Çanakkale Geçilmez Sözünü İlk Kullanan Abdülhamid

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Uyanan Gençlik

  • ******
  • Join Date: Kas 2010
  • Yer: HATAY
  • 7462
  • +547/-0
  • Cinsiyet: Bay
Sene 1890 ler ve 2. Abdülhamid Han Hazretleri o zamanlarda yanında olan komutanlarına Çanakkale'nin hiç bir zaman geçilemeyeceğini söylüyor...

Dünya Savaşı'ndan yıllar önce 1890 senesinde ÇanakkaleBoğazı'ndaki top ve bataryaları yenilemek suretiyle Boğazı geçilemeyecek hale getiriyor.

1915 Mart'ı öncesinde Çanakkale'nin düşme ihtimalleri konuşulmaya başlanınca başkent İstanbul'un nakledilmesi gündeme gelir. Konuyu eski hükümdara arz etmek üzere bir heyet oluşturulur.

Mümin Munis Mostar Dergisinde yazdığı makalesinde geçen o çarpıcı anekdotlar:

Ercüment Ekrem Talu bu heyetin ziyaretini şöyle anlatır: "Talat Beyler ortada kısık sesle konuşmaya devam ediyorlardı. Yavaşça aralanan kapıdan içeriye, bu millete otuz üç yıl hükmetmiş olan Abdülhamit Han ağır adımlarla girdi. Yalnızdı ve tepeden tırnağa mermerden bir heykel gibi bembeyazdı.
 
Talat Bey bizleri takdim etti. Hepimiz huzurunda elpençe divan durarak dizildik. Talat Bey, uzun uzun ve pek hürmetkar bir ifade ile ziyaretimizin sebebini anlattı: 'Acil bir tehlike arz etmemekle beraber durum çok ciddidir. Düşman denizden ve karadan Çanakkale'yi zorluyor. Şiddetli müdafaaya rağmen, Allah göstermesin, boğazı geçerlerse bir musalehaya mecbur olmamak için gerek padişah efendimiz, gerek meclis ve hükümet karar vermiştir. Anadolu'ya geçip harbe oradan devam edilecek...
 
Hatta zat-ı şahane için Konya'da Çe¬lebi Efendi'nin konağı tahliye olunmuştur. Korkulan vaziyete karşı, Zat-ı Hümayunlarının hangi şehirde ikamet etmek isteyeceğini öğrenmek üzere, Birader-i Şahaneniz tarafından öğrenmeye memur edildik. Emir ve iradelerinize muntazırız.' 'Şevketli biraderimin bastığı yerlere dahi bağlılığımı arz ederim. Ancak endişeleri tamamen yersizdir. Eğer dokunulmamış ise, ben zamanında Çanakkale'yi fevkalade tahkim eylemiştim. Oradan hiçbir donanmanın geçmesi mümkün değildir. Amma farz edelim ki öyle bir felaket başa geldi. O halde hükümdarın yapacağı şey tacını tebaasını terk ederek kaçma zilleti değil, sarayındaki payitahtının taşları altında canını feda etmektir. Hazreti Fatih, bu beldeyi küffar elinden fethettiği zaman, Bizans İmparatoru Konstantin kaçmayıp, harp ede ede yıkılan kalelerin altında can vermek kahramanlığını göstermiştir. Biz Fatih'in soyu, Konstantin'den aşağı kalamayız. Zat-ı Şahane'ye böylece arz edin. Müsterih olsunlar ve ezeli iradeye boyun eğsinler. Şuradan şuraya kımıldamasınlar, düşman buraya giremez. Bana gelince, ben artık hiçbir yere gitmem. Yegane arzum burada ölmektir. Biraderimden ve hükümet-i seniyyeden bu arzuma yardımcı olmalarını dilerim!'