Allah İnancı

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Allah İnancı
« : 03 Şubat 2018, 10:39:56 »
İslam dininin iman esaslarından ilki Allah’a imandır. Allah’ın varlığına iman
bu dinin inanç sisteminin özünü oluşturur. Bütün dini tasavvurları ve
varlıklar arasındaki ilişkileri şekillendiren bu inanç ortaya konmadan diğer
iman esaslarını benimsemek mümkün değildir. Nitekim bir hadiste “İman
nedir?” sorusuna ilk olarak “Allah’a iman etmektir” cevabı verilmiştir.
(Buhâri “İman”, 37) İslam dinine girmek de Allah’ın varlığını ve birliğini
kabul etmekle gerçekleşir.

Allah’a iman, aynı zamanda insanın yeryüzüne geliş gayesidir. İnsanın
dünyadaki asıl görevi kâinatı yaratan yüce güce inanmak ve onun emirlerini
yerine getirmektir. Bu yönüyle iman, Allah’a bağlılığın da göstergesidir.
Peygamber tarafından getirilen esasların bütününü kuşatan iman, hayatın
bütün alanlarını düzenleyen bir etkiye sahiptir. Kişi inancının gereğini yerine
getirirken buna ters düşen davranışlardan uzak durur. Böylece hem kendi iç
dünyasında huzur bulur hem de çevresine örnek davranışlar sergilemiş olur.

İlahî bir varlığa inanmak, bir inanca sahip olmak insanın temel
özelliklerinden biridir. İnsan sürekli olarak varlık ve olaylar hakkında
düşünerek içinde bulunduğu ortamı anlamaya çalışır. Böylece o tabiata hâkim
olan, kudret sahibi bir yaratıcı fikrine kolayca ulaşır. Bu nedenle tarih
boyunca tüm toplumlarda bir yaratıcı fikrinin olduğu görülür. Irkları, ülkeleri,
dil ve kültürleri birbirinden farklı olan insanlar, her ne kadar bu yaratıcının
niteliklerinde farklı anlayışlara sahip olmuşlarsa da onun varlığından asla
şüphe etmemişlerdir. Tarihin çeşitli dönemlerinde puta, ateşe, güneşe ve
yıldızlara tapınma şeklinde kendini gösteren bu ihtiyaç inanmanın tüm
insanları kuşatan evrensel bir nitelikte olduğunu göstermektedir. İnkârın
(inançsızlık) en uç noktasına ulaşmış olan kişiler bile zor durumda
kaldıklarında yüce bir güce sığınmışlardır. Ancak bazı durumlarda dıştan
gelen olumsuz etkiler şahsiyeti henüz olgunlaşmamış insanları imanda
şüpheye düşürebilmiştir. Bu duruma bazen nefsânî arzuların da eklenmesiyle
insan kendini inkâr karanlığında bulabilmiştir.