Suriye’nin Şam şehrinde Emevîler zamânında yapılan büyük câmi.
Câmi, Emevî halîfelerinden Velid bin Abdülmelik tarafından 705-715 târihleri arasında yaptırıldı. Ümeyye Câmiinin şu anda bulunduğu yerde Roma döneminde yapılan bir Jupiter tapınağı vardı. Daha sonra Hıristiyanlık döneminde bu tapınağın yerine Bizans bazilikası (Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde görülen dikdörtgen biçiminde kilise) yapıldı.
Şam Müslümanlar tarafından feth edilince şehrin bir kısmı sulhla, bir kısmı kılıçla fethedildiği için (635), bazilikanın doğu kısmı Müslümanlarca fetih hakkı olarak câmi, batı kısmı da sulh sebebi olarak Hıristiyanlar tarafından kilise olarak kullanıldı. Şam şehrine doğu tarafından sulh ile giren müslüman komutan Ubeydullah bin Cerrah, şehrin batı tarafından kılıçla harp ederek giren ise Hâlid bin Velid’dir.
Emevî halîfelerinden Velid bin Abdülmelik (705-715), bu bazilikanın yerine yeni bir câmi yaptırmak istedi. Yapılacak yeni câminin bilinen bütün câmilerden daha büyük, Hıristiyan kiliselerinden daha görkemli olmasını istiyordu. Yeni câminin yapımına başlandı. Suriye’nin her tarafında bulunan antik yapı kalıntılarından, sütun ve sütun başlıkları, mermer plakları getirildi. Câminin süslenmesinde İran, Hindistan, Mağrip ve değişik devletlerden meşhur usta ve sanatçılar çalıştırıldı. Bunların sayısı binin üzerindeydi.
Ümeyye Câmii, İslâm mîmârîsinin doğuşunda ilk etkileri gösteren bir eserdir. İslâm mîmârîsi târihinde, ayrı bir özelliği vardır. Câmide plân düzeni olarak dikdörtgen biçimi kullanıldı. Câminin eni 137 m, derinliği 37 m’dir (137 x 37 m).
Dikdörtgen plâna sâhip câminin önünde üç yanında, iki katlı revaklarla çevrili büyük bir avlu yer alır. Câminin kare plânlı üç minâresi vardır. Bunlardan güneydoğu köşesindeki minâre Ak Minâre olarak bilinir. Hazret-i Îsâ Minâresi de denir. Müslümanlar arasında hazret-i Îsâ’nın âhir zamanda gökten yeryüzüne bu minâreye ineceği inancı yaygındır. Güneybatı köşesindeki minâreye Kayıtbay Minâresi, avlunun kuzey revaklarının ortasında ve tam mihrap ekseni üzerinde bulunan minâreye de El-Arus Minâresi ismi verilir.
Câmi sahnını, koridor gibi bölen ve çatıyı tutan kırk somaki sütun ile yirmi dört yapma sütun vardır. Mihrabın hemen üstündeki kubbe, dört yapma sütun üzerine oturur. Bu sütunlar arasında zarif ve sanat güzelliği olan altmış dört kemer bulunmaktadır. İki yüz seksen civârında penceresi vardır. Camları renkli, çerçeveleri bezeli usûlde kaplıdırlar. Duvarları altınla cilalı madolyonlarla süslenmiştir. Madolyonların içi renk renk küçük taşlarla kaplıdır. Yan tarafındaki dehliz tavanları, güzel tezhip ve nakış motifleriyle süslüdür. Çok güzel ve sanat değeri olan bir mihrabı vardır. Görülmeye değer bir İslâm sanat eseridir.
Câminin, enine orta sahın ile dikine sahının kesiştiği yerde bir kubbesi vardır. Kubbe ilk yapıldığında ahşap olduğu, sonraki çıkan bir yangında yandığı, yazılı kaynaklarda geçmektedir. Abbâsîler zamânında dikine sahının üstü üç tâne kubbeyle örtüldü. Şu andaki kâgir kubbe Tîmûr Hanın Şam’ı fethetmesinden sonra yapıldı.
Ümeyye Câmii, Müslüman-Türk hâkimiyeti zamânında beş defâ yandı. Câmi bu sebeple büyük onarımlar geçirdi. Bu onarımlardan son ikisi ise Osmanlı Sultanlarından Kânûnî Sultan Süleymân ve Sultan İkinci Abdülhamîd tarafından yapıldı.