Ey…Âdem, su ile toprak arasında iken nebi olan!..
Ey insanların ve meleklerin kapısına sığındığı…
Ey tevhidin kilidi ve anahtarı olan!..
Ey ümmetinden her ferdin, ayağını bir defa öpebilmiş bir kum tanesi olmayı arzulayacağı Resul…
Ey insanlığın iftiharı!..
Ey iki cihanın saadet güneşi; peygamberlerin bile şefaat için kapısını çalacağı gaye insan!..
Ey Allah Tealâ’nın seçkin yaratıp insanların arasına gönderdiği!..
Ey, seni tanımaksızın ve sana saygı göstermeksizin Allah Tealâ’nın kabul dergâhı kapısının açılmayacağı aziz Nebi…
Ey…İnceliği ve güzelliği karşısında kendi kabalığımızı ve çirkinliğimizi gördüğümüz Fahr-i Kâinat…
Ey Allah’ın Kur’an’la ismini yücelttiği hayâ ve edep kaynağı!..
Ey nuranî esasların kıblesi, nebilerin sonuncusu, resullerin efendisi…
Ey var oluşunun şerefine Allah’ın topyekûn varlığı hediye ettiği ilk ve son varlık nuru!..
Ey ömründe bir defa bile kahkahayla gülmemiş mahzun peygamber… Ey bulutların başının üzerinde şemsiye açtığı Cenab-ı Peygamber…
Ey bir parmak işaretiyle ayı ikiye bölen, mucizenin ta kendisi!..
Ey…Allah kelâmına mecra bir çift kutsi dudağın sahibi…
Ey Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de “Şüphesiz ki Allah ve melekleri, peygambere salâvat getirirler.
Ey iman eden kimseler! Siz de O’na teslimiyetle salât ve selam edin.”
(Ahzab, 56)
diye buyurduğu âlemlerin iftihar kaynağı…
Ey “Kim bir yazıda benim üzerime salâvat getirirse, ismim o kitapta devam ettiği müddetçe, melekler yazana istiğfar etmekten ayrılmazlar.” diyen kutlu söz!
Ey eskimeyen biricik yeni ve solmayan biricik renk!
Ey cömertlik denizinin avuçlarında dalgalandığı Resul-i Ekrem!..
Ey…Hazret-i İbrahim’in duası, Hazret-i İsa’nın müjdesi!
Ey: “Âlemleri senin için yarattım.” hitabının muhatabı!..
Ey ümmetinden birisinin hataya düşmesinden, azaba duçar olmasından elemlenen rahmet peygamberi!..
Ey kendisini Rabbinin edeplendirdiği ve edebini en güzel şekilde eylediği evrenin şeref burcu!..
Ey ebedi saadet devletinin padişahı, kâinat sedefinin incisi!..
Ey müminlerin yüzünün akı, gözünün nuru olan emin peygamber!..
Ey…Meleklerin hayâsına gıpta ettiği sevgililer sevgilisi…
Ey güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilen, yaratılmış en güzel insan!..
Ey Allah’ın kendisini miraçla şereflendirdiği, tekrar ashabının arasına dönerek yeryüzünü kendi miracına çıkartan biricik sevgili!..
Ey Allah’ın en sevdiği olmak mertebesine yükselen, rütbelerin en ilerisindeki Peygamber-i Zîşan!.. Ey gül medeniyetinin mimarı, iki cihan serveri!..
Ey iki kurbanlığın yetimi!..
Ey…“Allahım beni mahzun etme, bana vaadini lütfet.” diye Rabbine yalvaran, Âlemlerin Rabbi’ne ulaşmak için en büyük vasıta olan Efendiler Efendisi…
Ey Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de “Sen’in şanını ve adını (dünya ve ahirette) yükseltmedik mi?”
(İnşirah, 4) hitabının muhatabı!..
Ey kendisine indirileni en güzel şekilde tebliğ eden!..
Ey…Dostu Ebubekir’in, mübarek naaşına bakarak: “Yaşarken güzeldin, öldüğünde güzelsin, bir kere öldün, bir daha ölmeyeceksin!” dediği güzellik şahikası!..
Ey senden bahseden şairlerin, senden bahsetmekle şiirlerine şeref kazandırdığı!..
Ey şairlik edasına sığmayan, kalemin ve kelâmın anlatmakta aciz kaldığı…
Ey düşmanlarının bile kendisinde kusur bulamadığı!..
Ey adı Allah’la birlikte anılan!..
Ey adı aşk olan!..
Hani ashabına: “Siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki, dinin onda birine uymazsanız helâk olursunuz. Fakat öyle bir zaman gelecek ki o zaman dinin onda birine uyan kurtulacak.” demiş, onları uyarmış, bizleri müjdelemiştin.
İşte sana o zamandan sesleniyorum ey Peygamberim…
Hani: “Özlüyorum.” demiştin de ashabın: “Anam babam sana kurban olsun
ey Allah’ın Resulü, neyi özlüyorsun?” diye sormuştu.
Sen de: “Âhir zaman kardeşlerimi özlüyorum.” demiştin.
İşte sana âhir zamandan sesleniyorum ya ResulAllah.
Tek özlemim ve ümidim senin bu hitabının muhatabı olabilmektir.
Hani o kutlu insanlardan o güzide ashabından olan,
Ebu Nuayman birkaç defa karşına sarhoş çıkmıştı da Ömer celâllenip kılıcını çekmiş: “Müsaade et şuna dersini vereyim ya ResulAllah!” demişti. Sen ise onu tutmuş: “Bırak ey Ömer, o Allah ve Resulü’nü sever, Allah ve Resulü de onu sever.” buyurmuştun. Bunları yazan, Allah’ın ve Resulü’nün karşısında mahçup bir kul var ki; o Allah ve Resulü’nü sevmektedir.
Ey Mâlikü’l-Mülk olan Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm
Ey kişi ile kalbi arasına giren, kalpleri evirip çeviren Allahım!
Kalbimi senin dinin üzerine sabit kıl.
Ey kulunu bütün yaratılmışlardan üstün kılan Rabbim!
“Seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve senin sevgine beni yaklaştıracak şeyi sevmeyi bana nasip et.
Bana senin sevgini sıcak ve hararetli bir günde soğuk suyu arzulamaktan daha sevimli kıl.”
Ey esrarına varılamayan, sırrına erilemeyen…
Artık bizleri sana ve Resulüne mahçup olmaktan kurtar.
“Ben onlardan razıyım…” dediğin, Resulünün “Ümmetim!” diye hitap ettiği, alnındaki secde izini aşkının mührü olarak taşıyan kullarından eyle.
Kullarınla bir eyle…
Ey mazlumların, sadıkların ve âşıkların Rabbi!
Sevgili Resulünün hürmetine O’nun yetimleri olan bizleri; bu ümmeti iki cihanda azîz eyle…
Murat ÇERİ / Semerkand Dergisi
Amin…