Namaz kılma hususu İslam’ın başlangıcından beri vardı, ancak aleni olarak kılınmıyor, bu ibadet gizli yapılıyordu. Çünkü müşriklerin tazyikleri söz konusuydu. Bu yüzden Mekke döneminde Müslümanları namaza çağıracak ezan gibi bir uyguluma yoktu. Ancak Medine’de durum farklıydı. Burada rahat davranılabiliniyor, cemaatle namazlar kılınabiliyordu. Müslümanlar namaza “Es salah” haydi namaza diye çağrılıyordu. Bu şekilde bütün Müslümanlara ulaşmak zor oluyordu. Yeni bir namaza çağırma şeklinin uygulanması için Hz. Peygamber, Ashab ile istişareler yapmaya başladı.
Ashaptan bazıları çan çalınmasını bazıları da boru öttürülmesini istediler ancak Hz. Peygamber bunları Yahudi ve Hıristiyan adetleri olduğu gerekçesiyle kabul etmedi.
Bir rivayete göre Hz. Ömer’in teklifi diğerine göre ise vahyin gelişi ile ezan okunmaya başlandı. Bilindiği üzere İslam’da ezanı ilk okuyan Bilal-i Habeşi’dir.
Ezan aynı zamanda Medine’de bağımsızlığın sembolü olarak ta İslam’ın güçlenmesi, ilerlemesi, müşriklere ve münafıklara karşı gözdağı verilmesi ve İslam’ı hoş bir seda ile duyurmak açısından büyük önem arz eder.