür. Dolayısıyla
hadisle meşgul olanlar bu alanda yeterliliklerini
ispatlamaya yetecek tarzda çalışmalarla
yetinmişlerdir. Genellikle söz konusu çalışmalar
ders olarak okuttukları kitaba düştükleri şerh,
hâşiye ve ta‘lîk türü eserler olmuştur. Hind,
Yemen, Mısır gibi bölgelerdeki âlimler ise
eserlerini yazarken idârî motivasyonun yerine
sosyal motivasyonla hareket etmişlerdir.
• Tek başına bir sebep olmasa da Osmanlıda
egemen mezhep olarak Hanefîliğin kabul
edilmesi ekoller arasındaki rekabetin oluşmasını
ve tabiatıyla farklı eserlerin yazımını azaltmıştır.
• İslâm kültür tarihinde Osmanlı dönemi bir
olgunluk ve özümseme dönemi olarak kabul
edilebilir. Her alanda olduğu gibi hadis sahasında
da bu dönem bir üretim/eser verme değil, hazım
ve özümseme dönemidir. Yaklaşık sekiz asırlık
birikim Osmanlının elinde siyaset, eğitim, sanatedebiyat,
toplumsal teşkilatlanma ve nitelikli
insan yetiştirme için derinlemesine özümsenmeye
çalışılmıştır.

9. Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî kimdir?

Cevap: 1228/1813’de Gümüşhane’de doğdu. On yaşına
kadar burada kaldıktan sonra ailesiyle birlikte Trabzon’a
göç etti. İlk tahsilini burada yaptı. 1831’de amcasıyla
beraber ticaret amacıyla gittiği İstanbul’dan dönmeyip
orada kaldı. Dînî ilimler öğrenmek için Beyazıt
Medresesi’ne girdi. Beyazıt Medresesi’nde tahsilini
tamamladıktan sonra aynı yerde hoca oldu. Dînî
tahsilinden sonra tasavvufa yöneldi ve Hâlidî şeyhi
Ahmed el-Ervâdî’ye intisap etti. Mânevî tekâmülünü
tamamlayınca şeyh olup tarikatının neşrine başladı. İslâm
dünyasının pek çok yerinde müntesipleri ve kendine bağlı
dergâhları oldu. Dergâh mensupları arasında bir
yardımlaşma ve borç sandığı oluşturdu. Âtıl duran
servetleri bu sandıkta topladı. Bu fonla muhtaçlara
yardımın yanı sıra bir matbaa kurarak basılan eserlerin
ücretsiz dağıtımını sağladı. Ayrıca İstanbul, Bayburt, Rize
ve Of’ta birer kütüphane kurdu.

10. Gümüşhânevî’nin hadis alanındaki eserinin adı nedir?

Cevap: Râmûzü’l-ehâdîs son dönemin en çok okunan
hadis kitaplarından birisi olmuştur. Eserin içerdiği 7103
hadisin 6402’si kavlî ve fiilî merfû rivayetlere, 701’i
Resûlullah’ın hilye ve şemâiline dairdir.

11. Muhammed Zâhid el-Kevserî kimdir?

Cevap: Muhammed Zâhid el-Kevserî, 1296/1878’de
Düzce’nin Hacı Hasan Efendi köyünde doğdu. İlk tahsilini
Düzce hocalarından yaptı. İlk eğitimini tamamladıktan
sonra İstanbul’a gitti Kadıasker Hasan Efendi Dâ-
rulhadîs’inde ders almaya başladı. Daha sonra Fatih
Camii’nde Eğinli İbrahim Hakkı, Alasonyalı Ali
Zeynelâbidin gibi hocalardan ders aldı. 1325/1907’de
icazetini aldıktan sonra aynı yerde öğretimle meşgul oldu.
Bu arada dinde reform iddiasında bulunan ittihatçılarla
mücadele etti. Bir okul açması için tayin edildiği
Kastamonu’da üç yıl kaldı. İstanbul’a dönüşünde
Dârüşşafaka’ya tayini yapıldı. 1341/1922’de Mısır’a gitti
ve orada 1371/1952’de vefat etti.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİNDE
HADİS İLMİ


12. 1950’li yıllara kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
öncülük ettiği bu faaliyetin yanında kırk hadis geleneğinin
ya da hadis sayısı biraz artırılarak 101 veya 1001 hadis
tercüme ve şerhinin yapıldığı görülmektedir , bunun
örnekleri hangi eserlerdir?

Cevap: Ahmed Naim’in Kırk Hadis’ini (1925) veya
Münir Selâmi Yurdatap’ın Binbir Hadis Tercümesi ve
Tefsiri’ni (1941) buna örnek olarak zikredebiliriz.

13. Türkiye’de akademik hadisçiliğin başlatıcısı kimdir?

Cevap: Aslen Bosnalı olup uzun yıllar başta Ankara
İlâhiyat Fakülte’si ve Erzurum İslâmî İlimler
Fakültesi’nde dersler veren M. Tayyip Okiç’tir.

14. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki hadis çalışmaları hangi
türdedir?

Cevap: Kitap, makale ve tez çalışmaları olarak üç farklı
türde ortaya çıkmıştır.

15. Türkiye Cumhuriyeti’de hadis ilmi seyri nasıl
olmuştur?

Cevap: Genel olarak değerlendirildiğinde Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 1950’li yıllara kadar hadis
çalışmaları açısından ciddi bir durgunluk yaşanmış, bu
tarihten sonra ise yeni bir döneme girilmiştir. 1960-70’li
yıllar telif ve tercüme açısından açılım yılları olarak
görülebilir. 1980’lere gelindiğinde ise klasik hadis
kitaplarının tercüme edilmesinin yanında, bunların
Arapça baskıları da gerçekleştirilmiştir. Bugün artık,
yukarıda temas edildiği gibi, ulusal ve uluslararası
düzeyde de ciddi çalışmalar ve yayınlar yapılmaktadır.

HİND ALT KITASINDA HADİS İLMİ

16. Hind alt kıtasinda İkinci asır hadisçilerinin önde
gelenleri kimlerdir?

Cevap: Sind’e nisbetle bilinen Ebû Musa Necîh esSindî’dir.
Bu zat meğâzî ve siyerle ilk uğraşanlardandır.
Bir diğer hadisçi, Recâ es-Sindî de büyük bir hadisçi idi.

17. Hz. Peygamber’in mektuplarını ilk toplayan kişi
kimdir?

Cevap: Hind bölgesinde yetişen muhaddislerden Ebu
Cafer edDeybülî’dir.

18. Safevîlerin İran’daki Şiî baskısı Hind alt kıtası
açısından nasıl bir sonuç doğurmuştur ?

Cevap: Sünnî âlimlerin de Hind’e göçmelerine ve diğer
İslâmî ilimler arasında hadis ilmini oraya götürmelerine
yol açmıştı. Bu âlimlerden birisi Seyyid Şerîf Cürcânî’nin
talebesi ve Sahîh-i Buhârî’nin âli senedine sahip olan Şeyh
Nureddin Ahmed eş-Şîrâzî idi.

19. Hind bölgesinde en köklü etkiyi yapmış olan alim
kimdir?

Cevap: Şah Veliyyullah b. Abdirrahîm ed-Dehlevî (ö.
1176/1762) olmuştu.

20. Muhammed Enver Şâh Keşmîrî kimdir?

Cevap: Muhammed Enver Şâh Hüseynî Keşmîrî,
muhaddis, müfessir, fakîh, usûlcü, mütekellim, sûfî, edib
ve muhakkik vasıflarına hakkıyla sahip olan bir âlimdir.
1292/1875’de Keşmîr’e bağlı Vodvân kasabasında doğdu.
Beş yaşına geldiğinde Ku’rân-ı Kerîm okumaya başladı.
Daha sonra babasından Farsça edebi eserler okudu. On
yaşını doldurmamışken Farsça nazım ve nesir yazma
seviyesine geldi. Keşmîrî, Keşmîr ve civarındaki
âlimlerden ilim tahsilini bitirdikten sonra komşu Hezâre
bölgesine gitti ve orada, üç yıl boyunca mantık, felsefe,
kozmografya vb. ilimleri tahsil etti. Daha sonra
Diyobend’deki Dâru’l-Ulûm Medresesi’ne gitti. Burası
Hindistan’ın Ezher’i gibi idi. Oranın Rabbânî
âlimlerinden, öncekilere ilâveten, sahih ilim, isabetli
görüş, sünnete ittiba aşkı, ahlâk ve edeb güzelliği kazandı.
Bu medresede birçok hadis ve fıkıh kitabı okudu ve
1313/1896’da buradan mezun oldu. Mezuniyetinden sonra
bir müddet Delhi’de hocalık yaptı. Orada elMedresetu’lEmîniyye
ismiyle, kısa zamanda meşhur olan bir okul da
açtı. Daha sonra Keşmîr’e döndü. Orada da bir okul açtı
ve halkı irşada, yaygınlaşan bidatlerle de mücadeleye
başladı. 1323/1905’de hacca gitti. Karşılaştığı âlimlerden
ve Medine’deki zengin kütüphanelerden istifade etti. Geri
döndüğünde bir müddet Diyobend’de kalıp hocalık yaptı.
Yıllarca Kütüb-i sitte ve benzeri eserler okuttu.

21. Keşmîrî’nin hadis okuturken takip ettiği genel usulü
nedir?

Cevap:
• Gerekli gördüğü yerlerde râvîler hakkında kısa
açıklamalarda bulunurdu.
• Ümmet arasındaki ihtilaflı konulara itina gösterir,
onlara tatmin edici izahlar getirirdi.
• Önceki âlimlerin özgün ve her yerde
bulunamayan görüşlerini naklederdi.
• Ders esnasında bahsi geçen bir kitabın ilmî
tenkidini yapardı.
• Daha çok müşkil yerleri halletmeye çalışırdı.
• Bir konuda geniş açıklamalara girişmekten
ziyade fazla konuya temas etmeye önem verirdi.
• Ders esnasında konuyla dolaylı olarak ilgili olan
şeylere de, talebeye faydalı olacağını
düşündüğünde, temas ederdi.
• Çoğu kere bir şey nakleder, sonra bunun ilmî bir
tenkidini yapardı. Böylece talebeye ilmî tenkid
usulünü göstermeye çalışırdı. Bununla beraber
âlimler hakkında edebli olunmasını, aşırılığa
kaçınılmamasını ve onların takdir edilmesini
tavsiye ederdi.

22. Muhammed Abdülhayy Leknevî kimdir?

Cevap: Ebü’l-Hasenât Muhammed Abdülhayy el-Leknevî
1848’de Banda’da (Hindistan) doğdu. Babası otuzdan
fazla eseri olan önemli bir âlimdir. Küçük yaşta başladığı
eğitimini on yedi yaşında tamamladıktan sonra babasıyla
gittiği Haydarâbâd’da Medresetü’n-Nizâmiyye’de iki yıl
eğitim öğretim faaliyetinde bulundu. 1304/1886’da vefat
etti.

23. Zafer Ahmed Tehânevî kimdir?

Cevap: 1310/1892’de Diyobend’de dünyaya gelen
Tehânevî, ilk tahsilini Dâru’lUlûm Diyobend’de
tamamlamış daha sonra Kanpur’daki Câmiu’l-Ulûm’u
bitirmiştir. Son olarak Mezâhiru’l-Ulûm’a gelen Halil
Ahmed Sehâ- renpûrî’den devre-i hadis okuyarak on sekiz
yaşında mezun olmuştur. 1974’deki vefatına kadar hadis
dersleri vermeye devam etmiştir.

24. Fazlurrahman kimdir?

Cevap: Bugünkü Pakistan’ın kuzeybatısında yer alan
Hezâre’de 1919 doğdu. İlköğrenimini medrese eğitimi
tarzında aldıktan sonra Lahor’da yüksek öğrenimine
başladı. 1940’da Pencap Üniversitesi Arapça bölümünden
mezun oldu, akabinde burada yüksek lisans yaptı. Burada
başladığı doktora çalışmasını 1946’da gittiği İngiltere’de
sürdürdü ve Oxford Üniversitesi’nde tamamladı.
Kanada’da ve Amerika’da öğretim üyeliği yaptı. 1988’de
vefat ettiğinde Amerika’daki Chicago Üniversitesinde
İslâm düşüncesi profesörü olarak görev yapıyordu.

ARAP DÜNYASINDA HADİS İLMİ

25. Son dönemde İslâm dünyasında Mısır merkezli olmak
üzere hadis ilmine önemli katkılar sağlayan çalışmalar da
yapılmıştır ,bunlar arasında kimler vardır?

Cevap: Muhammed Habibullah eş-Şinkîtî’nin Buhârî ve
Müslim’in Sahih’leri üzerine yaptığı düzenleme ve şerh
çalışmaları ile Mahmud Muhammed Hattâb es-Sübkî’nin
el-Menhelü’l-azbü’l-mevrûd adlı Sünen-i Ebu Davud şerhi
zikredilebilir. Yine Muhammed Fuâd Abdülbâki ile
Ahmed Muhammed Şâkir’in hadis kitaplarının ilmi neşri
konusunda gösterdikleri gayretler de zikre değerdir.

ORYANTALİSTLER VE HADİS

26. Oryantalizm nedir?

Cevap: Oryantalizm veya diğer bir isimlendirmeyle
şarkiyatçılık genelde Batılıların, Doğu halklarını özelde
ise İslâm dünyasını çeşitli açılardan ve bilhassa dini
kaynaklarını inceledikleri alanın ismidir. Bu çalışmaları
yapanlara oryantalist veya müsteşrik denir.

27. Oryantalistlerin İslâm araştırmalarının sebepleri
nelerdir?

Cevap: Oryantalist araştırmalar salt akademik kaygılardan
öte, özellikle sömürge döneminde, İslâm dünyasını daha
yakından tanıyarak bu bölgelerde yürütülecek faaliyetlere
malzeme sağlama amacı.

28. Modern oryantalizmin başlangıcı nerede olmuştur?

Cevap: 1795’de Paris’te Sylvestre de Sacy tarafından
Yaşayan Doğu Dilleri Yüksek Okulu kuruldu. Bu okul
bütün Avrupa’ya şarkiyatçı hocalar 135 yetiştirdi.
Paris’teki okulun kuruluşundan hemen bir asır sonra,
Almanya’da birçok üniversitede okutulan şark dillerinden
başka Berlin’de Saminar für Orientalische Sprachen
(Şarkiyat Dilleri Okulu) ismi ile bir okul kuruldu (1887).
İngiltere’de Cambridge’de okutulan doğu dillerine ek
olarak Londra’da School of Oriental Studies (Şarkiyat
Araştırmaları Okulu) adıyla bir okul (1906), Rusya’da ise
Kazan Üniversitesi’nde 1804’de, Petersburg
Üniversitesi’nde 1854’de olmak üzere birer Şark Fakültesi
açılmıştı.

29. Oryantalistlerin gayesi nedir?

Cevap: Müsteşriklerin dinî, siyâsî, iktisadî ve ilmî
gayelerinin bulunduğu, ancak bunlardan dinî ve siyasî
olanların daha yaygın ve fazla olduğu görülmektedir. Bazı
oryantalistler eserlerinde Kur’ân-ı Kerîm’i ve Hz.
Peygamber’i över gibi görünseler de, eserlerinin ana
fikrini ifade eden bir veya birkaç cümle içerisinde,
İslâm’ın temelini sarsmaya ve inanç düzenini yıkmaya
yönelik fikirlerle karşılaşmamak mümkün değildir.
Onların fikirlerinde iki ana mesele daima kendini gösterir:
1. Hz. Peygamber’in peygamberliği hakkında şüpheler. 2.
Kur’ân-ı Kerîm’in menşei ve vahiy kaynaklı olup
olmadığ