Ünite 1 : Günümüz Fıkıh Problemlerinin Çözümünde İlke ve Kurallar - Konu Anlatım

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
İslam bilginleri dini şu şekilde tanımlar: Din akıl sahibi insanları kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilahi bir kanundur.
Fıkıh terminolojisinde Kuran ve Sünnet metinlerine ortak bir terimle “nas” adı verilir.Din ilahi kaynaklı naslar aracılığı ile Allah’ın insanlara hitabı yani buyurmasından ibarettir.

İçtihat;”Fakih’in Şeri ameli bir meselenin hükmünü ilgili delillerden çıkarabilmek için olanca gayretini sarfetmesi “şeklinde tanımlanmaktadır. Bu melekeye sahip olan kimseye müçtehit adı verilmektedir.
Toplumsal hayat sürekli bir değişim içindedir.Sosyal bilimciler “değişmeyen bir şey varsa o da hayatın sürekli değiştiği gerçeğidir”derler.
İslam’ın bir taraftan özünü safiyetini koruyup diğer taraftan durmadan değişen hayat realitesine uyum sağlama zorunluluğu ve yeteneği onun bazı hükümlerinde zamana çevreye ve şartlara göre nispi bir değişme olup olmayacağı meselesini gündeme getirmiştir.Bu konu klasik fıkıhta “ahkamın tağayyürü” hükümlerin değişmesi adı altında ele alınmıştır.
Bu değişim fıkhın neshi iptali olmayıp belirli şartlarda uygulanması istenen hükmün o şartlar oluşmadığı için uygulanmaması demektir.Şartlar eski haline döndüğünde önceki hüküm tekrar yürürlüğe girebilir.

Fıkhın Değişme İle Bağdaşmaz Gözüken Özellikleri
1.Dini Hükümlerin İlahi Nitelikli Oluşu:Kuran-ı Kerim bütün itibariyle vahiy mahsulüdür.İkinci kaynağı sünnettir ki o da vahye dayandığı en azından vahyin kontrolüne tabi olduğu kesindir.Fıkhın iki temel kaynağının vahiy oluşu onun ve ondan çıkarılan hükümlerin ilke olarak değişmez ve değiştirilemez oluşunu gerektirir.
2.İslamın Kemale Ermiş Olması:İslam dininin tamamlanmış bütünlüğe ulaşmış kemale ermiş olması da hükümlerin değişmesine engel olarak gözüken hususlardan biridir.İslam bilginlerinin geneli Hz Peygamber kabul edilmez olarak nitelendiren yenilikleri bid’at kavramıyla ilişkilendirmiş ve bununla kastedilen şeyin dinin özünde ve ibadetlerinde yapılan yenilikler olduğunu belirtmişlerdir.

Fıkhın Değişmeye Açık Olduğunu Gösteren Özellikleri
1.İslam Dininin Evrenselliği: İslam herhangi bir coğrafi bölge olmaksızınbütün insanlığa hitap eden bir dindir.
2.Hükümlerin Esnekliği:Hükümlerin esnekliğinden anlaşılan bazı hükümlerin zamana mekena ortama ve şartlara göre farklı şekiller alabilme yeteneğidir.Esneklik hükümlerin yeni mesele ve olayları çözüme kavuşturma ve olayları çözüme kavuşturma ve onları yerli yerinde oturtma konusunda üstün bir kabiliyete sahip bulunduğunu anlatır.Fıkıhta özellikle kolaylık ve zaruret prensipleri hükümlerin esnekliğini sağlayan en önemli araçlardandır.

İslam bilginleri değişmenin ilke olarak mümkün olduğunu kabul ederler.İslam bilginleri hükümleri 2’ye ayırmaktadır.
1.Taabbudi Hükümler:Taabbudi hükmün en temel özellikleri kesin nassa dayanmış olması dinin aslına dahil olması kıyasa konu olmaması ve özü itibariyle değişime kapalı olmasıdır.
2.Talili Hükümler:Talili hükümler genişletilmeye ve değiştirmeye elverişli alanlarını oluşturmaktadır. Hükümlerin bu şekilde ikiye ayrılması Zahiriler hariç tüm İslam bilginleri tarafından kabul edilmektedir.
Nevazil kelimesi fıkıh tarihinin ilk dönemlerinde genel olarak yeni ortaya çıkan ve hakkında şeri bir hüküm verilmesi gereken mesele ve olayları ifade etmek üzere kullanılmıştır.

*Hanefilerde nevazil görüşlerini toplayan ve günümüze ulaşan ilk eser Ebu’l-Leys es-Semerkandi’nin Kitabun Nevazil adlı eseridir.
*Natifi = el vakıat
* Sadruşşehid = el vakıat
* Kadihan = el Fetava
*Keşşi = Mecmu u’n Nevazil ve’l Havadis ve’ Vakıat

GÜNÜMÜZ FIKIH PROPLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜ
1.Modernist/tarihselci yaklaşım: Bu yaklaşım her şeyin tarihe göre değiştiği ve tarihsel olanın evrensel olamayacağı temel düşüncesine dayanmaktadır.

2.Yeni Selefeci Yaklaşım: Bu yaklaşım klasik fıkıh birikimini ve geleneğini büyük ölçüde yok sayan reddeden bir anlayışa sahiptir.Gelenekten kopuk ve gerçekle irtibatı zayıf olan bu yaklaşım günümüz fıkıh problemlerini çözmede yeterli bir yaklaşım olarak görülmemektedir.

3.Gelenekselci taklitçi yaklaşımlar: Bu yaklaşımın sahipleri belirli mezheplerin fıkıh eserlerinde yer alan görüş ve açıklamaları çoğunluk itibariyle değişmez evrensel değişmez hükümler olarak görürler. Günümüzde bu görüşü savunanlar gittikçe azalmaktadır.

4.Akademik Yaklaşımlar: Bu yaklaşımlarda klasik fıkıh geleneğindeki yöntem ve görüşlere büyük değer verirler günümüz fıkıh problemlerinin çözümünde öncelikle bunlara başvururlar.

*Mısır’da Ezher’e Bağlı İslam araştırmaları akademisi 1961 yılında kurulmuştur.
*Dünya İslam Birliği Akademisi 1976 yılında Mekke’de kurulmuştur.
*İslam Konferansı Teşkilatı Fıkıh Akademisi 1983 yılında İslam Konferansı Teşkilatına bağlı olarak kurulmuştur.Merkezi Suudi Arabistan’ın Cidde şehrindedir.Amacı dünyanın her tarafındaki Müslümanların karşılaştıkları çağdaş dini problemlere çözüm aramaktır.
*Avrupa Fetva Ve Araştırma Kurulu (ECFR) Avrupa’daki Müslümanların dini ihtiyaç ve problemlerine çözüm üretmek üzere kurulmuş merkezi İrlanda’nın Dublin kentinde olan bir kuruldur.