Sosyal Ağlarda medya Okuryazarlığı ve Akıcılığı

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Sosyal ağların farklı kullanım alanları incelendiğinde,
bu ortamların sundukları olanaklar yanında
birtakım riskleri de içerdikleri görülmektedir. Kullanıcıların,
üreticiye dönüştükleri bu ortamlarda,
bilinçli ve sorumluluk sahibi birey davranışı göstermeleri
için medya okuryazarlığı önem taşımaktadır.

Medya okuryazarlığının temelinde önemli
iki unsur bulunmaktadır. Bunlardan birincisi içeriğe
erişebilmek için teknolojiyi kullanabilme becerisi,
ikincisi ise sunulan içeriği anlamanın yanı
sıra içeriği değerlendirebilme yeteneğidir (Solmaz
ve Yılmaz, 2012). Dolayısıyla medya okuryazarlığı;
erişim, analiz edebilme, değerlendirme ve içerik
üretimini kapsayan becerilerden oluşur. Bu beceriler
birbirini destekleyerek dinamik bir öğrenme
sürecini oluşturur. Örneğin içerik üretirken kullanıcı
diğer kullanıcılar tarafından üretilen içerikleri
analiz etmeyi öğrenebilir, analiz ve değerlendirme
becerilerini geliştirirken ise internetin farklı kullanım
alanlarını keşfedebilir (Livingstone, 2004).

Sosyal ağlar için düşünüldüğünde
medya okuryazarlığı; içerik yaratma,
üretme, yazma ve düzeltme gibi yeterlilikleri
gerektirmektedir. Eleştirel medya
okuryazarlığı olarak tanımlanan kavram ise medya
metinlerinin eleştirel okunmasıyla ilgilidir ve demokratik
toplumlarda katılımın sağlanması açısından
önem taşır. Sosyal ağları yetkin kullanacak bilgi
ve becerilere sahip olmayan kullanıcılar bu ortamlarda
risk yaratmaktadır. Bu riskler arasında paylaşılan
bilgi ve içeriklerin yasa dışı, taraflı veya yanlış
olması ve nefret söylemi sayılabilir. Nefret söylemi;
bireylere ırkları, ten renkleri, etnik kökenleri, toplumsal
cinsiyetleri, milliyetleri, dinleri, cinsel kimlikleri
gibi bireysel ayrımcılık temelinde yöneltilen
nefreti içeren ve teşvik eden söylemlerdir
(Binark, 2013).

Sosyal ağlarda anonim olabilme durumu her
ne kadar ifade özgürlüğü açısından önemli görülse
de nefret söylemine kapı açmamalıdır. Sosyal ağ-
larda medya okuryazarlık düzeyinin düşük olması,
aşırı ticari içeriklerin ve yanıltıcı reklamların kullanılması
gibi olumsuz sonuçlar da yaratabilmektedir.
Sosyal ağlar bilinçli kullanıldığı takdirde toplumsallaşma
açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Medya okuryazarlığı konusunda, hem çocuklar
hem de yetişkinler bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmelidir.

Bu farkındalık sayesinde, kullanıcılar
sosyal ağlarda yaşanan etik sorunlar konusunda önlem
alabilirler. Dijital/sayısal medyada karşılaşılan
etik ihlaller incelendiğinde, karşılaşılan belli başlı
sorunlar arasında; özel yaşamın gizliliği, içeriğin
asıl kaynağının gösterilmemesi, üretilen içeriklerin
olgunlaşmadan ve doğruluğu teyit edilmeden yayılması,
kişisel verilerin güvenliğinin sağlanamaması,
dijital gözetim, veri madenciliği, yoğun reklam içeriği,
yanıltıcı etiketleme, nefret söylemi ve bireyin
sadece tüketici olarak algılanması gibi durumlar sayılmaktadır
(Binark ve Bayraktutan, 2013).

Sosyal ağların kullanımı söz konusu olduğunda,
medya okuryazarlığı kavramına ek olarak
medya akıcılığından da söz edilebilir. Medya akı-
cılığı, tüketilen ve üretilen içeriğe göre iki şekilde
değerlendirilebilir. Tüketici konumda öncelikle
mesaj, verildiği aracın/ortamın etkilerinden arındırılarak
anlaşılabilmeli ve sonra analiz edilip gerçekliği
geçerlenmelidir. Ardından ortam, biçim
(renkler, font), akış (mesajın verilişi) ve uyum
(ortam, mesaj ve hedef kitle arasında) açısından
değerlendirilir. Üretici konumda ise, mesajın içeriğinin
ne olacağı ve bu içeriği vermekle sonuçta
ne beklendiğinin netleştirilmesi gerekmektedir.

Daha sonra, içeriğin verileceği doğru ortama karar
vermek amacıyla içeriğin sunulacağı hedef kitle,
üreticinin ortamı kullanma yeterlilikleri ve sı-
nırlayıcı etkenler (bütçe, işin teslimat zamanı vb.)
göz önünde bulundurulur.

Sosyal ağların, iletişim araçları olarak etkin kullanılmaları
konusunda tartışılan bir diğer kavram dijital
akıcılıktır. Günümüzde çevrim içi erişilen bilgilerin
eleştirel olarak sorgulanması ve bilinçli yargılara varılması
becerisi büyük önem kazanmıştır. Özellikle
eğitimciler ve iletişimciler tarafından tartışılan bu
kavram, öncelikle İnternet kullanımı deneyimi ile
ilişkilidir. İnternet’in ve arama motorlarının nasıl çalıştığı,
kullanıcılar tarafından üretilen içeriklerin nasıl
yayınlandığı, websitelerinin tasarımı ve İnternette
kimlik oluşturma gibi temel fonksiyonları anlamayı
gerektirmektedir. İkinci olarak, İnternet’teki içerikleri
eleştirel şekilde değerlendirebilme, bilgilerin geçerli
ve güvenilir olup olmadığı konusunda farklı kaynaklardan
kontroller yapabilme, farklı kalitede içerikleri
ayırt edebilme ve kanıtları sorgulayabilme yeterliliklerini
içerir. Dikkat çekilen bir üçüncü kategori ise
kullanıcı çeşitliliğinin farkında olunması ile ilgilidir.

Paylaşılan bilgiler ve yapılan yorumların bir tartışma
veya sunum içerisinde kişisel fikirler veya belli bir dü-
şünce şeklinin veya kültürün ürünü olduğunun ayırt
edilebilmesi önemlidir. Dolayısıyla dijital akıcılık kavramı,
eleştirel düşünme becerilerinin ve yaratıcılığın
İnternet teknolojileri yeterlilikleri ile uyum içerisinde
kullanılmasını gerektirir. Sosyal ağlar ile ilgili yapılan
çalışmalarda ayrıca grup kutuplaşması kavramıyla karşılaşılmaktadır.

Benzer görüşlere sahip bireyler, üye
oldukları ortak bir grupta yaptıkları tartışmalarda birbirlerini
onaylayarak, tartışmanın başladığı noktaya
göre çok daha fazla ortak görüşlerine bağlanabilmektedir.
Bu durum özellikle forumlarda gözlenmekte
olup görünmez bir oto-propagandaya dönüşebilmektedir.

Alternatif fikirlerin, haberlerin yer almadığı ortamlarda
örneğin siyasi görüşlerin radikalleşmesi söz
konusu olabilir (Miller ve Bartlett, 2012).

Sosyal ağlarda bireyler kendilerini sosyal bir ortamda
ifade ettikleri ve bu ortamda sanal kimlik
oluşumu sırasında diğerleriyle gerçekleşen etkileşim
önemli olduğu için, özellikle çocukların ve gençlerin
yüz yüze oldukları riskler konusunda bilgilendirilmeleri
gerekmektedir. Gizlilik ayarlarının yapılması,
içerik paylaşımı hakkında okuryazarlık, kötüye
kullanma ve suistimallere karşı tedbirler alabilme
gibi konular, özellikle “ebeveynlerinin ağlardaki
sanal dünyalarına karışmalarını istemeyen” gençler
için çok daha önemli olabilmektedir (Livingstone,
2008).

Çünkü nelerin çevrim içi paylaşılıp nelerin
paylaşılmaması noktasındaki kararlar, örneğin genç
yaştaki kullanıcılar için psikolojik durumlarına göre
bile değişebilmektedir. Sosyal ağlarda var olabilmek
için profil yaratmak ve bilgileri arkadaşlarla paylaş-
mak gerekmektedir. Ancak özel hayatın ne kadar
paylaşılacağı ve arkadaşlık sınırının nerede, nasıl
çizileceği bireylerin kendi kararlarıdır. Bu kararların
bilinçli alınabilmesi ve doğru uygulanabilmesi için
eleştirel düşünme ve problem çözme becerileri geleceğin
dünyası için çok daha önemlidir.

Sosyal ağ siteleri, kullanıcıların belli bir sistem
içerisinde profil yaratarak bağlantı kurdukları kullanıcılar
ile bilgi paylaşımında bulundukları web
tabanlı hizmetlerdir. İnternet ve ağ teknolojileri,
bireylerin istedikleri zaman paylaşımda bulunabilmelerini
sağlayan kolaylık ve esneklikler sunmaktadır.
Sosyal medyanın etkileşim özelliğine
dayanan ve kullanıcıların aktif üreticiler oldukları
paylaşım siteleri; sosyalleşme, alışveriş, eğlence,
eğitim başta olmak üzere farklı motivasyonlarla
tercih edilmektedir.

Türkiye’de en yaygın kullanılan sosyal ağ siteleri
Facebook, Twitter, Google+, LinkedIn ve Instagram’dır.

Kullanıcı sayılarının ve çevrim içi ağlarda geçirilen sürenin
artma eğiliminde olması farklı sektörlerin bu ortamlara ilgisini
çekmektedir. Kurumlar da profil yaratarak ve
çeşitli uygulamaları kullanarak ürün ve hizmetlerini
tanıtmak ve hedef kitleleriyle buluşmak için
bu ortamlardan faydalanmaktadır. İletişim aracı
olarak ağların popülerliğinin her geçen gün arttığını
söylemek mümkündür. Paylaşım sitelerinde
oluşturulan gruplar, ortak ilgi alanları etrafında
buluşan kullanıcılardan oluştuğu için sanal topluluklar,
bilgi akışının hızını artıran bir faktördür.

Ancak bu siteleri kullanırken, uygulamaların kullanıcıların
hangi bilgilerine erişim sağladığının
kontrol edilmesi önemlidir. Sosyal ağlarda kullanıcıların
içeriğe erişebilmek için teknolojiyi kullanabilme
becerileri kadar, sunulan içeriği anlamaları
ve hatta söz konusu içeriği değerlendirebilme
yetenekleri de önem kazanmaktadır. Dolayısıyla
medya okuryazarlığı ve akıcılığı yetkinliklerinin
kazanılması, paylaşım sitelerinin yarattıkları olanaklar
yanında taşıdığı riskler konusunda da farkındalık
yaratma ve kullanıcıları bilinçlendirme
açısından önemlidir.