İSLAM TARİHİ VE UYGARLIĞI
İSLAMİYET’İN DOĞUŞU SIRASINDA DÜNYA:
Avrupa:
İslam’ın doğduğu yıllarda, Avrupa’da Hıristiyanlık yayılmıştı. Kavimler Göçü sonrasında kurulan Ostrogot, Vizigot ve Frank krallıkları kurulmuştu. Orta Doğu ve Balkanlarda Bizans İmparatorluğu hâkimdi. Avrupa’da derebeylik rejimi yaygınlaşmıştı.
İran ve Orta Asya:
İran’da Sasaniler devleti vardı ve Mecusilik inancı yaygındı. Orta Asya’da Göktürkler; Göktanrı inancı, Budizm, Mani dini ve Şamanizm inançlarına sahiptiler.
Çin, Hindistan ve Japonya:
Sui Hanedanının hâkim olduğu Çin’de Konfüçyüs, Taoizm, Budizm inançları yayılmıştı. Siyasi birliğin mevcut olmadığı Hindistan’da Hinduizm, Budizm gibi çeşitli dinler mevcut olup toplum, eşitsizliğe dayanan Kast sistemi ile tabakalara ayrılmıştı.
Japonya’da ise, Japonların milli dini Şintoizmin yanında Budizm ve Taoizm inançları yayılmıştı.
İslamiyet’in Doğuşu Sırasında Arabistan:
Büyük bir bölümü çöllerle kaplı Arabistan, Asya’nın güneybatısında bir yarımadadır.
Yarımada üç bölgeye ayrılır; Hicaz, Yemen ve Necid. Hicaz ve Yemen bölgeleri yaşamaya elverişli coğrafya ve iklime sahiptir.
İslamiyet’ten önce Arabistan’da siyasi birlik kurulamamıştı. Güney Arabistan’da Main, Seba ve Himyeri devletleriyle, Kuzey Arabistan’da Nabati, Gassani, Hire ve Kinde devletleri kurulmuştu.
İslam öncesi döneme cahiliye dönemi denir. Bu dönemde putperestlik inancı vardı. Arap toplumu; siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve ahlaki yönden çöküntü yaşıyordu. Toplumda kadının değeri yoktu; mal gibi alınıp satılırdı. Kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü. Arabistan’da kabileler arasında savaşlar, kan davaları, çok kadınla evlilik ve köle ticareti yaygındı.
Ekonominin temeli kervan ticareti olup, hayvancılık da önemli bir yer tutardı. Yemen’de tarım yapılırdı.
Hicaz bölgesinde üç tane şehir vardı; Mekke, Medine ve Taif. Mekkeliler ticaretle, Medineliler tarımla geçinirlerdi. Taif Mekkeli zenginlerin yazlık şehriydi.
Şehirlerde yaşayıp sanat ve ticaretle uğraşanlara medeni, çölde göçebe yaşayıp deve ve koyun besleyenlere bedevi denirdi.
Kureyş kabilesinin yaşadığı Mekke’de iki aile ön plandaydı; Haşimoğulları ile Ümeyyeoğulları.
Bu iki aile sürekli birbirleriyle iktidar mücadelesi vermiştir.
Kabileler arasında haram aylarda savaş yapılmaz, bu aylarda Araplarca kutsal sayılan Mekke’de Ukaz Panayırı düzenlenir; alışveriş, şiir, hitabet ve at yarışları, gibi etkinlikler düzenlenir ayrıca Kâbe’deki putlar da ziyaret edilirdi. Bu etkinlikler Arabistan’da kültürel birliğin oluşmasını sağlamıştı.
En yaygın inanç putperestlik olup merkezi Mekke şehriydi.
Kâbe’de 360 civarında put vardı. Ayrıca Hıristiyanlık, Musevilik, Haniflik ve Mecusilik inançları da görülmekteydi.
HZ MUHAMMED’İN HAYATI:
Hz. Muhammed’in Çocukluğu ve Gençliği:
Hz. Muhammed 571 yılında Mekke’de doğdu.
Babası Abdullah, annesi Amine’dir. Hz. Muhammed Haşimoğulları ailesindendir. Dedesi Abdülmuttalip Mekke’nin ileri gelenlerinden olup Kureyş kabilesinin önderiydi.
Hz. Muhammed’in babası doğmadan öldüğü için altı yaşına kadar annesi büyütmüş sonra sekiz yaşına kadar dedesi daha sonra dedesi de ölünce onu amcası Ebu Talip himaye etmiştir.
Amcası Ebu Talip’in himayesinde büyüyen Hz. Muhammed ticaret kervanlarıyla Suriye ve Yemen bölgesini tanımış ticari yaşamın yöntem ve kurallarını öğrenmiştir.
Hz. Muhammed gençliğinde dürüstlüğü ve güvenilirliği(El-emin) ile tanınmış Mekke’nin zengin hanımı Hz. Hatice ile evlenmiştir. Hz. Muhammed gençliğinde ticaretle uğraşmıştır.
Peygamber Oluşu ve Peygamberliği:
Hz. Muhammed hiçbir zaman putlara tapmamış, Haniflik inancını tercih etmiştir.
Kırk yaşına geldiğinde sık sık Nur dağındaki Hira mağarasına giderek orada günlerce ibadet ve tefekküre dalıyordu.
610 yılında bir gün Hira mağarasında Cebrail meleği ilk vahiyi getirdi. İlk vahiden sonra üç yıl vahiy gelmemiş, üçüncü yıl içinde gelen vahiyle İslam’a davet görevi başlamıştır. Hz. Muhammed, İslam dinini ilk önce kendi yakınlarına tebliğ etti.
Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Zeyd ve Hz. Ebubekir ilk Müslüman olanlardı.
Mekke Döneminde:
Hz. Muhammed davetini önceleri gizlice(üç yıl), daha sonra açıkça tebliğ etmiştir.
Mekkeli Müşrikler İslam’ın yayılmasını engellemek için Müslümanlara baskı ve işkence yapmaya başladılar.
Mekkeli müşrikleri İslam’a karşı çıkmalarında;
a) Zenginlerin ekonomik çıkarlarını kaybetmekten korkmaları,
b) İslam’ın bütün insanları eşit olarak görmesi,
c) İslam’ın putları yasaklaması,
d) Geleneklere bağlılık,
e) Kabile üstünlüğü anlayışı ve kötü alışkanlıklar, etkili olmuştur.
Mekkelilerin baskı ve işkenceleri artınca, Müslümanların bir kısmı Habeşistan’a hicret etti. Habeş kralının Müslümanlara iyi davranması üzerine bir yıl sonra başka bir kafile daha Habeşistan’a gitti.
İslam’ın Mekke’de yayılmaya devam etmesi üzerine müşrikler, Müslümanlara karşı boykot uygulamaya başladılar. Onlarla her türlü ilişkiyi kestiler. Bu durum üç yıl sürdü.
619 yılında Hz Hatice ve Ebu Talip öldü (Hüzün yılı). 620 yılında İslam’ı yaymak amacı ile Taif’e giden peygamberimiz orada Taifli müşriklerin şiddetli tepkileri ile karşılaşmış ve üzgün bir şekilde Mekke’ye dönmüştü.
621 yılında Medineli 12 kişi ile Akabe’de görüştü(1. Akabe Biatı). 622 yılında 73 erkek 2 kadın (2. Akabe Biatı) görüştü.
Hicret ve Medine Şehir Devletinin Kuruluşu:
Peygamberimiz, Hz. Ebubekir ile 622’de Mekke’den Medine’ye hicret etti.
Peygamberimiz, Mekkeli Müslümanlar (muhacir) ile Medineli Müslümanları (ensar) kardeş ilan etti. Medine’de yaşayan Müslümanlar ile Yahudiler arasında bir vatandaşlık antlaşması yaptı.
Peygamberimiz Medine’de bütün kan davalarını kaldırdı. Ardından Mescid-i Nebevi inşa edildi. Peygamberimiz Medine de bir şehir devleti kurmuştu. Bu devletin başkanı, yargıcı ve komutanı kendisiydi.
Hicret’in Sonuçları:
a) Medine İslam devleti kuruldu.
b) İslam’ın yayılması için uygun bir ortam oluşmuştur.
c) Hicret, Hz. Ömer’in halifelik döneminde takvim başlangıcı kabul edilmiştir.
Vatandaşlık Antlaşması:
a) Diyetlerle fidyelere ait kurallara önceden olduğu gibi bundan sonra da uyulacaktır
b) Museviler din özgürlüğüne sahip olacaktır.
c) Yahudiler ve Müslümanlar üçüncü bir tarafa savaş ilanına mecbur kalırsa birbirlerine yardım edecektir.
d) İki taraf da Kureyşli müşrikleri korumayacaktır.
e) Medine ye bir saldırı durumunda şehrin korunması için taraflar birlikte hareket edecektir.
f) İki taraftan biri bir düşmanla barış yaparsa iki taraf da barış şartlarına uyacaktır.
g) Üzerinde ihtilafa düşülen bir konuda, Allah’ın Resulü’ne başvurulacaktır.
Hz. Muhammed’in Siyasi ve Askeri Faaliyetleri:
Bedir Savaşı (624):
Peygamberimiz Müslümanların Mekke’de kalan mallarına karşılık, Suriye’den Mekke’ye dönen bir kervanı ele geçirmek için harekete geçti. Ancak kervanbaşı Ebu Süfyan saldırıya uğrayacağını haber alarak Mekke’den yardım istedi. Mekkeliler bin kişilik bir kuvvetle harekete geçtiler. Bedir’de yapılan savaşı Müslümanlar kazandılar.
Savaşın Sonuçları:
a) Müslümanların yaptıkları ve kazandıkları ilk savaştır. Müslümanların kendine güveni artmıştır. Mekke’nin Arabistan’daki itibarı sarsılmıştır.
b) Ganimet dağıtımı ve esirlere muamele gibi konularda İslam savaş hukukunun temelleri atılmıştır.
c) Esir alınan Mekkelilerden zengin olanlar fidye karşılığında, okur-yazar olanlar ise 10 çocuğa okuma yazma öğretmek şartıyla serbest bırakılmışlardır.
d) Antlaşmaya uymayan Ben-i Kaynuka Yahudileri Medine’den çıkarılmıştır.
Uhud Savaşı (625):
Mekkelilerin, Bedir yenilgisinin intikamını almak istemeleri ve Medine Yahudilerinin kışkırtması gibi nedenlerle;
Mekkeliler 3000 kişilik bir kuvvetle Medine üzerine yürüdüler. Savaş Uhud dağı eteğinde oldu, Müslümanlar okçuların yerlerini terk etmeleri yüzünden savaşı kaybettiler ve Uhud dağına doğru çekildiler. Mekkeliler de Bedr’in intikamını almış olduklarına inanarak çekip gittiler.
Savaşın Sonuçları:
a) Müslümanların ilk yenilgisidir. Müslümanlar Peygamberimize itaatin önemini kavramışlardır.
b) Mekkeliler, Müslümanları tek başlarına yok edemeyeceklerini anlamışlardır.
c) Mekkelilerle gizlice anlaşan Ben-i Nadir Yahudileri Medine’den çıkarılmıştır.
d) Peygamberimiz savaştan sonra Mekke-Medine arasındaki kabileleri kazanarak Mekke’yi yalnız bırakma gayesi gütmüştür.
Hendek Savaşı (627):
Mekkelilerin, İslam devletine son darbeyi vurmak istemeleri, Hayber ve Medine Yahudilerinin Mekkelileri kışkırtması gibi nedenlerle,
Mekkeliler çeşitli kabilelerden topladıkları on bin kişilik bir ordu ile Medine üzerine yürüdüler.
Selmani Farisi’nin teklifiyle Medine’nin kuzey bölümüne hendekler kazıldı. Mekkeliler ilk defa gördüğü bu savunma taktiği karşısında başarılı olamadılar ve kuşatmayı kaldırıp çekildiler.
Savaşın Sonuçları:
a) Mekkeliler savunmaya, Müslümanlar taarruza geçmişlerdir.
b) Müslümanlar Medine’yi savunacak güce ulaştıklarını ispatlamışlardır. Arap kabileleri arasında İslam yayılmıştır.
c) Mekkelilerle işbirliği yapan Ben-i Kureyza Yahudileri Medine’den çıkarılmıştır.
Hudeybiye Antlaşması (628):
Hz. Muhammet 628 yılında Kâbe’yi ziyaret etmek için 1500 kişiyle yola çıktı.
Ancak Mekkeliler Müslümanların şehre girmesini engellediler. Uzun görüşmelerden sonra iki taraf arasında Hudeybiye Antlaşması imzalandı.
Buna göre;
a) İki taraf arasında on yıl savaş olmayacak.
b) Müslümanlar Kâbe’yi ertesi yıl hac mevsiminde ziyaret edecek.
c) Velisinin izni olmadan Hz. Muhammed’e sığınanlar geri teslim edilecek. Mekke’ye sığınan Müslümanlar geri verilmeyecek.
d) Arap kabileleri Mekkeliler ve Müslümanlardan istedikleri tarafı tutabilecekler, ancak Mekkeliler ve Müslümanlar kendilerini destekleyen kabilelere herhangi bir yardım yapmayacaklardı.
Hudeybiye Antlaşmasının Önemi:
a) Mekkeliler Müslümanları hukuken tanımışlardır
b) İki taraf arasında gerginlik azalmış ve İslam Mekkeliler arasında yayılmıştır.
c) Mekke kervanları Medine topraklarından geçmeye başlamış, Müslümanların ticari hayatı canlanmıştır.
d) Antlaşma gereği Medine’ye alınmayan Müslümanlar, Mekke kervanlarına saldırmaya başlayınca, Mekkeliler Müslümanlara başvurarak antlaşmanın bu maddesinin değiştirilmesini istemişlerdir.
Hayber’in Fethi (629):
Hendek savaşında Hayber Yahudilerinin Mekkelileri desteklemesi sebebi ile Hayber fethedilmiştir.
Hayber’in Fethiyle;
a) Medine-Şam ticaret yolu güvenlik altına alınmıştır.
b) Arabistan’da Müslümanlara karşı direnebilecek bir Yahudi merkezi kalmamıştır.
Mute Savaşı (629):
Müslümanların Bizans ile yaptıkları ilk savaştır. Bizans’a bağlı Gassaniler’in bir Müslüman keşif kolunu pusuya düşürüp şehit etmeleri üzerine Hz. Muhammed üç bin kişilik bir orduyu Zeyd b. Harise komutasında Suriye’ye gönderdi.
İslam ordusu yüz bin kişilik Bizans ordusuyla yaptığı savaşta yenildi. Halid b. Velid kumandayı eline alarak, daha fazla kayıp vermeden geri çekilmeyi başardı.
Mekke’nin Fethi(630):
Mekkelilerin Hudeybiye Antlaşmasına uymamaları üzerine Hz. Muhammed on bin kişilik bir kuvvetle Mekke’yi fethetti.
Böylece; Müslümanların karşısındaki en büyük engel ortadan kalktı. Müslümanlar en büyük güç haline geldi. İslam’ın yayılışı hızlandı.
Huneyn Savaşı ve Taif Seferi (630):
Müslümanları yok etmek için Hevazin ve Sakif kabileleri birleşerek Huneyn vadisinde pusu kurdular. Peygamberimiz on bin kişilik bir orduyla sefere çıktı. İslam ordusu savaşı kazandı. Müşriklerin bir kısmı Taif’e sığındı.
Tebük Seferi (631):
Bizans’ın büyük bir orduyla Arabistan üzerine yürüdüğü haberi üzerine Hz. Muhammed otuz bin kişilik orduyla Suriye’ye sefere çıktı. Haberin asılsız olduğu anlaşılınca geri döndü.
Veda Haccı ve Peygamberimizin Vefatı:
Peygamberimiz 632’de veda haccını yaptı. Mekke’ye gelen Hz. Muhammed, Arafat dağının eteğinde kalabalık bir Müslüman topluluğuna bir konuşma yaptı. Peygamberimiz Veda Hutbesi’nde bütün insanların eşit olduğunu, bütün Müslümanların birbiriyle kardeş olduğunu, birbirlerinin canlarına ve mallarına kastetmemelerini, cahiliye döneminde görülen kötü alışkanlıkların, kumarın, kan davalarının ve zulmün kaldırıldığını belirtti.
Peygamberimiz, Veda Haccı’ndan sonra Şam ticaret yolunun güvenliğini sağlamak için Bizans üzerine bir sefere karar verdi ve bir ordu hazırladı. Ordunun başına Üsame Bin Zeyd’i tayin etti. Bu sırada hastalanarak 08 Haziran 632 tarihinde 63 yaşındayken vefat etti.
DÖRT HALİFE DEVRİ (632-661):
Halife: Peygamberimizden sonra İslam devletinin başına geçen ve onun peygamberliği dışındaki devlet başkanlığıyla ilgili tüm yetkilerine sahip olan kişidir. Dört Halife döneminde halifeler seçimle devlet başkanı olmuşlardır.
Hz. Ebubekir Dönemi (632- 634)
Hz. Ömer’in teklifiyle halife Hz. Ebubekir seçildi. Onun halife seçilmesinde, ilk Müslümanlardan olması, önemli işlerde Hz. Muhammed’in onu vekil yapması, maddi ve manevi en fazla fedakârlık yapanlardan birisi olması etkili oldu.
Üsame b. Zeyd komutasındaki ordu Suriye’ye gönderilmiş, yöredeki kabileleri egemenliği altına alarak geri dönmüştür(632).
Hz. Ebubekir devrinde yalancı peygamberler ortadan kaldırılmıştır (Müseyleme, Tuleyha, Esved El-ensi, Sicah).
Zekât vermeyen kabileler itaat altına alındı.
Kur’an-ı Kerim kitap haline getirildi (Zeyd b. Sabit başkanlığındaki heyet).
Hz. Ebubekir Dönemi Fetihleri:
Halid b. Velid emrindeki ordu Hire bölgesini ele geçirdi.
Amr b. As komutasındaki ordu Filistin bölgesinde, Ebu Ubeyde b. Cerrah emrindeki ordu ise Şam’ın güneyinde, fetihlere girişti.
Halid b. Velid Bizanslıların üzerine gönderdiği Gassani birliklerini Ecnadin’de bozguna uğrattı.
İslam orduları Yermük Savaşını (634) kazandılar, böylece Suriye’nin kapıları açılmış oldu.
Hz. Ömer Dönemi (634- 644):
Irak, İran ve Horasan’ın Fethi:
Kadisiye Savaşı (636): Sa’d b. Ebi Vakkas komutasındaki ordu Kadisiye’de Sasani ordusunu yendi. Irak Müslümanların eline geçti ve İran yolu açıldı. Sasanilerin başkenti Medain ele geçirildi (637). Daha sonra Ahvaz ve ve Huzistan Müslümanların eline geçti.
Nihavend Savaşı (642): Numan b. Mukarrin emrindeki İslam ordusu Nihaved savaşını kazanınca Sasani Devleti yıkıldı. İran Müslümanları eline geçti.
Suriye, Filistin ve Mısır’ın fethi:
Yermük savaşından sonra, Ebu Ubeyde b. Cerrah’ın emrindeki İslam ordusu Şam’ı ele geçirdi. Daha sonra Suriye’nin fethi tamamlandı(639).
Suriye’nin fethedildiği yıl Kudüs kuşatıldı. Patriğin isteği üzerine Hz. Ömer bizzat gelerek Kudüs’ü teslim aldı.
Amr b. As, 639’da Mısır üzerine yürüyerek 642’de Mısır’ı fethetti.
İslam Devleti’nin örgütlenmesi:
a) Ülke toprakları idari birimlere ayrıldı ve illere valiler atandı.
b) Mali ve askeri divanlar kuruldu.
c) Adli teşkilat oluşturularak illere kadılar atandı.
d) Düzenli ordu kuruldu. Ordugâh şehirler kuruldu(cünd).
e) Devlet hazinesi; Beytülmal oluşturuldu.
f) Askeri ikta sisteminin temelleri atıldı.
g) Askeri posta teşkilatı kuruldu.
h) Hicri takvim kabul edildi.
Hz. Osman Dönemi (644- 656):
Yapılan Fetihler:
651: Ahnef b. Kays emrindeki İslam ordusu Horasan ve Toharistan’ı fethederek Ceyhun ırmağına ulaştı. Müslümanlar Türklerle ilk defa karşılaştılar.
652: İslam orduları Kafkasları aşarak Hazar ülkesine girdiler. Belencer’de yenilip Kafkasların güneyine çekildiler.
646: İskenderiye önlerinde Bizanslıları Amr b. As mağlup etti.
647: Mısır Valisi Abdullah b. Sa’d, Libya çölünü aşarak Tunus’u ele geçirdi.
İlk İslam donanmasını Muaviye b. Ebu Süfyan kurdu.
649- 653: Kıbrıs vergiye bağlandı.
655: Zatüs-Savari deniz savaşında Bizans donanması yenilgiye uğratıldı. Girit ve Malta adalarına seferler yapıldı, Rodos fethedildi.
Kur’an-ı Kerim’in Çoğaltılması:
Fetihlerle birlikte sınırların genişlemesi, İslam’ın yayılması, insanların dini kaynağından öğrenme ihtiyacının artması üzerine Kur’an çoğaltılarak önemli merkezlere gönderilmiştir.
Böylece Kur’an-ı Kerim’in aslı korunmuş, Müslümanların inançlarını kaynağından daha kolay bir şekilde öğrenmeleri sağlanmıştır.
İç Karışıklar ve Hz. Osman’ın Şehadeti:
Ümeyye ailesinden olan kişilerin yönetimde etkin hale gelmeleri ve bazı valilerin kötü uygulamaları sebebiyle Mısır, Kufe, Basra ve Şam’da isyanlar çıkmıştı.
Mısır, Kufe ve Basralı isyancılar Medine’ye gelerek halifeden Mısır valisinin değiştirilmesini istediler. Hz. Osman bu isteği reddedince, isyancılar halifenin evini kuşattılar ve onu şehit ettiler.
Hz. Ali Dönemi (656- 661):
Hz. Ali dönemi iç karışıklar içinde geçmiş ve bu dönemde fetihler olmamıştır.
Hz. Ali halifeliğini kabul etmeyen Hz. Aişe, Talha ve Zübeyir’in başını çektiği muhalif grup ve Şam valisi Muaviye’nin başını çektiği grup ile mücadele etmiştir.
Cemel Vakası (656):
Bu olayda Hz. Ali, Hz. Aişe, Talha ve Zübeyir’in başını çektiği muhalif grubu yenerek dağıtmıştır. Hz. Aişe’nin devesinin etrafında geçtiği için Cemel (deve) olayı adını almıştır.
Bu olaydan sonra Hz. Ali başkenti Kufe’ye taşımıştır.
Sıffin Savaşı (657):
Hz. Ali, halifeliğini kabul etmeyen Şam valisi Muaviye ile Sıffin’de savaştı.
Savaşta kesin sonuç alınamayınca, taraflar kimin halife olması gerektiği konusunu hakemlerin kararına bıraktılar. Ancak hakemlerin verdiği karar da tarafları memnun etmeyince Hz. Ali’nin ordusunda bölünmeler oldu.
Böylece üç muhalif grup ortaya çıktı:
Hz. Ali taraftarları (Şiiler),
Hariciler,
Hz. Ali’nin Şehadeti:
Hariciler Hz. Ali, Muaviye ve Amr b. As’ı öldürmek için eş zamanlı bir suikast planı hazırladılar. Bu suikastta Hz. Ali, Abdurrahman b. Mülcem adındaki bir harici tarafından şehit edildi. Muaviye ve Amr ise kurtuldular. Hz. Ali’nin şehadetiyle dört halife dönemi sona erdi.
EMEVİLER DEVRİ (661-750):
Hz. Ali’nin şehadetinden sonra Kufe halkı, Hz. Hasan’ı halife seçti. Ancak Hz. Hasan Muaviye ile mücadele edemeyip bir anlaşma yaparak halifelikten çekildi.
Muaviye, Hz. Hasan ile yaptığı anlaşmaya göre; kendisinden sonra, Hz. Hasan’ın küçük kardeşi Hz. Hüseyin’in halife olmasını kabul etmişti.
Ancak Hasan’ın ölümünden sonra antlaşmaya aykırı olarak oğlu Yezid’i veliaht tayin etti. Böylece Muaviye döneminde halifelik saltanata dönüştü.
Devletin merkezi Kufe’den Şam’a taşındı. Muaviye’nin halife olmasıyla İslam tarihinde Emeviler devri başlamış oldu.
Muaviye Dönemi (661- 680):
a. Bizans Üzerine yapılan Seferler:
b. I. İstanbul Kuşatması (668), Süfyan bin Avf El-Ezdi kumandasında yapıldı. Bu seferde Ebu Eyyub El-Ensari şehit düştü.
c. II. İstanbul Kuşatması (674), beş yıl sürdü ve İslam donanması ağır kayıplar verdi.
d. 2. Doğuda ve Batıda Yapılan Fetihler:
e. Doğuda merkezi Merv olan Horasan vilayeti kuruldu ve 50 bin asker buraya yerleştirildi.
f. İslam orduları Maveraünnehir’e girerek Buhara, Semerkant ve Tirmiz şehirlerini vergiye bağladı.
g. İslam orduları Tunus’u fethettiler. Ukbe bin Nafi, 670’de Kayravan şehrini kurarak askeri bir üs haline getirdi.
Yezid Dönemi (680- 683):
Kerbela Olayı (680):
Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin, Yezid’in halifeliğini tanımadı.
Bu arada Kufeliler Hz. Hüseyin’i halife seçmek için onu Kufe’ye davet ettiler. Ancak Kerbela denilen yerde Hz. Hüseyin ve arkadaşları Yezid’in askerleri tarafından şehit edildiler.
Kerbela Olayı, Emevi hanedanına olan düşmanlığı artırdı.
İslam dünyasındaki ayrılıklar (Şii-Sünni) daha da derinleşti.
Abdülmelik Dönemi (685- 705):
a) İç Karışıklıklar ve Bunların Giderilmesi:
Abdullah bin Zübeyr’in Hilafet Davası: Hz. Ebubekir’in torunu Abdullah bin Zübeyir, kendisini Hicaz’da halife ilan etmişti. Abdülmelik’in gönderdiği Haccac bin Yusuf, Mekke’yi muhasara etti. Abdullah bu muhasarada öldü.
Muhtar Es-Sekafi İsyanı: Abdülmelik devrinde, Irak’ta Muhtar, Hz. Hüseyin’in intikamını almak bahanesiyle isyan etti. Ancak Hicaz’da isyan eden Abdullah Bin Zübeyr ile arası açıldı. Abdullah kardeşi Musab emrinde büyük bir orduyu Kufe’ye göndererek Muhtar’ı öldürttü.
b) Devlet Teşkilatında Yapılan Yenilikler:
Arapça resmi dil ilan edildi,
Devlet dairelerinde Araplara görev verildi.
İlk İslam parası bastırıldı.
Posta teşkilatı kuruldu.
I. Velid Dönemi (705- 715):
a) Anadolu ve Kafkasya’da yapılan Fetihler:
İslam orduları Adana, Ankara, Ereğli ve Amasya’yı aldılar. Azerbaycan ve Kafkasya seferinde Bender ve çevresi ele geçirildi.
b) Kuzey Afrika ve İspanya’da Yapılan Fetihler:
Musa bin Nusayr emrindeki İslam ordusu Berberileri yenerek Kuzey Afrika’ya hâkim oldu. Tarık bin Ziyad emrindeki 12.000 kişilik İslam ordusu Cebel-i Tarık boğazını geçerek İspanya’ya geçti. Kadiks Savaşı’nda Vizigot kralı Rodrik’i’te yenerek bu krallığa son verdi (711). Daha sonra Müslümanlar bütün İspanya’yı fethettiler ve buraya Endülüs adını verdiler.
c) Maveraünnehr ve Türkistan’da Yapılan Fetihler:
705 yılında Horasan valisi Kuteybe bin Müslim Toharistan’a girerek Buhara, Semerkant, Fergana ve Belh şehirlerini fethetti.
712 yılında Emevi orduları Hindistan’ın İndüs bölgesini fethettiler.
Ömer Bin Abdülaziz Dönemi (717- 720):
Dürüstlüğü ve adaletiyle meşhur olan Ömer, devrinde Şiilere hoşgörülü davrandı. Ehl-i Beyt’e hakaret edilmesini yasakladı. V
Vergilerin adil bir şekilde toplanmasına çalıştı.
II. Yezid Dönemi (720- 724):
Emevilerin çöküş döneminin başladığı bir dönem olarak değerlendirilir. İsyanlar, Arap kabileleri arasındaki rekabet ve savaşlar başladı.
Hişam Dönemi (724- 743):
Puvatye Savaşı (732): Emevilerin Endülüs valisi Abdurrahman El- Gafıki, Frank kralı Charles Martel emrindeki Frank ordusuyla Puvatye’de (Poitiers) yaptığı savaşta yenilerek geri çekildi.
Bu savaş, Müslümanların Batı Avrupa’daki fetihlerinde bir dönüm noktası oldu; Müslümanlar Avrupa karşısında gerilemeye başladı.
Doğudaki Fetihler:
Horasan valisi Nasr bin Seyyar Maveraünnehr’in doğusundaki Türk illerinin bir kısmını zapt etti.
Emevilerle Hazarlar arasındaki savaşlar devam etti. Mervan bin Muhammed 737’de Hazarları mağlup etti. 740- 741 yıllarında Bizans’la savaşlar yapıldı.
İç Olaylar:
Hz. Hüseyin’in torunu Zeyd Irak’ta isyan etti, fakat isyan bastırıldı. Kuzey Afrika’da Berberiler isyan ettiler.
Abbasoğulları Emevilere karşı mücadeleye başladılar.
II. Mervan Dönemi (744- 750):
Hem Haricilerle hem de Abbasoğullarıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Yaptığı mücadelede Haricilerin büyük bir kısmını ortadan kaldırdı.
Horasanlı Ebu Müslim’in İran’da çıkardığı isyan genişleyerek İran ve Irak’a yayılmıştı. Ebu Müslim Abbasilerden Ebul-Abbas Abdullah’ı Kufe’de halife ilan etti.
II. Mervan, isyancılarla Zap ırmağı kıyısında yaptığı savaşta yenildi ve Mısır’a kaçtı. Orada yakalanarak öldürüldü.
Böylece 89 yıl süren Emevi saltanatı sona erdi. İslam tarihinde Abbasi hanedanı iktidarı ele geçirdi. Abbasiler, Emevi hanedanından yakaladıkları herkesi öldürdüler.
Emevilerin Yıkılma Sebepleri:
a) Arap milliyetçiliği yapmaları,
b) Ehl-i Beyt’e ve Şiilere düşmanca davranmaları,
c) Haricilerin faaliyetleri,
d) Arap kabileleri arasında yeniden ortaya çıkan rekabet ve savaşlar,
e) Emevi ailesi arasındaki geçimsizlik,
f) Fetihlerin durması.
ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ (756-1031):
Devletin Kuruluşu ve Gelişmesi:
Devletin kurucusu Emevi hanedanından olan I. Abdurrahman, başkenti Kurtuba’dır.
Abdurrahman, iç karışıklıkları önledi. Frank kralı Şarlman ile savaştı.
Abbasi halifesi Mansur’un gönderdiği kuvvetleri yenilgiye uğrattı.
Ülkede eğitim, bilim, kültür ve tarımın gelişmesine çalıştı.
II. Abdurrahman döneminde de devlet kültür ve uygarlık yönünden çok ilerledi.
III. Abdurrahman ve Zamanı:
III. Abdurrahman dönemi devletin en parlak dönemidir. Bu dönemdeki gelişmeler:
III. Abdurrahman önce ülke içindeki iç karışıklıkları giderip huzur ve düzeni sağladı.
Hıristiyan krallıkların(Leon ve Navar) saldırılarını durdurdu.
Kuzey Afrika’ya ordu göndererek Fas’ı ele geçirdi.
İlk defa halife unvanını kullandı. Böylece İslam dünyasında Bağdad,
Mısır ve Endülüs’te üç halife ortaya çıktı.
Bilim ve sanat faaliyetlerine büyük önem vererek pek çok şehirde medreseler kurdurdu.
Devletin Parçalanması:
II. Hişam’ın tahttan indirilmesiyle (1031) Endülüs Emevi Devleti dağıldı ve ülkede 14 bağımsız beylik kuruldu.
Bu beyliklere Tevaif-i Müluk denir.
Tevaif-i Müluk döneminde beylikler arasındaki mücadeleler yüzünden kuzeydeki Hıristiyan krallıkların baskıları ve saldırıları arttı. Bu beylikler bu saldırılara karşı Kuzey Afrika’daki Murabıtlar ve Muvahhidler devletlerinden yardım istediler.
Murabıtlar (1061- 1147):
Kuzey Afrika’da Berberilerin kurduğu Müslüman bir devlettir.
Murabıtlar, buradaki Müslüman beylikleri Hıristiyanların saldırılarından korumuşlardır. Yusuf b. Taşfin, kral Alfons’u Zelleka’da yenmiştir.
Muvahhidler(1147- 1212):
Muvahhidler de İspanya’daki Müslümanları yüzyıla yakın bir süre Hıristiyanlara karşı korumuşlardır. Ancak Muvahhidler 1212 yılında Hıristiyan ittifakı karşısında yenilgiye uğrayıp Endülüs’ten çekildiler.
Muvahhidler Endülüs’ten çekildikten sonra, Hıristiyan krallıklar (Kastilya, Aragon, Navar, Portekiz) birlikte hareket etmeye başladılar. Kastilya kralı Ferdinand Endülüs’ün merkezi Kurtuba’yı aldı.
Müslümanlar ülkenin güneyine çekilerek burada Beni Ahmer Devleti’ni kurdular.
Beni Ahmer Devleti(1232- 1492):
Beylikler içinde en uzun süre yaşayan devlettir. Başkenti Gırnata idi. Siyasi bir güç olmaktan çok, kültür ve medeniye alanında büyük gelişme gösterdi.
Endülüs’te İslam Varlığının Sona Erdirilmesi:
1492 yılında Beni Ahmer Devleti yıkılınca Endülüs’teki İslam hâkimiyeti sona erdi. İspanyollar bir taraftan büyük katliamlar yaparken, diğer taraftan da Müslümanların meydana getirdikleri kültür ve sanat eserlerini yok ettiler.
Endülüs’ün İslam Kültür ve Medeniyetindeki Yeri:
Endülüs Emevileri ve beylikler döneminde kültür ve uygarlık çok gelişmişti. Pek çok Avrupalı öğrenci Endülüs medreselerinde öğrenim görüyordu. İslam uygarlığı Endülüs aracılığıyla Avrupa’ya taşınmıştır.
YGS Tarih Ders Notları Abbasiler Dönemi
ABBASİLER (750-1258):
Ebu’l-Abbas Abdullah (Seffah) Dönemi (750–754):
Abbasilerin soyu Hz. Muhammed’in amcası Abbas’a dayandığı için bu hanedana Abbasiler denilmiştir. İlk halife Ebu’l-Abbas Abdullah’tır. İç isyanları bastırmıştır. Devletin merkezini Şam’dan Haşimiye’ye taşımıştır.
Ebu Cafer Mansur Dönemi (754–775):
İç isyanları bastırarak huzur ve güveni sağlamıştır.
Hindistan sınırlarına ve Anadolu içlerine seferler yaptırdı.
Bağdad şehri kurularak devletin merkezi haline getirildi.
Vezirlik teşkilatı kuruldu ve ilk vezir Halid Bin Bermek oldu.
Bilimsel ve kültürel etkinliklere büyük önem verildi. Eski Yunan düşünürlerinin eserleri Arapça’ya çevrildi.
Harun Reşid Dönemi (786–808):
Abbasilerin en parlak dönemidir.
Türklerden oluşan bir hassa ordusu kurularak Bizans sınırında teşkil edilen Avasım eyaletine yerleştirildi. Bu eyalete Diyarbakır, Malatya, Maraş, Antakya, Misis, Adana ve Tarsus şehirleri bağlandı.
Bizans üzerine 797, 804 ve 806 yıllarında seferler düzenlenerek yıllık vergiye bağlandı.
Bilginler ve sanatkârlar desteklendi. Bağdad dönemin önemli bilim ve kültür merkezi oldu.
Frank kralı Şarlman’ın isteği üzerine Hıristiyan hacıların Kudüs’ü serbestçe ziyaret etmelerine izin verildi.
Yine bu dönemde Tunus’ta Ağlebiler Devleti ortaya çıktı.
Memun Dönemi (813- 833):
Bilim ve kültür alanında gelişmeler oldu. Eski İran ve Hint eserleri Arapçaya çevrildi, Beytü’l-Hikme kuruldu, Bağdad ve Şam’da iki rasathane açıldı. Birçok kütüphane açıldı. Matematik ve astronomi bilimleri gelişti. Dünyan yuvarlak olduğu ve yaklaşık olarak hacmi hesaplandı. Yine bu dönemde dini konularda aklı ön planda tutan Mutezile mezhebi güç kazandı.
Mutasım Dönemi (833- 842):
Annesi Türk olan Mutasım döneminde orduda Türklere önemli görevler verildi. Türklerden oluşan bir ordu kuruldu ve Samarra şehrine yerleştirildi. İç isyanların bastırılmasında ve Bizans’a karşı yapılan savaşlarda Türklerden yararlandı. Mutasım devrinde orduda Türk komutanların etkinliği arttı.
Abbasi Devletinin Dağılması:
Vasık döneminde de Türklerin etkisi artmaya devam etti ve komutanlara emirü’l-ümera unvanı verildi. Halifelerin otoriteleri gitgide azalmaya başladı.
Vasık’tan sonra halife olan Mütevekkil, Türklere karşı askeri birlikler kurmak istedi fakat öldürüldü. Onun ölümünden sonra Abbasi Devleti ağılma sürecine girdi. İslam dünyasında Tevaif-i Müluk denilen devletler kuruldu.
Tevaif-i Müluk:
a) İdrisiler (789- 974): Hz. Ali soyundan geldiği söylenen I. İdris tarafından Fas’ta kurulmuş, bir süre Endülüs Emevileri egemenliğine giren bu devlete Fatımiler son vermiştir.
b) Ağlebiler (800- 909): Harun Reşid döneminde Kuzey Afrika valisi İbrahim bin Ağleb tarafından kurulmuş, Tunus, Cezayir ve Sicilya’ya hâkim olan devlet Abbasilere bağlı olarak yaşamıştır. Fatımiler bu devlete son vermiştir.
c) Tolunoğulları (868- 905): Ahmed bin Tolun tarafından Mısır’da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir, Abbasiler son vermiştir.
d) İhşidiler (935- 969): Muhammed bin Tuğç El-İhşid tarafından Mısır’da kurulan ikinci Türk devletidir. Suriye ve Hicaz bölgelerine hâkim olan bu devlete Fatımiler son verdi.
e) Fatımiler (910- 1171): Ubeydulah tarafından Tunus’ta kurulan bu devlet, Mısır, Suriye ve Hicaz’ı ele geçirmiştir. Bu devlete Eyyubiler son vermiştir.
f) Tahiroğulları (821- 875): İran ve Horasan’da Tahir bin Hüseyin tarafından devletin merkezi Merv idi. Saffariler Horasan’ı alarak bu devlete son verdiler.
g) Saffariler (867- 1500): Yakub bin Leys Es-Saffar tarafından kurulan bu devlet Samanoğulları, Selçuklular, Gurlular, Moğollar ve Timur Devleti’ne bazen bağlı bazen de müstakil olarak 15. yüzyılın sonuna kadar varlığını sürdürdü.
h) Samanoğulları (874- 999): Nasr bin Ahmed tarafından kurulan, Horasan ve Maveraünnehr’e hâkim olan bu devletin toprakları Karahanlı ve Gazneli devletleri tarafından paylaşılmış ve egemenliğine son verilmiştir.
i) Büveyhiler (945- 1055): İran ve Irak’ta hüküm süren ve Şii mezhebine bağlı olan bu devlet Fatımilerle işbirliği yapmıştır. Bu devlete Selçuklular son vermiştir.
TÜRKLERİN İSLAM DÜNYASINDA KORUYUCU ROL ALMALARI:
X. Yüzyılda Abbasi Devleti zayıflamış ve dağılmaya başlamıştı.
Bu sırada İslam dünyasında siyasi ve dini çatışmalar vardı; Zerdüştlük, Mazdeizm ve Bâtınilik gibi yıkıcı akımlar ortaya çıkmıştı. Bunun yanı sıra Bizans, İslam dünyasını tehdit ediyordu.
Devletin karşılaştığı bu meseleler Türklerin yardımıyla düzeltildi. Gerek Bizans’a karşı yapılan savaşlarda gerek iç karışıklıkların düzeltilmesinde Türkler önemli görevler üstlendiler.
Türkler Haçlı Seferlerinde İslam dünyasını Haçlı saldırılarından korudular.
Ayrıca, Büyük Selçuklu sultanı Tuğrul Bey, 1055 yılında Bağdad’a girerek Abbasi halifesini Büveyhilerin baskısından kurtardı.
Böylece İslam dünyası Türklerin koruyuculuğu altına girdi.
MOĞOL İSTİLASI VE ABBASİ DEVLETİNİN YIKILIŞI:
Selçuklu devletinin parçalanmasından sonra (1157), Abbasiler Harzemşahların tehdidiyle karşılaştılar.
1206 yılında Moğollar Cengiz Han’ın liderliğinde saldırıya geçerek Harzemşahlar devletine son vermişlerdi.
Harzemşahların ortadan kalkmasıyla Abbasiler Moğol tehdidiyle karşı karşıya kalmışlardı.
İran’da kurulan İlhanlı Devleti’nin hükümdarı Hülagu 1258 yılında Bağdad’ı ele geçirerek büyük bir katliam yaptı ve halifeyi öldürttü. Böylece 508 yıl süren Abbasi Devleti sona erdi.
Abbasi hanedanından Mısır’a kaçan Mustansır, Memluk devletinin himayesinde halife ilan edildi. Abbasi halifeliği Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in 1517 yılında Mısır’ı almasına kadar devam etti.
İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
Toplum Yapısı:
Hz. Muhammed ve dört halife devirlerinde yöneticiler halktan biri gibi davranmıştır. Emeviler yöneticiler lüks ve gösteriş içinde yaşamaya başlamışlardır.
Emeviler devrinde Araplar kendilerini diğer Müslümanlardan üstün gördüler Devlet görevleri sadece Araplara verildi.
Bu dönemde halk dört sınıfa ayrıldı:
Müslüman Araplar,
Mevali (Arap olmayan Müslümanlar),
Zımmiler (Haraç ve cizye veren gayrimüslimler),
Köleler
Abbasiler, Arapları üstün gören anlayışı terk ederek onu yerine bütün Müslümanlara eşit ve hoşgörülü davranmışlardır. Yönetimde İranlılara, ordu teşkilatında ise Türklere görev vermişlerdir.
Devlet Yönetimi:
Hicretten sonra İslam devleti kurulmuş, bu devlet içinde Müslümanların yanında Yahudi ve Hıristiyanlara da haklar tanınmıştı. Devlet başkanı Hz. Muhammed idi.
Hz. Muhammed’den sonra devletin başına halife denilen devlet başkanları geçti. Dört halife döneminde halifeler seçimle işbaşına geldiler.
Emeviler döneminde halifelik saltanata dönüştü.
Emeviler çok güçlü bir merkezi yönetim kurarak ülkeyi eyaletlere ayırdılar. Eyaletlere güvendikleri adamlarını vali olarak atadılar. Yönetimde hep Araplara görev verdiler.
İslam’dan önce Araplar arasında var olan kavmiyetçilik Emeviler devrinde yeniden ortaya çıktı. Düzenli çalışan bir posta örgütü kurarak haberleşmeye önem verdiler. Arapçayı resmi dil ilan ettiler. İlk İslam parasını bastırdılar.
Abbasiler devrinde vezirlik teşkilatı kuruldu.
Devlet işleri divan denilen kurullarda görüşülmeye başlandı.
Bu divanlar:
a) Divanü’l-Harac: Mali işler,
b) Divanü’l-Ceyş: Askerlerin maaş ve ihtiyaçları,
c) Divanü’l-Beyti’l-Mal: Gelir ve giderler,
d) Divanü’l-Berid: Posta ve casusluk işleri,
e) Divanü’l-Mezalim: İdari ve adli meseleler.
Ordu:
Hz. Muhammed döneminde ordu gönüllülerden oluşuyordu.
İlk düzenli ordu Hz. Ömer devrinde kurulmuş, askere maaş ödenmeye başlamıştı.
Sınırların genişlemesiyle birlikte fetih alanlarına yakın yerlerde ordugâh şehirler(Kufe, Basra, Şam, Fustat, Kahire) kurulmuştur.
Emeviler devrinde ordu sürekli hale getirildi. Orduda Arapların dışında Berberiler, İranlılar ve Türkler de görev almaya başladı. Abbasiler devrinde orduda Türklerin etkinliği arttı.
İlk donanma Şam valisi Muaviye tarafından kuruldu ve kısa zamanda Bizans’la boy ölçüşebilecek duruma geldi. Donanma komutanına emirü’l-ma denilirdi.
Dil ve Edebiyat:
Arapça Abdülmelik döneminde resmi dil olarak kabul edildi, daha sonra fetihler ve İslam’ın yayılmasına paralel olarak yaygınlaştı.
Cahiliye devrinde yaygın olan güzel söz ve şiir söyleme geleneği Emeviler devrinde yeniden canlandı. Pek çok meşhur şair yetişti.
Eğitim ve Öğretim:
İslam dini eğitim ve öğretime büyük önem vermiş, Kur’an ve hadislerde eğitim ve öğretim teşvik edilmiştir. Peygamberimiz, döneminde ashab-ı suffa için Mescid-i Nebevi’nin bir kısmını tahsis etmiş ve onların sadece eğitim ve öğretimle meşgul olmalarını sağlamıştı.
Abbasiler devrinde medreseler açıldı. Me’mun zamanın da Bağdad’ta Beytü’l-Hikme kuruldu. Selçklular devrinde Nizamiye Medreseleri açıldı.
Endülüs Emevi Devleti eğitim ve öğretime çok önem vermiş ve pek çok şehirde medreseler kurulmuştur. Kurtuba Medresesi döneminin en meşhur bilim kurumlarından biriydi. Bağdad ve Kurtuba kütüphaneleri çok zengindi.
Bilim ve Sanat:
İslam devleti fetihlerle sınırlarını genişlettikçe İran, Yunan, Mısır, Türk ve Çin uygarlıklarıyla karşılaştı ve bu uygarlıklarla İslam uygarlığı arasında etkileşim başladı.
Bunun sonucunda ilk ilmi çalışmalar Emeviler devrinde başlamış, Abbasiler devrinde büyük bir gelişme kaydetmiştir. Özellikle tıp, fen ve felsefe alanlarında pek çok çalışma yapılmıştı.
Emeviler devrinde Basra ve Kufe, Abbasiler devrinde Bağdad, Endülüs Emevileri devrinde Kurtuba önemli kültür merkezleri haline gelmişti.
İslam uygarlığının doğuşunda Kur’an ve Sünnet temel kaynaklar olduğu gibi, eski Yunan, İran ve Hint uygarlıklarının da etkileri olmuştur.
Abbasiler devrinde tercüme faaliyetleri yoğunlaşmıştır.
İslam Kültürü Açısından Bilimlerin Tasnifi:
Nakli İlimler: Vahye dayalı bilim dallarıdır. Dini bilimler de denilir.
Tefsir: Zemahşeri, Razi, Taberi, Kurtubi…
Hadis: Buhari, Müslim, Nesai, Tirmizi…
Kelam: Gazali,
Akli Bilimler: İnsanların yaptığı araştırmalarla ortaya konulan bilimlerdir.
Tarih: Taberi, Mes’udi, İbni Haldun, İbnü’l-Esir…
Coğrafya: Mes’udi, İbni Batuta, İdrisi, Harezmî,
Felsefe: Kindi, Farabi ve İbni Sina
Tıbb: İbni Sina, İbni Miskeveyh
Astronomi: Bediü’l-Usturlabi, Biruni, Ömer Hayyam
Matematik: Harezmî, Abdülhamid İbni Türk, Sabit bin Kurra, Battani, İbni Cemşid, Ali Kuşçu,
Kimya: Cabir bin Hayyam, Razi, Biruni, İbni Sina.
Bazı Önemli Bilimsel Gelişmeler:
a) Eski Yunan, Hind ve İran’ın bilim ve sanat eserleri Arapçaya çevrildi.
b) Bağdad’ta halk sağlığı alanında çalışma yapan dünyanın ilk hastanesi açıldı.
c) Bediü’l-Usturlabi, usturlab denilen aleti geliştirdi.
d) İbni Yusuf ve Ömer Hayyam, halife Hakem onuruna bir astronomi cetveli düzenlediler.
e) Matematikçiler Hind kitaplarından trigonometriyi kullanmayı öğrendiler.
f) Harezmî ve Abdülhamid İbni Türk cebir ve trigonometriyi geliştirip logaritmayı buldular.
g) Ömer Hayyam ikinci dereceden denklemlerin cebir ve geometri yoluyla çözümünü buldu.
Sanat:
İslam sanatında en çok mimarlık alanında gelişme olmuş; camiler, medreseler, türbeler, kütüphaneler, saraylar, köprüler, hanlar, çeşmeler, kervansaraylar gibi eserler yapılmıştır.
İlk mescit Kuba Mescidi’dir. Şam, Kudüs camileri, Kayrevan Seydi Ukba Camii, Medinetüzzehra Camii, Tuleytula ve Bib-Mardun Camii önemli camilerdir.
Gırnata El-Hamra Sarayı, Medinetüzzehra’daki halifelik sarayı önemli sivil mimari örnekleridir. Bu yapılar arabesk ile süslenmiştir.
Askeri mimari eserleri; surlar, kaleler ve gözetleme kuleleridir.
İslam’ın resim ve heykeli yasaklaması, bu sanatların gelişmesini engellemiştir.
Bunun yerine minyatür, hat, oymacılık, kakmacılık, sedef işlemeciliği, dokumacılık, halıcılık gibi sanatlar ile şiir ve müzik gelişmiştir.
Ekonomik Hayat:
Hz. Muhammed devrinde ekonominin temeli ticaret, hayvancılık ve tarıma dayanıyordu. Hulefa-i Raşidin, Emeviler ve Abbasiler devirlerinde ise vergiler ve ganimetler ekonominin kaynağını oluşturmuştur. İlk İslam parası Abdülmelik zamanında bastırıldı.
Devletin gelirleri beytülmalde (devlet hazinesi) toplanırdı.
Başlıca gelir kaynakları; zekât, öşür, haraç, cizye ve ganimetlerdi.
Zekât: Zengin Müslümanların mallarının verdikleri mallarının 1/40’ı oranında verdikleri vergidir.
Öşür: Müslümanlardan 1/10 oranında alınan ürün vergisi.
Haraç: Gayrimüslimlerden alınan toprak vergisi
Cizye: Hıristiyan ve Yahudilerden alınan baş vergisi
Ganimet: Savaşlarda düşman ordusundan ele geçirilen maldır. Bunun 1/5’i beytülmale bırakılırdı.
Tarım; verimli tarım alanlarının fethiyle önem kazanmış, Abbasiler döneminde bir devlet politikası haline gelmiştir.
Ticaret yolları üzerindeki şehirler gelişmişti. Ticareti geliştirmek amacıyla yollar üzerinde hanlar ve kervansaraylar yapılmıştı.
Buhara, Semerkant, Şam, Bağdad, Basra, İskenderiye, Kayravan, Kurtuba ticaret yolları üzerindeki önemli merkezlerdi.
Sanayide özellikle dokuma sanayii, madencilik, kuyumculuk, dericilik, seramik, parfüm, ilaç yapımı, cam, gemi yapımı ve silah sanayi gelişmişti. Müslümanların Çinlilerden öğrendiği kâğıt yapımı, Haçlı seferleri sırasında Avrupa’ya geçmiştir.
Müslüman tacirler Basra körfezi ve Kızıldeniz yoluyla Hindistan ve Çin’e şeker, pamuk, yünlü ve ipekli dokumalar, kâğıt, mobilya, seramik, madeni ve cam eşya götürüyor, dönüşte ipek, baharat ve ıtriyat getiriyorlardı.
İslam Kültürünün Diğer Kültürler Arasındaki Yeri ve Avrupa’ya Etkileri:
İslam kültür ve medeniyetinin temeli, Kur’an ve sünnete dayanır. Bununla birlikte Eski Yunan, Hind, Çin ve İran kültürlerinden de etkilenmiş ve tamamen kendine has bir medeniyet meydana getirmiştir.
İslam medeniyeti çağının en ileri medeniyeti olmuş ve bu medeniyet Endülüs Emevileri ve Sicilya Müslümanları vasıtasıyla Avrupa’yı etkilemiştir.
Kâğıt, matbaa ve pusula gibi buluşlar Haçlı seferleri sırasında Avrupa’ya taşınmış ve Rönesans’ın başlamasında etkili olmuştur.