1 – Kur an da ilim ve ondan türeyen kelimeler yaklaşık kaç yerde geçer ?
750
2-Kelam , felsefe ve tasavvuf okullarının ortaya çıkış sebebi nedir ?
İslam fıkıh usulünde ‘’tearuzü’l edille’’ delillerin çatışması bahisleri bu sorunu fıkıhla ilgili alanda çözümlemeye çalışır. Nitekim İslam düşünce geleneği metinlerin zahirlerindeki bu çelişkileri anlamlandırmak için yoğun bir çaba gösterecektir.
3 – İslam ın diğer iki semavi din geleneğinden farkı nedir ?
İslam, tarihi bir gerçeklik olarak devletle beraber var olmuştur. Yahudilik ve Hıristiyanlık ise doğuşları itibariyle devletle beraber ortaya çıkamamışlardır.
4- Diğer kültürlerin meydan okuması nasıl oldu ?
Mecusiliğin bir kolunun evrenin ve evrendeki oluş bozuluşu açıklamak için kullandığı iki ezeli ilke yani iyilik ve kötülük ilkesi cevap verilmesi gereken bir eleştiriydi. Bu doğrudan Allah’ın birliğine yönelmiş bir meydan okumaydı. Yüne Dehriyye olarak anılan gruplar evrenin zamanın eseri olduğu şeklinde görüşler ileri sürdüler.Bu görüş aynı zamanda cahiliye Arapları arasında da bulunmaktaydı. Yine tabiatçılar olarak isimlendirilen bir grubun Tanrı yı dışlayarak evreni sadece tabiatın bir eseri olduğu iddiası da cevaplanmalıydı. Bu son iki eleştiri ise Tanrı nın mutlak ezeliliğine ve varlığına yönelik bir meydan okumaydı.Yine hint kökenli Brahmanların ki berahime olarak anılmaktaydı- Peygamberliğin Allah’ın mutlak adaletine aykırı olduğunu ileri sürüyorlardı. Hıristiyanlar ise Bir ama üç tanrı inancını yani teslis inançlarının doğru olduğunu savunuyorlardı. Ayrıca Hıristiyanlar kendi inançlarını korumak için Kur an ın ezeli oluşunu da teslisin ezeli unsurlarına benzetti.İslam dünyasının kendi içinde ortaya çıkan batiniler ise hermetik kültürle ilişki içerisindeydi. Batıniler dini metinlerin zahiri manalarının önemli olmadığını iddia ettiler. Önemli olan batini deruni anlamdı. Onlara göre akli objektif bilgi kurtuluşa ve mutluluğa erdiremezdi. Kurtuluş ve mutluluk ancak masum imamların takip edilmesiyle elde edilebilirdi. Batinilerin bu eleştirileri ise dini metinlerin anlamları konusunu tartışma odağı yaptı. Dini metinlerin lafzıyla manaları arasındaki ilişki detaylı bir şekilde araştırılmalıydı.
5- İslam düşünce okulları nelerdir ?
Kelam – Felsefe- Tasavvuf
6- İslam felsefe okulları nelerdir ?
Tabiatçılık – Dehrilik – Meşşailik – İşrakilik
7- Kelam okulları nasıl ortaya çıktı ?
Hz Peygamber (sav) in ölümünün arkasından kimin halife olacağı sorunu ortaya çıktı. Hz Ali nin sonraki taraftarları halifenin kimin olacağının dinen, vahiy yoluyla belirlendiğini iddia etmişlerdir. Hz Osman ın öldürülmesiyle ardından Hz Ali nin hilafeti döneminde meydana gelen Cemel ve Sıffin savaşları meydana gelmiştir. Bu bağlamda bir Müslümanı öldürmenin dini hükmü, iman-günah, kader-cebir, tekfir gibi konular tartışılmış ve çözümler aranmıştır. Mehdi inancı böylesi bir ortamda tartışılmaya başlanmıştır. Öte yandan emeviler yönetimlerini meşrulaştırmak amacıyla cebir inancını yaymaya çalışmışlardır. Bütün bunlar kelam disiplininin doğmasına sebep teşkil eden iç faktörlerdir.İslam düşüncesinde kelam geleneği ise Farabinin de tesbit ettiği üzere ‘’savunma ‘’ rolünü üstlenmiştir.
8- Tasavvufun tarihsel ortaya çıkışı nasıl olmuştur?
Ekonomik zenginleşmeye tepki olarak ortaya çıkmıştır.
9- Felsefenin İslam dünyasında oluşmasında en önemli etken nedir?
Tercüme faaliyetleri.
10- Dehriye ?
Dehriyye şeklimde anılan okul evrenin başlangıcı ie sonu olmadığını ve yaratılmadığını iddia etmektedir. Bu akıma maniheist inançları yaşatmak isteyen eski İran kültürüne bağlı entelektüeller arasında rastlanmaktaydı. İslam düşünce tarihinde bu materyalist felsefe akımının temsilcisi olarak İbnü’R –Ravendi kabul edilir.Bu okul alemin ezeliliğini ve maddi evrenin ötesinde akıl, ruh ve Tanrı gibi manevi hiçbir varlığın bulunmadığını ileri sürmüştür. Evrende ayrı bilinçli ve irade sahibi Tanrı fikrini reddetmiştir.
11- Tabiatçılar ?
Tabiatçı okul varlıktaki değişimi sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde sadece tabiatla açıklamaktadır. Cabir b Hayyan kimya ilminde derinlemesine araştırmalar yaptı. Maddi evrenin yapısının açıklanmasının kimyasal analizlerle mümkün olduğuna inandı. Cabir maddenin temel yapısının ‘’felsefe taşı’’ nın keşfiyle çözüleceğine inanıyordu ve bununla belki de atomu kastediyordu.
İkincisi tabiatçı filozof ise en ünlü hekim Ebu Bekir Zekeriyya er-Razi dir. Varlığın meydana gelişini beş ezeli ilke ile açıklamaktadır. Bunlar yaratıcı Tanrı, Ruh , madde , mekan ve zamandır. Razi yaratan bir Tanrı nın varlığını kabul ettiği halde dine ve peygamberlere gerek olmadığını iddia etti. Allah ın evrenle sürekli ilişkisini mümkün görmeyen deist görüşü savunduğu için İslam dünyasında takipçileri olmadı.
12-Meşşai filozoflar niçin Aristo felsefesini seçmişlerdir ?
Aristo nun zamanına kadar olan bütün bilgi birikimini tutarlı ve sistemli bir yapı içerisinde tasnif etmesidir. Aristonun kitapları bilimsel bir dilin kurucu ve açıklayıcı kavram ve teorilerini sunmaktadır. Aynı zamanda hakikatin hakikatle çelişmeyeceği ilkesine dayanarak, bu yapının belli değişiklik ve tadilatla beraber İslam diniyle uyumlu olduğunu düşünüyorlardı. Diğer önemli sebep Aristo nun orijinal fikirlerini ve değerlendirmelerini sunarken izlemiş olduğu mantıki tutarlılık şeklinde ifade edilebilir. Aristo felsefei sisteminin bütüncül, tutarlı ve uyumlu bir insan anlayışı imkanı sunmasıdır. Aristonun kitapları ders kitabı olmaya daha yatkındır.
13- Meşşai filozoflara göre din ve felsefe ilişkisi?
Meşşai okula göre her şeyden önce din ile felsefe arasında konu ve gaye birliği bulunmaktaydı. Meşşai filozoflar aristoyu takiben felsefeyi nazari ve ameli olmak üzere iki kısma ayırırlar. Nazari felsefe metafizik, fizik ve matematik bilimler gibi kendisinden sadece bilmenin ve bilginin hedeflendiği disiplinlerdir. Mantık ise nazari ilimlere bir giriş olarak düşünülmüştür. Mantık doğru düşünmenin ilkelerini ve yöntemini verir. Din insanlara tüm hitap şekilleriyle seslenir. Çoğunlukla insanların tümünün anlayacağı hitabi söylemi, daha az sık cedeli söylemi ve daha az olarak bilimsel söylemi/burhanı kullanır. 2 Bilgi kaynağı arasında çatışma veya çelişki görünen bir durum ortaya çıktığında başvurulacak metot tevildir.
Meşşai filozoflara göre tevili zorunlu kulan sebepler şunlardır: 1- İnsanların anlama kabiliyetleri farklıdır ve farklı yöntemlerle öğrenirler. 2- Dini metinler zahirleriyle ele alındıklarında kaza-kader ve Allah ın adaleti gibi konularda çelişki gibi duran ifadelere sahiptir. 3- dini metinlerde kapalı ve müteşabih ifadeler bulunmaktadır. Bu bakımdan dini metinlerin kendisi yorumlanmaya muhtaçtır.
14- Ana hatlarıyla meşşai filozofların felsefe tanımı ?
Felsefe 2 ye ayrılır
Nazari ve Ameli (bunların her biri 3 e ayrılır)
Nazari : Metafizik – Fizik –Matematik ; Ameli : Ahlak – ev idaresi – siyaset
15-Meşşai filozofların peygamberlik anlayışları
Meşşai filozoflar dehriyye ve tabiatçı okulların aksine peygamberlik kurumunu kabul ederler ve felsefi olarak savunurlar. Vahyin gerçekleşme sürecini ittisal teorisiyle izah ederler. Yani vahiy, faal aklın yukarıdan aşağıya doğru seçilmiş insanlara bilgiyi aktarmasıdır.
16- Meşşai filozofların Tanrı anlayışı ?
Meşşailer tenzihte bulunup Yüce Allah ı her türlü eksiklikten uzak tutarlar.
17- Meşşai filozofların Evren anlayışı ?
Evren en dışta sabit yıldızlar feleğinin ve merkezde ise dünyanın bulunduğu , iç içe geçmiş eş merkezli feleklerden oluşmuştur.
Meşşai filozofların tasarımındaki felekler bu evrenin merkezinde sabit şekilde durular ve dünyanın etrafında sürekli olarak dairesel olarak dönerler. Dünyanın üstündeki felekler basit bir elementten yapılmış olup oluş ve bozuluşa sahip değillerdir. Bu basit elemente cirm veya esir adı verilmektedir.Ayrıca onların hareketi sonsuz ve daireseldir. Gök cisimleri canlı yani nefis sahibi olup akıllarıyla hareketlerini ve dolayısıyla evrenin yönetimini yerine getirmektedirler. Diğer bir ifadeyle Ay üstü alem; 1)Gök felekleri, 2)gök akılları,3) gök nefisleri olmak üzere üç farklı unsurdan oluşur. Ay altı şeklinde isimlendirilen dünya ise oluş ve bozuluşa sahip olup, dört temel unsur ve bunların ilk nitelikleri ve formları olan sıcaklık, soğukluk, yaşlılık ve kuruluktan oluşmaktadır.
18- Meşşai filozoflara göre insan ?
Onlara göre insan beden ve nefs ten oluşmuştur.
19- Meşşailere göre duyu tasnifi ?
Duyular dış duyular ve iç duyular olmak üzere 2 ye ayrılır.
İç duyular: işitme , görme, koklama, tatma , dokunma
Dış duyular : ortak duyu , hayal , hafıza , vehim , müfekkire
20 Meşşaiye göre nefs türleri ?
Nefis 3 ayrılır Nebati nefs- Hayvani nefs- İnsani nefs :
Nebati nefs : Beslenme – büyüme – üreme
Hayvani nefs : Beslenme büyüme üreme – İradeli hareket – Duygusal idrak(iç ve dış duyular)
İnsani nefs: Beslenme büyüme üreme iradeli hareket – İç ve dış duyular – düşünme
21- Meşşaiye göre akıl ?
Onlara göre akıl idrak ettiği konusu bakımından ikiye ayrılır 1- nazari akıl 2- ameli akıl. Aklın matematik, fizik , metafizik gibi teorik konuları incelediği haline nazari akıl ismini verirler. Akıl aynı zamanda eylemler, fiiller, davranışlar ve kararlar hakkında da işlemde bulunur. Meşşai fizlozoflar aklın bu haline ameli akıl adını verirler.
22- meşşaiye göre tümel bilginin oluşması ve aklın gelişmesi evreleri ?
1- Kuvve halindeki akıl veya potansiyel akıl : İnsanın küçüklük döneminde aklın bulunduğu haldir. İnsan tümel kavramlar oluşturmaya, yargıda bulunma ve düşünme potansiyeline sahiptir fakat bu dönemde daha aktif hale geçmiştir.
2- Fiil haline geçmiş akıl : İnsan soyutlamaya , kavram oluşturmaya ve tümel yargılar oluşturmaya başladığı hale verilen isimdir. Aklın fiil hale geçmesinde duyu, mütehayyile yoluyla gelen suretler bir rol oynarlar.
3- Melek halindeki akıl: insan aklının yetkinleşmesindeki bir ileri safhayı temsil eder. İnsan aklettikçe soyutlamaya ve tümel yargılarda bulunmada yetkinleşir. Öyle ki bu durum bir meleke , alışkanlık haline gelir.
4- Müstefad akıl : Aklın bu son yetkinlik haline, müstefad, mükteseb ve zahir, beyani akıl şeklinde farklı isimler vermişlerdir. İnsan bu son yetkinlik haline yine Faal akılla ilişkiye geçerek ulaşır. Kimi Meşşai filozoflar faal akılla ikinci ilişkiye geçmeye ikinci ittisal adını verirler. İttisal , insanın dış dünyadan başlayıp duyu, hayal , müfekkire güçlerinin kullanılmasıyla heyulani aklın faal akılla ilişkiye geçerek en yetkin külli bilgiye ulaşmasıdır. Bu insanın dünyadaki nihai amacı, ulaşabileceği en son yetkinlik, tadabileceği en büyük lezzet ve kendisi adına gerçekleştirebileceği en yüksek iyiliktir.
23- meşşaiye göre insanın davranışını ortaya çıkarışı ve özgürlük ?
Aklın istek gücü üzerinde etkili olması durumuna ihtiyar denir. Onlara göre psikoloji bağlamında özgürlük , insanın aklı aracılığıyla tutku ve kızgınlıklarının tutsaklığından kurtuluşudur.
24- İşraki okul ?
Büyük ölçüde eflatunu kendilerine model olarak almışlardır. İşrak okulunun kaynakları arasında ibn sina , gazali , ibn tufeyl , tasavvuf geleneği , iran hikmetiyle , hermentik geleneği sayılmalıdır.
Suhreverdinin ana eseri Hikmetül işrak rasyonel bilgi kanalıyla gerçeğe ulaşmanın imkansız olduğunu savunur.
Gerçek bilgi objektif varlıklarda değil insanın kendi sübjektif dünyasında yani kendi özündedir. İşraki okul Meşşai filozofların hiçbirinin hakikat bilgisine ulaşamadığını , bunu ancak beyazid i bistami ve sehl et tüsteri gibi mutasavvufların başardığına inanır.
25- İşraki okuluna göre filozofların tasnifi ?
Sühreverdi temelde hakikate ulaşmanın iki yöntemi olduğunu belirtir.Birincisi düşünme ve akıl yürütmeye dayanan bilimsel ve akli araştırmadır. İkincisi ise keşf , müşahede ve kalbi sezgidir.
Düşünmeye ve araştırmaya muhtaç olmayan keşf yoluyla hakikatin bilgisine ulaşma düzeyine yükselmiş olan kişiye de ‘’müteellih ‘’ denir. Müteellih Tanrıya benzemeye çalışan kişidir.
Suhreverdi , araştırma ve iç sezgi yöntemlerini kullanmaları bakımından hakikati arayanları 3 e ayırır.
1- Teellühü esas alıp bahse önem vermeyenler.
2- Tefekkür ve rasyonel araştırmayı önemseyip teellühü ihmal edenler.
3- Her iki yolu takip edenler. İlkine müteellih 2.sine hakim denir. Suhreverdi peygamberlerle sofilerin çoğunu 1. Grupta ,Aristo ve onu izleyen farabi ve ibn sinayı 2. Grupta gösterir; kendisininde bulunduğu 3. Grubun sayısının çok az olduğunu ileri sürer.
26- İşrakilerin Meşşai okul eleştirileri ?
Meşşailerde varlığın en yüksek cinsleri sayılan on kategoriyi cevher, hareket, izafet,nicelik ve nitelik olmak üzere 5 e indirir.
27- İşrakiye göre varlığın ortaya çıkışı:Nurlar hiyerarşisi
İşraki okul varlık kavramı yerine nur yani ışık kavramını kullanmıştır.
İşraki okul varlığın ortaya çıkışını Farabi ve İbn sin anın sudur teorisine benzer bir şekilde açıklar. Yalnız sudur teorisindeki akılların yerine nurlar konulur.
Varlığın zirvesinde ise Nurlar nuru.Kutsal nur olan Yüce Allah bulunur. Biricik ve zorunlu olan bu nurdan diğer varlıklar ve nurlar sudur eder.
Özü itibariyle bağımsız , şuur ve idrak sahibi olan varlıklar saf nurdur. Bunlar Yüce Allah, Melekler, idealer ve insani nefisler saf nuru temsil eder. Yıldızlar ve ateş gibi varlığı başkasından olanlar ise arazi nur diye adlandırılır. Cisimler ve fiziki nesneler gibi şuurdan yoksun varlık türleri asıl karanlığı; renk, tat ve koku gibi nitelikler ise arazi karanlığı temsil eder.
Aslında Sühreverdinin felsefesinde yaratılış tıpkı İbn sina da ve diğer suduru öngören Meşşailerde olduğu gibi her şeyin Tanrı dan zorunlu bir sudur süreciyle tefeyyüz etmesiyle ,yine fıtri ve zorunlu bir aşk saikiyle Tanrı ya dönmek istemesiyle açıklanır.
Nurlar metafiziği, ‘’Nuru’l Envar’’ ile en alt noktada ‘’ cisim ‘’ arasında varolan bir ışıksal yoğunluğun hiyerarşisidir.
28 – İşrakiyyenin Tanrı anlayışı ?
Hiçbir sıfatı , yüceliğine zeval getirir diye Tanrı ya yakıştırmazlar. Suhreverdi ye göre evrendeki varlıkların hepsi Yüce nurun aydınlatmasından başka bir şey değildir. Buna bağlı olarak da aslında evrendeki bütün sebepler sonuç olarak nurdur. Çünkü dünyadaki hareketlerin, göklerin ve elementlerin sebebi Nurlar Nur’ unun tecellilerinden başka bir şey olmayan aracı nurlardır.
29 – Sühreverdiye göre Peygamberlik anlayışı ?
Sühreverdiye göre peygamber bilge için bir rehber , toplum için de düzeni sağlayan kuralları koyan bir yol gösterici olarak mutlaka gereklidir.
Onlara göre mütellih hakim feyz yoluyla Nurlar nurundan marifet alır ve bunu çevresindekilere yansıtır. İlahi kaynaktan bilgi almak süreklidir. Bu kaynaktan en üst düzeyde bilgi alan insan Allah ın yeryüzündeki halifesidir. Buna kutub da denir. Kutub bazen gizli de olabilir.